- 1380 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
EDEBİYAT DEFTERİ BENİM ÇİÇEK BAHÇEM
İnsanlar bazen günün batışını izlerken rüzgârı beyaz bulutların içtiğini ve o yüzden utanıp yüzlerinin kızardığını hayal etmek istiyor. Bazen yönü belirsiz adımlarını savururken ıslak kaldırımlara buğulanmış camlardan dışarıyı izlemek istediğini hissediyor. Güneşin ipek ibrişimlerinden örülmüş bir şemsiye alıp sahilde gezinmeyi düşünüyor. Kızgın güneşin altında çiçeklerin taç yapraklarını kapatıp sevgiyi büyütmek istediklerini…
Kozasından kurtulan kelebekler gibi çiçeklerin üstünde uçmak, kafesinden kaçan bir kanarya olmak, özgürlüğünü tatmak… Hava karardığında göz kırpan yıldızların oklarına salıncak kurmak, dolunayı hapsetmek bulutlara… Irmakları içmek gözleriyle ve kâğıt gemilere yükleyip iyilikleri bir masal ülkesine göndermek…
Mürekkep mavisi parmaklarla sözcükleri sökmek, allayıp pullayıp kâğıtlara dökmek…
Kuşlar sabah için yeni bestelerini hazırlarken yuvalarında, kaldırımda kalan ayak izlerini süpürürken rüzgâr yeni bir bahar özlemi duyuyor bazı insanlar.
Ağır vardiyalı acılı zamanlardan geçmiştim. Benim tanımadığım, beni tanımayan harflerin altında ezilmiştim hep. Çeliğe sıkılan mermiydi sanki onlar, her atışında yine incinen yüreğimdi. Ne çabuk da geçmişti yıllar. Çabuk muydu gerçekten? Karar veremiyorum bir türlü. Mutlu muydum, bilemem, belki de küçük mutluluklarım olmuştur çoğu insan gibi. Bir semaver çaya bir fiske şeker ne kadar tat verebilir ki? Acıyla karışık da olsa bazı tatlar da yaşamıştım. Sancıyla gelen çığlık, çığlıkla doğan çığlık… Belki de mutluluğun ne olduğunu öğrendiğim anlardı. Sonrasında gecenin ezgilerini içirdiğim ninniler, gıcırdayan tahta beşikler, hem de peş peşe, bazen yük olsa da severek, yüksünmeden taşıdığım çocuklarım. Evet, en büyük mutluluk onların varlığıydı.
Şimdi onlar da büyüdü, bana ihtiyaçları kalmadı sayılır. Peki, ben nasıl zaman geçirebilirdim ki? Küçücük hayal dünyam o kadar zengindi ki, sığmıyordu artık içine. Başka dünyalara da yerleşmeliydim.
Kelimeler isyan ediyordu dilimde, saçlarımdan koparıyordu hüzünlü imgeleri. Saatlerin kalbi dururken zaman geçip gidiyordu. Siyahların içinde renklerden azade hissediyordum kendini. Tanımadığım renkler, tanımadığım sesler keşfetmeliydim. Bir süre aradım her renkten, her kokudan çiçeklerle dolu bahçeleri. Buldum da bir tane. Çiçeklerin kokusu bahçe duvarını aşıyordu. Hiç düşünmeden girdim. Meğerse benim hayal dünyam sandığım kadar zengin değilmiş, bazı şeylere kendimi kapatmışım. Hep iyi, hep güzel varmış. Oysaki başka dünyalarda öyle değilmiş. Önce bahçede gezerken ayrık otlarını, verem otlarını fark ettim. Sökersem yerlerinden temizlenir bu bahçe de dedim. Becerebildiğim kadarıyla yaptım da, tabi ki kalanlar da oldu ama cılızdılar, çoğalmalarına fırsat vermeyecektim.
Ama sadece yabani ve zararlı bitkiler yokmuş. Karadullar, karayılanlar, yapışıp insanın kanını emen sarı sineklerde varmış. Canımı yaktıkları zaman oldu, daha da olacak elbette. Ama her şeye rağmen bu bahçeyi çok sevdim, içindeki zararlılar olmasa belki böyle sevemezdim, ya da kendi dünyamın değerini anlayamazdım. Yakında yine kendi dünyama döneceğim, yaz tatilimi geçirmek üzere. O güzelim bahçeyi sahibine emanet ediyorum. Döndüğümde yeni çiçekler, yeni güzellikler ekmek üzere.
Hoşça kalın çiçeklerim, hoşça kal güzel bahçem, hoşça kal Edebiyat defterim.
YORUMLAR
Bu siteye bir arkadaşım üye yapmıştı beni de..Teknoloji özürlüyüm çünkü..Tam beş sene olmuş,zaman akıp gitmiş.Yaşam içinde nasıl çeşniler çoksa,burada ve başka yerlerde de olacaktır.Zamanla insanlar birbirini daha iyi tanıyacak ve anlayacaklardır.Ben Afet Hocayı çok sıkıntılı olduğu bir dönemde tanıdım.Benim gözümde hanım hanımcık,sade ve olduğu görünen tabiri yerindeyse Osmanlı kadını derler ya...İşte öyle...Hepimizi kıranlar oldu ve sessizlik bunlara en güzel yanıttı hocam.
