- 773 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İSLAM DİNİNDE AKRABA- KOMŞU HAKLARI..
Rabbimiz buyuruyor ki: “(Yalnızca) Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.” (en-Nisa, 4/36)
Asıl mevzumuz olan komşularla ilgili bahse girmeden önce, ayet-i kerimede geçen “Yalnızca Allah’a ibadet edin” emriyle alakalı Rasûlüllah Efendimizin bir hadisini nakledelim.
İki Cihan Serveri Efendimiz (s.a.v.) bir gün buyurdular ki: Allahu Teala Musa aleyhisselâma şöyle vahyetmiştir:
“Yâ Musa! Şüphesiz ben Allah’ım! Ki, benden başka ilah yok, ancak ben varım. Siz de ancak bana ibadet edin, çünki benim şerikim/ortağım yok. Kim benim kazama (hükmüme) rıza göstermezse, kim benim nimetlerime şükretmezse, kim benim verdiğim belalara sabretmezse, kim benim ihsanıma (verdiklerime) kanaat etmezse, o kimse benden başka kendisine bir Rab arasın…
“Yâ Musa! Eğer yeryüzünde bana secde edenler olmasaydı, gökten bir damla rahmet yağdırmazdım. Ve hiç bir yeşilliği veya mahsûlü yeşertip bitirmezdim. Eğer sırf benim rızam için bana kulluk edenler olmasaydı, göz açıp yumuncaya kadar bile bir kâfire mühlet ve ömür vermezdim.
Eğer bana (nimetlerime) şükredenler olmasaydı yağmurları gökyüzünde hapseder, yere indirtmezdim. Eğer tevbe edenler olmasaydı, günahkârları yaşatmaz helak ederdim. Eğer salihler (iyiler) olmasa idi, o zaman ben de âsileri/günahkârları elbetde helak ederdim.” (Riyazu’s-Salihin, S. 245)
Tefsir-i Taberânî’ye göre, üzerimizdeki hakları itibariyle komşularımız üç kısımdır, buyurmuş Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)...
Üzerimizde tek hakkı olan komşumuz: Bu gayrimüslim olan komşumuz-komşularımızdır ki, bunların, üzerimizde sadece komşuluk hakları vardır.
Üzermizde çift hakkı olan komşumuz: Bu da Müslüman olan komşumuzdur ki, onun, üzermizde hem komşuluk hakkı hem de mü’min kardeşliği hakkı vardır.
Üzerimizde üç hakkı birden olan komşumuz: Ki bu ise, hem Müslüman, hem komşu, hem de akrabamız olandır.
“Vallahi mü’min olamaz! Vallahi mü’min olamaz! Vallahi mü’min olamaz!” Ashap: “Kim ya Rasûlellah?” dediler, Peygamberimiz de: “Komşusu kötülüklerinden emin olmayan, olamayan herkes” buyurdu. (Riyazu’s-Salihin, C. 1, S. 341)
“Ashab-ı kiram (r.anhüm) Peygamberimize (s.a.v.) dediler ki: “Falanca kadın gündüzleri hep oruçlu, geceleri ise sabaha kadar hep ibadet eder. Fakat komşularına da eziyet etmekten geri kalmaz.”
Peygamberimiz: “O cehennemliktir” buyurdu. Sonra da: “Komşuluk hakları nedir bilir misiniz?” dedi ve şunları saydı:
Eğer komşun senden yardım isterse, ona yardım edeceksin. - Eğer destek isterse, onu destekleyeceksin (meşru yerde tabii). - Eğer borç para isterse (imkânın varsa) vereceksin.
Eğer fakir düşerse, elinden tutacaksın. Eğer hastalanırsa, ziyaret edeceksin. Eğer ölürse, cenazesine gideceksin.
Eğer ona bir hayır isabet ederse, onu tebrik edeceksin. - Eğer ona bir musibet isabet ederse, taziyede bulunacaksın.
Eğer önünde bina yapıyorsan, çok yükseltip onun rüzgarını-güneşini kesmeyeceksin. Ona eziyet vermeyeceksin. Eğer evine meyve alırsan, ona da vereceksin. Eğer vermeyeceksen, göstermeyeceksin. Eğer çocuğun varsa, onun çocuğunu dövmesine izin vermeyeceksin.”
Bundan sonra da Rasûlümüz: “Öğrendiniz mi? Neymiş komşu hakları?” buyurmuşlar ve sonra da, “Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın rahmet ettiği kimseler hariç, kimse komşu haklarını hakkıyla ödeyemez (ki o ödeyenler de) çok azdır” buyurmuşlardır.
