Ah Merhamet...
Merhametin eşsiz girdabında başımın dönmesini isterdim. Etrafıma merhamet saçmayı, ve merhameti dillendirmeyi. Dillendirdikçe çoğalacağını düşündüğüm bu sözcüğün eşsiz gizeminde kaybolmayı dilerdim. Lakin sözcüğün kuru, tatsız telaffuzunda sadece soğuk bir esinti hissederim. Zihnimde koşuşan merhamet sözcüğünü kalbimle kovalar dururum. Ne mümkün ta şuracıkta; atıp duran şu körpede hissedemem onu.
Şiirler, sözler ve muhteşem telaffuzlar ile söz sanatlarında tek kaynağım, biricik dostum, ah merhamet... Kalbimde hissiyatım oluver ansızın. Koşulsuzca, mantıki kıyaslamalardan münezzeh duruluklara boğuver beni!
Ah merhamet; kalplerden ırak, zihinlerde neşir olma... Bir sokakta, caddede ya da acı bir sesin haykırışlarında çıkıver karşıma, ve alt üst et beni... O haykırışların derinliklerinde yanan ateşten bir köz atıver, kalbime, renk geliversin, can geliversin, ve huşu ile alevlensin şu kalbim!
Ah merhamet; sağanak sağanak yağıver canlara, cananlara, aşklara ve aşıklara... Bir parça, ufak, gözlerimin göremeyeceği, lakin tüm uzuvlarımın titreyeceği o sağanaktan beni de nasiplendir...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.