- 1233 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Deli Kızın Kaleminden Sızanlar(1)
A benim deli kızım!
Aşk mı sandın sen, küçücük inlemeleri, sevda mı sandın görmediğin bir hayali(!)?
O ki yoktu hiçbir vakit, o ki olmayacaktı -güneşin oğlu- sevginin emekçisi.
Yalanlarla süslenmiş bir sevdanın kahramanı ve bekçisi.
Kimliği: Zeus,
Var binlerce eşi, Hera görünen perdenin eşsiz güzelliği!
A be deli kızım!
Doğacak mı sandın eşsiz bebeleri, doğmadan öldürdü birileri(?)!
Aşk’a dair son umutları, yakıp götürdü diğerleri gibi!
Duyma sakın beni!
Ölen yaralı kuşlarına anlat şimdi, bir aşkı nasıl aleve verdiğini!
Oysa! Umut etmiştim ben de tüm masal prensesleri gibi.
Mutlu son olacaktı benimkisi!
Büyüyen bedenime ve yaşıma inat, küçüktü hayallerim, çocuklar gibi. Saf ve renkli…
Ne demişti küçük yürek, bir filmin karesinde: ‘Baba, insan büyüdükçe, hayalleri küçülür mü?’***Babam ve oğlum***
Küçülmemişti işte ama ne fayda, hayatın gerçekleri. Ne hayâl işlerdi, ne umut…
Ufalıyordu, ilmik ilmik eriyordu, âciz bir aşkın pençesine kapılmış benliğim. Bilinmezliğin sonsuzluğuna sürükleniyor, başı sonu belirsiz bir ummana gömülüyordu.
Kulakları tırmalayan tiz bir sesle geldim kendime (oysa, pembeye bezenmiş bulutların hayalleri vardı hâla yüreğimde): ‘A benim deli kızım, masallar biter mutlu sonla. Masal mı sandın seninkini?’
Bitmişti.
Onca emek verdiğim sarayım ve paşam, sadîselik bir anda, avuçlarımın içinde, bir kaşık suda boğulmuştu.
Bitmişti.
Masallar gibi değil, kahpe gerçeklerin, inleyen nâmesi gibi.
‘Üzülme!’ diye fısıldadı aynı ses, ‘Üzülme!’.
Nasıl, nasıl başaracaktım üzülmemeyi?
Küçücük yüreğimde binlerce sancı varken, duvarlarımda pas izleri…
Üzülmeyeyim öyle mi?
Peki!
--------------------devamı, biten bir aşkın, kanayan anlarında yazılacaktır---------------------