Edebiyat Defteri benim ilk mutfağımdı. Bana o kadar şey kattı ki;Bunu yazmadan geçemeyeceğim.Evet başka sitelere yazıyorum şimdi.Ama ilk şiirlerimi daima burada paylaşırım vefa bilirim öğrendiklerim adına.Sizin bahçeniz benim mutfağım,kaybettiğim değerli kalem arkadaşlarım oldu,acıları yaşadık,kimi zaman şakalaştık nazımızın geçtikleri ile...Kimi zaman gülümsedik ve paylaştık başarılarımızı...Sevdik sevildik ya da sevilmedik bazıları tarafından.Olsun ne önemi var hepimizin gireceği bir karış toprak değil miydi .... Yaradana havale ettik,yolumuza hiç bi şey olmamış gibi devam ettik....Önemli olan vefalı bir yürek taşımak,...Yazınız da kırgınlıklar olsa da; Bu bahçede güzel bir yeriniz her zaman olacaktır bilirim.
Güle güle gidin ve gelin...Ben de bir müddet buralarda olamayacağım.Marmaris'e gidiyorum.Güzel günlerde hep birlikte aynı sofrada olmak dileğim ile..Kendinize iyi bakın
Saygı ve sevgilerimle efendim.
Burası bir amazon çiçek bahçesi küçük kalır buraya...kenarda köşede yaşadık biz derinliklerine pek inemedik uzaktan gözlemledik..Ağaçlardan göremedik ki kuytu köşeleri dul avratlar kim? sarısinek kim?..Karasinek kim...elbette bal tutan parmağını yalar efendim...idareciler her şeyi bilir, karakutu dedikleri sistem ellerinin altında ...biz marabayız ..ama buradan o dul avratlara bir sözüm olacak evlenin lo :) bana bakmayın da ...dul değiliz ama hiç düşünmüyoruz da ; 25 yıldırKenan ilinde bir Yusufun peşindeyiz...Çok yaşlıyız çok :) yetmişinden sonra evlilik mi olurmuş diyelim gitsin ......Her şey zamanında güzel..ama gençseniz de yuvanızı kurun; evlilerin bu zanlarından da kurtulun sevgili avratlar ...
ne yalan diyeyim Afet hanım ateşlediniz fitili ...yazının üstü beymen altı seymen..bizde seymene takıldık...sizinle bir sorunumuz olmadı Allahtan... var olmasını da istemeyiz .Hiç Mesajlaşmadık da hiç bir konuda ? yoksa bir hanım abla olarak dönerdiniz sorunumuza değil mi ? ...Biz de yedi yıldır emek verdik bu ormana amazon yağmurları yağdırdık lakin içeridekiler o ruhsuz yağmurlarla meyvasını topladı... yani adalet hep birilerine dans etti...Neyse Ben Ahmet Davutoğlu nu okuyayım biraz siyaset yasak denilse de her bir birey siyaset olmazsa yaşayamaz... Biliyorum siyaset yalancılık gerektirir; doğrusu da çıkar arada bir ... Lakin doğruları söyleyeni de bu millet alıştı ya yalan hayatlara pek sevmez...Pedronun mesajında bir sözü vardı bana, hiç unutmuyorum..senden birilerinin niye nefret ettiğini anladım..:).. he pedrom he ..işte bu yüzden demiştim...Kulakları çınlasın...Doğruları konuşanı kovuyorlar ...Ama ben asla taviz vermedim haklıysam...İnsan olunca Sosyal Demokrat olmalı ki tutulsun....Bu yazıyı kaleme alma sebebim seymen tarafı olmuştur yoksa ki beymen kısmı; imgeleri yerli yerinde olan çiçek bahçesi gibiydi
selam ve muhabbetle...
Zafer zafer büyüyen bir korku, ama içlerinde çürüyen ben'leri, Göğsündeki sürgünü suretinde bulanlar;uykularında öldürdükleri silueti gerçek sananlar,içlerindeki hasetle avlanmaya kalkanlar;sizden korksun!
Sizin kalbinizi bilenlerdenim. Sizin gönlünüzün zenginliğini görenlerdenim. Ama ben sizden ümidi kesenlerden değilim; Gitmenizi asla istemem. Kalmanız bizim için en güzel hediye.
sevgiler sevgiler sevgiler.
yazınız çok hoş çok naif. duygularınızı, anılarla süsleyerek suyu leziz bir pınarın güzel şırıl şırıl akışı güzelliğinde aktarmışsınız ak kağıda.
öyle bırakıp gitmeler olmamalı.insan yazdıkça kendini yeniliyor. farkındasınızdır.
kutluyorum güzel anlatımınızı.
saygımla.