“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş ise, komşusuna sakın eziyet etmesin. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş ise, misfarine izzet ve ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş ise, ya hayır söylesin yahut sussun!” (Riyazu’s-Salihin, S. 245)
“Komşusunun aç yattığını bile bile bir insan tok karınla yatabiliyorsa, demek ki o kimse, bana iman etmemiştir.” (Muhtaru’l-Ehadis, Harf-i Ma)
Halis Ece merhum.
***
Öğretmenevinin bahçesinde emekli Hocalarımla oturuyoruz.Hergün bir konuda arkadaşlar konuşur diğerlerini bilgilendirir.Bugün de öyle yaptık konu dolandırıcılıktan açıldı.
Hocamın biri nasıl yiyecekler bunu anlayamıyorum demez mi?..Nasıl yiyecekler adamların sanki ahiret umurlarında bal gibi yiyorlar yaşlanınca tevbe ederiz bir de hacca gideriz tertemiz oluruz diyorlar herhalde dedi.
Olur mu Hocam günah tevbe etmekle hacca gitmekle temizlenir mi ya kul hakkı ne olacak dedim.Neden olmasın Allah cc. gafurur rahim değil mi isterse affeder dedi.
Baktım adamlar sonradan namaza abdeste başlayan tiplerden gençlikte her naneyi yiyip sonra tevbe ederim diyenlerden..Hocam kul hakkı geçer Allah afferderse bile o kullar affetmedikçe cennete giremez o adam dedim.
Kul hakkı neymiş birde onu çıkartma Hoca dediler gülüştüler..
Kul hakkını bilmiyor musunuz,insanın başka birinin hakkını bilerek veya bilmeden almasıdır.
Eğer bu dünyada hakkını helal ettirmeden öteki dünyaya giderlerse mahşerde hakkı olanın hakkını ondan alıp ortada müflis tüccarlar gibi olacağını Sevgili Peygamberimizin hadis-i şerifleriyle izaha çalıştım.
Biraz ikna oldularsa da haktan hukuktan bi-haber olduları kanısına vardım.O kadar inceleme hocam ne yapalım bir arada yaşarken hak- hukuk geçer sonunda musallaya getirilince Hocaefendi helalleştirmiyor mu dediler.
Tamam helallik alınıyor da sen ölüp gittikten sonra hadi oradaki akrabanız komşumuz hakkını helal ediyor mu acaba?Kimbilir belki de içinden etmiyor ondan ahirette alırım diyordur dedim.
Vay hocalarım vay halinize dedim içimden bu adamlar kul hakkından nasıl habersiz olabilirlerdi dedim kendi kendime...
-O zaman bizim apartman yöneticisi hapı yuttu dedi birisi.-Nasıl hocam dedim.-Nasıl olacak bizden parayı topluyorlar yıllardır ne bir hesap var ne bir kitap var ne yapıyor ne ediyor bilen yok dedi..
Sizinki herhalde sitedir Hocam kapıcıların sigortası güvenlikçi derken o kadar olur tabii dedim.
-Olur da bu kadar da olmaz ki iyi kötü bu yaşa kadar bir ev sahibi olduk aldığımız üç kuruş emekli aylığını da aidata mı verelim şimdi..Tamam alıyorsun da be adam bir hesap kitap yap bize listesini versen olmaz mı dedi...
-Ben verdiğim parayı zaten biliyorum bana makbuz verdiğin gibi neyi nereye harcadığının faturasının aslının fotokopisini yolla yada panoya as ne oluyor bilelim.-Asmıyorlar mı dedim.
-Ne gezer yıllar oldu asıyorlar da şunu şuraya şu kadar verdim diye yazıyor nerden bileyim senin oraya ne kadar verdiğini..
-Ya hiç olmazsa diğer sakinlerden iki kişiden oluşan denetçiler olsun onlara göster bize işler yolunda şeklinde rapor versinler dedim ona da olmaz öyle şey demez mi?
-Olmaz ki Hocam hiç olmazsa senede bir tüm harcamaları yazıp göstermek zorunda Yöneticiler.
-Geç orayı kimse belge göstermedi şimdiye kadar merak ediyorsan gel bir akşam bizim evde göstereyim sana diyorlar..
-Ben de vebali senin arkadaş yarın hakkımı yediysen Huzur-u Mahşerde hakkımı isterim senden dedim tamam dedi başka ne yapayım?-Olmaz bu şekilde siz işi baştan yanlış yapmışsınız.
