- 505 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SANAL ÂLEM!
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
[email protected]
SANAL ÂLEM!
Günümüzün gerçeklerindendir, bilgisayar, cep telefonları ve internet. Bilgisayarın, internetin olmadığı mekan yok! Hatta o kadar ki, internetin, cebin olmaması bir eksiklik(!) gibi! Öyle bir durumdayız ki, ekmek, su kadara önem veriyoruz ona!
İnterneti doğru kullanın, cehenneminize odun taşımayın.. ! Zira; günahlar da, sevaplar da artık bir "tık" mesafede.....
Elimiz yanmasın. Face book arkadaşlıkları, internette tanışıklıklar, hatta internet evlilikleri! Yediklerimiz, yaptıklarımız, gezdiklerimiz, söylediklerimiz, söylemediklerimiz…açtığımız zaman, ne kadar değişik ve ne kadar sanal ve yalan ifadelerle karşılaşıyoruz!
Bana ne senin ne yediğin? Nereye gittiğin? Adı geçenler, doğru paylaşıma hasredildiği zaman en iyi bir iş yapmış olmaz mıyız? Bıçak; ekmek kesersek yararlı, adam öldürürsek zararlı olur. Eğer duyguların, düşüncelerin, fikirlerin, projelerin, insanlık ve ülke için yararlı olanlar varsa, bunların paylaşımı doğrudur! Mesela; şiirlerin, fikir yazıların, kitapların, yurdumuzu tanıtan bilgilerin ve görsellerin, tarihi, edebi, kültürel, sanatsal… eserlerin, diğerleriyle paylaşılması gerekir.
İnternet ve cepler bilhassa akıllı telefonlar çıktıktan sonra; misafirliklerin tadı kaçtı! Eve misafir gelse veya misafirliğe gitsek, herkesin eli ve gözü cebinde! Kimsenin, kimsenin yüzüne baktığı yok! Otobüse biniyorsunuz herkes cebiyle meşgul! Dolmuşta gidiyorsunuz, kimse etrafa bakmıyor, bakamıyor! Tramvaydasınız, yanınıza, yaşlı, hamile, eli eşyalı, ayakta duramayacak kadar düşkün birileri geliyor, oğlumuz ve kızımızın gözü, yanındaki insanı görmüyor, göremiyor! Nasıl görsün ki; çok meşgul!
Hacı amcamız, gencimiz, yaşlımız… o kadar çok beyinlerini yoruyorlar ki! İnternete, cebe harcadıkları zamanı kitap okumaya, ilmi ve kültürel bir konuyu okuyup araştırmaya ayırsalar daha sevaplı iş yapmış olurlar!
Camide namaz kılıyoruz; hacı amcanın cebi çalıyor! Hem de ne ses! Türkü desen türkü değil, şarkı desen şarkı değil! İlahi desen ilahi değil! Hepsi bir kenara, camiye girerken cepleri kapatın diyor görevliler! Duyan var mı? Namazın huşuu bozuluyor, yanılmalara sebep oluyor! Görevlilerin; “camiye girerken cep telefonlarını kapatın” demesi gerekir mi? Namaza gelen insanın bunları düşünmesi gerekmez mi? Neredesin iz’an?
Sadece camiye gelenlerin cebinin çalması değil, namaz aralarında yani, sünnet namazdan, farz namaza geçerken, tespih duaları esnasında, adamın elinde cep, durmadan ona bakıyor! Dahasını söyleyeyim mi, dua esnasında bile cebiyle meşgul olanları gördüm! Bir eli duada, bir eli cepte! Bu dua kabul olur mu sizce? “Sizin duanız olmasa, Allah size ne diye değer versin?”
Kürsüde vaiz vaaz ediyor; bizim beyimiz, ceple meşgul! Vaazı dinlemek, vaizin dediklerinden yararlanmak ne mümkün! Vaiz niçin konuşur? Kime konuşur? Elbette cemaate! Pekala cemaat dinlemese, vaizin konuşmasının anlamı olur mu?
Abbasi Halifesi Harun Reşit, Behlül’e;
“-Behlül, camiye git, akşam namazında namaz kılanları saraya getir ziyafet vereceğim” diyor.
Behlül, caminin kapısına duruyor;
“hoca, namazda ne okudu?” diye soruyor, bilen yok. Cemaatin çoğundan bilgi gelmiyor! Sadece birisi hariç. Alıp, onu götürüyor Harun Reşit’in yanına.
Harun Reşit;
“Behlül, bu ne hal? Ben sana bir kişi mi getir, dedim” diyor.
Behlül;
“hayır, namaz kılanları getir” dedin. Ben de bu adamı getirdim. Sadece bu, namaz kılıyordu” cevabını veriyor!
Âkif’in; “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” sözü bu mu yoksa? Nedense her şeyi sulandırmayı, her şeyde haddi aşmayı seviyoruz! Pekiyi buna, “edep ya hu” desek çok ağır mı olur? (16 HAZİRAN 2016)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.