- 716 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İSTANBUL NASIL KURTULUR ? (PROJE)
Bu İstanbul; bir Türk’ün, Atatürk’ün devrimci ruhuyla yaratmak ve yaşatmak istediği İstanbul’dur.
Birleşmiş Milletler’in tüm kültür örgütleri İstanbul’un dünya kültür mirasının em önemli kent dokularından birisi olduğunu söylerler. Tüm hükümetlerimizin programlarında ise İstanbul’un bir kültür, kongre ve turizm merkezi haline getirilmesi vardır.
Ama maalesef Cumhuriyet tarihi boyunca bu güzel şehir; köyden kente göçün hoyrat kentleşmesine maruz kalmış, tarihsel dokusu ve tabiat dokusu hiç acımadan yağmalanmış, sanayileşmenin getirdiği deniz kirlenmesi neticesinde mavi Haliç ve canım Bağaziçi simsiyah hale gelmiştir. Edebiyatçılara da eski İstanbul’u anlatmaktan başka bir şey kalmamıştır.
On yedi milyonluk nüfusuyla artık yaşanılmaz hale gelen ve can çekişen bir deve benzeyen bu cennet şehrin, her an bir deprem yaşamasına kesin gözüyle bakılan geleceğine yönelik olumsuz siciliyle birlikte 22’nci yüzyılı karşılaması mümkün değildir.
Ama bizim hayalimiz bu şehri kurtaracak ve geleceğe yeni şekliyle taşıyacak ve tüm dünyanın cazibe merkezi haline getirecek güzelliktedir. Ve bu hayalimize dünyanın hiç bir finans fonunun hayır diyeceğini sanmıyoruz.
Öncelikle Kocaeli Yarımadası ve İstanbul Yakası adıyla bilinen bölgelerde İstanbul Boğazına uygun mesafede ve ona paralel olarak kuzey-güney uzanımında açılacak iki kanalla İstanbul Boğazı dünyanın ticari deniz ulaşımına kapatılmalıdır.
Kanallar tek yönlü olarak ticari deniz ulaşımını; Karadeniz-Marmara Denizi ve Marmara Denizi-Karadeniz yönlerinde sağlamalıdır. Haliç ise doğu-batı uzanımında Avrupa yakasında ki kanala tali bir kanalla bağlanmalıdır.
Böylece mevcut İstanbul üç ada üzerine oturtulmalıdır.Bu üç adanın kanallara bakan kıyılarına büyük arıtma tesisleri kurularak kanalizasyonlar bu kanallara bağlanmalıdır. Böylece Boğaziçi ve Haliç her türlü kanalizasyon atığından kurtarılmalıdır. Karadeniz ve Marmara Denizi arasında üç hat üzerinden akıntı sağlanacağından doğal arıtma sistemide devreye girmiş olacaktır.
Artık bu adaların üstünde ki İstanbul’da yeni bir yapılaşmaya gidilmemelidir. Kanallar bu amaçla yapılacak kontrollerin de sağlıklı işlemesini sağlayacaktır.
Mevcut yapılar da çarpık kentleşmenin olduğu yerlerde evlerin eski İstanbul evlerine ve tarihi eserlere uygun olarak restorasyona tabi tutulması için sahiplerine ucuz ve uzun vadeli kredi vererek teşvik edilmelidir. Bu teşvik makul bir süre tanınarak yasal zorunluluk haline getirilmelidir.
Bu üç ada üzerinde ki bütün ticari limanlar, fabrikalar, atelyeler kanalların dışına çıkarılarak, uygun arazi gösterilmek suretiyle yeniden konuşlandırılmalıdır. Tarihi eserlerin çevresinde ki her türlü bina ve arazi; uygun bedellerle kamulaştırılarak yıkılmalı ve bu eserler Anıtlar Yüksek Kurulu’ndaki planlarına uygun olarak restorasyona tabi tutulmalıdır.
Lale, erguvan, selvi başta olmak üzere tarihi tabiat dokusuna uygun bir ağaçlandırma ve yeşillendirme yapılmalıdır.
Tarihsel doku için çalışma yapılırken Osmanlı yapılarının yanısıra Cumhuriyet Tarihimize damgasını vurmuş karekteristik özelliklere sahip özgün eserler ile günlük ticari, siyasi ekonomik, sosyal ve kültürel her türlü eser ve kent dokusuda itina ile ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Boğaz Köprüleri ise özellikle bu kapsamada değerlendirilmelidir.
Tabiat ve tarihsel dokuyu ıslah çalışmalarına parelel olarak; yeni İstanbul’un üzerine oturacağı üç adanın birisi turizm, birisi sosyal ve birisi kültürel merkez olarak düşünülmeli; otel, eğlence, turizm ve kongre bina inşaatları bu planlamaya göre yapılmalıdır.
Bu üç ada uygun ve yeterli miktarda köprülerle birbirine, Anadolu ve Trakya’ya da kanallar üzerinden köprülerle bağlanmalı; uluslararası transit taşımacalık ve yolculuk için kullanılan mevcut otobanlar ise Çanakkale Boğazına kaydırılmalıdır.
Herhangi bir trafik problemi ile karşılaşmamak için adaların kendi çevresinde 360 derece ve birbiri arasında deniz ulaşımına ağırlık verilmelidir.
Üç adada ki nüfus ve araç miktarı belli bir sayı ile bloke edilmeli ve bu üç adaya Anadolu ve Trakya Bölgesinden geçişler başbakanın dediği gibi hemen değil, işte o zaman pasaportla yapılmalıdır.
Her şeyden önemlisi de projenin sağlıklı yönetimi ve gelişimi için; Tarihi yarımada olarak da bilinen ada İstanbul ili, kuzeyindeki ada Beşiktaş ili, Anadolu Yarımadası’nda oluşacak ada ise Üsküdar ili olmak üzere mevcut İstanbul üç İl Valiliğine ayrılmalıdır.
İşte bu İstanbul bizim hayalimizdeki İstanbul’dur. Bu İstanbul; her hangi bir siyasi, ideolojik, gizli ve kötü bir niyet ve maksat taşıyan İstanbul değildir. Bu İstanbul; bir Türk’ün Atatürk’ün devrimci ruhuyla yaratmak ve yaşatmak istediği İstanbul’dur.
Kimilerine göre belki bu İstanbul hiç yaşanmayacak bir masaldır ve öyle kalacaktır. Tutun ki bu bir masaldı ve biz bu yazı da bu masalı yaşadık ve duygularımızı şu rubaimizle ifade ettik.
Her kim yaşar şu alemde bir İstanbul masalı.
Siler gamı yüreğinden hiç görünmez tasalı.
Her kim sever bu şehri canı gönülden.
Kadim dosttur bulunmaz ondan daha vefalı.