Hocam işler kişilerin tekeline insafına bırakılmaz.Denetleme Kurulu kurulur üç kişiden oluşur. Yönetici onlara hesapları verir kontrol edip bakarlar sonra da imzalayarak panoya asarlar...
Bir hatalı iş yanlışlık varsa apartman sakinleri hesabı onlara sorar.-Yok Hocam tamamen arkadaşların insafına kaldık biz, onlar para toplar ,toplar dediysem hiç bir zaman gelip de evden para istemediler.
Her ay on yıldan beri ben götürdüm evlerinde teslim ettim.-Bir kere sordum arkadaş vermeyen var mı bilelim.Ben vermesem gelip sormuyorsunuz diğerleri de öyle yaparsa hak geçer dedim.
-Ben haktan çok korkarım kimsenin hakkı kimseye geçmez komşu merak etme demez mi?-Boş satılık bir daire vardı aylardır oturmuyorlar acaba ondan alıyor musunuz dedim.
Cevap alamadım.Cevap vermiyor ki fitne çıkmasın kimse para vereni vermeyeni bilmesin liste asılmasın yoksa diğerleri arkadaş git önce onlardan paramızı al sonra bana gel demezler mi?
-O zaman Hocam sizde fazla para toplanıyor fazladan geç verenlerin ödemeleri gününde yapılıyor dedim.-Tam da öyle Hocam herhalde öyle oluyor.Ama ara ödeme falan da yok hani.
Ev sahipleri adına da bir miktar para toplanıyor oradan yazın kışın apartmanın eksikleri yapılıyor.Yani alan memnun veren memnun Hocam.-İyiymiş sizinki dedim Hocaya..
-Hocam burada bir mesele var paranız kasada birikir sonunda Yönetici teslim ederken hesapları fazla paranızı arkadaşa verir ya da size verir haktan kurtulur dedim.
Kurtulur muydu acaba diye kendi kendime vicdan muhasebesi yaptım.Kurtulamaz aynı parayı yıllar sonra bana vermiyordu ki.Bugünün bin lirası yarın beşyüz lira olmaz mıydı?
Bu parayı eğer işletecek olursa yatacak yeri yok o Yöneticinin!!Kul hakkı işte burada başlıyor dedim Hocam.Ne bileyim ben dedi kocaman adamlar akşama kadar hesap kitap yapıyorlar bunu da düşünsünler dedim...
Hocam bu işler o kadar kolay değil.İşi kılı kırk yaracasına dikkat ederek yapmak lazım.
Yirmi kişiden biri vermezse onun hakkı diğerlerine geçerse bunu kim önleyecek elbette Yönetici.
Yönetici llmaya çalışacak alırsa alır ama göz yumarsa onun hakkı diğerlerine geçer yarın çoğunluk Yöneticiden hesap sorar.Apartmanın büyük işlerini de kafasına göre yaptıramaz bir Yönetici.
İki üç yerden teklif alır, fiyat sorar, onu getirir apartman sakinlerinin huzuruna gösterir karar verilir, herkes tamam derse o kişiye iş verilir.-Bizde öyle değil Hocam adam kafasına göre yaptırıyor, hiç de fatura ibraz etmiyor, sadece şu fiyata yapıldı yazıyor.
-Olmaz kardeşim orda şeytan devreye girer insanlar Yöneticiye kuşkuyla bakarlar.Ödemelerin faturası su, elektrik, telefon, kapıcı bunlar asıllarının fotokopisi şeklinde yazılmalı asılmalı,mutlaka ödemeler yapılmalı..
Su parası ödenmese, elektrik ödenmese kaçak kullanım olsa bunun hesabını Allah kimden sorar öncelikle Yöneticiden sonra da diğerlerinden ahirette sorar..
Diyebilir misiniz ki ben bilmiyordum vermediğini, sorsaydınız demez mi ilahi Mahkemede Rabbül Alemiyn.Yönetici ustanın başında durur onları yedirir ya da yedirmez işleri kendi işi gibi yapar bütün mesuliyet Yöneticidedir.
-Olur mu Hocam Yönetici olduysam bunları yapmaya mecbur muyum?-Olma o zaman kardeşim dedim.-Sen olmazsan bir başkası olur hesabı o verir dedim bende...
***
Vallahi o kadar insan gördüm asla ölürken hakkını başkasına helal etmiyordu.Nasıl etsin ki öbür tarafta hak lazım sevap lazım.Benim cennete gideceğim garanti olsa bütün yakınlarıma komşularıma hakkımı helal ederim.Belli değil.
Haydi annem babam hakkını vermez helal etmez ise cehennem ateşinde yanarsam diyen çoğu insan hakkını bu dünyada ölmezden evvel helal etmeden öte taraflara bir bir gittiler.
Bana sorarsanız ben de aynı kanatteyim.Annem le babamla iki kardeşimle ölmeden önce helalleşemedim birden gittiler öbür tarafa..Bana hakını helal et diyenlere dilimin ucuyla tamam desemde içimden helal etmem asla.Dua ederken bile üzerimde hakkkı olanlara bana haklarını helal etmeleri kaydıyla hediye ediyorum derim.
Eskiden hemence helal ederdim.Hakkımı yiyenlere de beddua ederdim.Okuduğum bir Hadisi Şerife göre beddua eden bu dünyada ondan hakkını almış ödeşmiş olurlarmış.Bunu öğrendikten sonra beddua etmemeye çalışıyorum.Hakkımı ötelerde Mahşer Meydanında alacağım diyorum.
Beddua ettiğim insanların başına olmadık haller gelmedi değil bedduam inanın yüzde yüz tutuyor bunu gördüm.Birde beddua edilenlerin hem bu dünyada hem de ahirette perişan olduklarına inanıyorum.
Yöneticilik yapanların sonuda eğer hak yedilerse iyi olmuyor.Bunca milletin ahı tutuyor.Kızı ayrılıyor.Çocuğu sakat doğuyor.Çocukları ortada kalıyor.Hepsinin nedeni ah almak ve hak yemek..
Eski oturduğum evde yöneticilik yapan arkadaş ile bir kaç komşu ben evi sattıktan sonra bana hakkını helal et diye geldiler.Komşularla alakalanmadım ve kesinlikle ahirette davacı olacağımı söyledim.
Üç yıllık kira ve evimin aşağı fiyattan satıldığı gerekçesiyle kabarık bir rakamda parayı bu dünyada getirmez iseler ahirette on parmağımın yakalarında olacağını alamaz isem sevaplarına ortak olacağımı belirtip evden adeta kovdum.
Evin çatısı akmış odalarda sıvalar dökülmüş ve kiraya veremediğim evimi değerinden aşağıya satmak zorunda kalmıştım.Komşuluk bu olmamalıydı.
***
Apartmanda Yönetici nasıl olmalı uzun uzun münakaşaya başladık öğretmen arkadaşlarımla..Baktım herkesin apartmanında bu türden sorunlar var.Herkes Yöneticiden şikayetci siz alın dedim kimse uğraşmak istemiyordu.
Anlaşılan herkes bir süre Yöneticilik yapmış ağzı yanmıştı.Eskiden para toplamak zordu, ölüm müydü, hala da öyle miydi acaba.Ondan mı herkes Yöneticilikten kaçıyordu?.
Herkes ben kul kakkına giremem mi diyordu?.Ama bunu bir yapan olacaktı elbette..
Bunu doğru düzgün yapmak mümkün değil miydi?
İlla birilerinin hakkı birilerine geçmek zorunda mıydı?Müstakil evlerde oturmak mı en güzeliydi?Yöneticiler yarın Allahın huzuruna eli kolu bağlı getirilip apartman sakinlerine,muhtarlar mahalleliye hesapları arz edecekler miydi?
Bütün bunları kimden nasıl öğrenecektim?
En güzeli bu işi yapan yapsın ben de bir köşede yatıp uyuyayım mıydı?
Bana ne diyenler daha mı çok yaşıyor kalp hastalığına yakalanma oranı yüzdesi daha mı azdı?
Bütün bunları araştırıp yazayım yakında bekleyin...
***
VE BİR LATİFE
Fakir bir baba yanında 5-10 yaşındaki çocuğuyla çarşıya gidiyormuş.
Baba o günlerde çaresizlik içinde kıvranıyor, evlerinin ihtiyaçlarını karşılayamıyormuş.
Derken önlerine bir cenaze çıkmış... Cenazenin arkasından da bir kadın ağlıyarak hem gidiyor hem de şöyle diyormuş:
“Seni öyle bir yere götürüyorlar ki, orada yatacak ne döşek var, ne oturacak şilte; ne yemek var, ne ekmek, ne ışık var, ne soba!..”
Kadıncağızın böyle söyleyip ağladığını duyan çocuk, babasına,
“Eyvah babacığım! Herhalde bu cenazeyi bizim eve götürüyorlar. Çünki arkasından ağlıyan kadının söylediklerinden öyle anladım” demiş... (Cevâhir-i Mültekate, S. 106)
Halis Ece Merhum.
03.06.2016//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU