- 1067 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
BÜTÜN ARIZALAR BENİ Mİ BULUYOR?
Dün başıma gelenleri yazmış ve son cümle olarak ‘’Bakalım yarın başıma neler gelecek’’ Demiştim.
Bu gün sabahleyin biraz geç bir vakitte, hatta öğlene doğru kalktım yataktan. El yüz yıkama, kahvaltı filen derken bu sefer bilgisayara takılmadan direkt Kadıköy’e inmek için hazırlandım.
Başka illeri bilmem ama İstanbul’a daha şimdiden yaz geldi. Hava oldukça sıcak. Şimdiden Temmuz ve Ağustosta ne hale geleceğimizi düşünüyorum.
Üzerime kısa kollu bir tişort çekip dışarı çıktım ve minibüsü beklemeye başladım. Bu saatlerde minibüs genelde boş olurdu ama dedim ya bir kaç gündür üzerimde bir nazar var sanırım, minibüs tıklım tıklım.
Kendimi zar zor sıkıştırdım bir köşeye. İlle velakin minibüsçü milletinin gözü yolcuya doymadığı gibi yolcu milleti de minibüs ne kadar dolu olursa olsun binmekten çekinmiyor. İşin ilginç tarafı da her yeni binen sanki kendisi de tıklım tıklım bir minibüse binmemiş gibi şoföre kızıyor ‘’ Şoför bey daha nereye alıyorsun? Nefes alamıyoruz.’’ Ya da ‘’ Oha be kardeşim. Millet kucak kucağa gidiyor ‘’Filan diye itirazlar ediyorlar. Minibüs söförü ise hiiiç oralı değil. Sanki başçavuşun beygiri zortluyor.
Zortluyor dedim de, bu kadar kalabalıkta doğal olarak insanların karınlarında birikmiş olan gazlar da minibüsün gürültüsü eşliğinde patlama sesi fazla hissedilmeden ama kokusu gayet net bir şekilde burunlara sirayet ederekten minibüsü dolduruyor.
Vücutların koltuk altlarını sırılsıklam hale getirmiş ter kokularını da olaya dahil edersek, ve dahi minibüsün camlarının açılabilir camlardan olmadığını, klimasının ise çalışmadığını hesaba katarsak artık siz tahmin edin nasıl bir işkence yaşandığını.
Yalnız olayın ve çekilen işkencenin tamamı bu kadar değil tabii ki. En azından benim için.
En azından benim için diyorum çünkü kadıncağızın biri sanki bütün bunlar kendisini hiç mi hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir elinde zikirmatik, dudakları kıpır kıpır habire bir şeyler söylüyor. Bir taraftan da zikirmatiğe bakıyor ‘’ Sayı kaç oldu?’’ dercesine. Kadının ne dediğini anlayamıyorum ama dudak hareketlerinden okuduğum kadarıyla ‘’Felek vurdu’’ diyor. Böyle bir zikir var mıdır? Varsa hangi tarikatın zikridir bilmiyorum.
Evet...Üç yanım kadınlarla çevrili vaziyette. Sol tarafımda işte bu zikirmatikli hatun var. Sağ tarafımda ise altında tayt, üstünde büstyer deniyor galiba kolsuz bir giysi olan otuz otuzbeş yaşlarında bir hatun var. Hatun belli ki vücut sporu yapıyor. Ondaki kaslar ne Rambo’da var ne de Arnold’da. O şekil yani.
Tam arkamda ise iki kokona. Normal şartlarda bunlar minibüse binmezler ama nasıl olmuşsa binmişler. Biri ak saçlı ve aynen Resim...deki gibi bir hatun. Diğeri kızıl saçlı, saçlarının ense kökü tarafı üç numaraya vurulmuş, yukarısı ise kısa kesim yeni kırkılmış Merinos koyunu gibi bir şey. Ben ve ak saçlı sırt sırtayız. Minibüs fren yaptıkça ak saçlı hatunun zayıf kemikleri sırtımı deliyor. Fena halde rahatsızım.
Rahatsız olan benim ama homurtu ak saçlıdan geldi.
-İnsan biraz yan durur yahu.
Millet bana bakıyor. Esasında hiç kimse inanmaz benim böyle birini taciz edeceğime ille velakin memlekette artık timsaha bile tecavüz ediliyor, dolayısıyla ‘’Ulan bu sapık dede de bu yaşlı timsaha göz koydu galiba’’Diye düşünen bir kişi bile olsa adının tacizciye çıktığına mı yanarsın yoksa yoksa böyle bir kokonayı taciz etmekle suçlandığına mı?
-Hanımefendi bana mı dediniz?
Hışımla cevap verdi.
-Evet size dedim. Resmen yapıştınız. Başka tarafa dönün.
Cevap verdim:
-Ne tarafa döneyim? Tam geri dönsem direkt size yapışacağım arkadan. Sağıma dönsem bu bayana ( Zikirmatikli bayan), Soluma dönsem bu bayana ( Vücutçu olan ) yapışacağım. Sizce ne tarafa dönmeliyim?
Kadın cevap vermedi. Yolcular ise bıyık altından gülüyorlar.
Yok yani gerçekten de sağıma dönsem zikirmatikli hatuna yapışacağım. Kadına zaten felek vurmuş, bir de ben mi vurayım. Hem kadın ‘’Ulan yeter be, felek vurdu bir de sen mi vuruyorsun gavat?’’ Deyip minibüsün içinde tüm hıncını benden çıkarırsa ne olacak?
Sol tarafı hiç karıştırmayın zaten. Kadın bi yumruk sallasa yumruğun kendisinden değil rüzgarından zatüree olur ölürüm. Her şeye rağmen kokana ile sırt sırta, kemik kemiğe gitmek daha hayırlı.
Kadın Soyak-Yenişehir’den Uzunçayır Metobüse kadar homurdansa da yapacak bir şey yoktu. Ama yine de sinir oldum. Yok yani sanki ben muşmulaya çok da bayılmışım gibi havalara girip ‘’ Biraz öteki tatafa döner misiniz?’’ Demesi yok mu? Dilimin ucuna kadar geldi ‘’Hanımefendi benim gibi bir aslan parçasının dikkatini çekebilmişsiniz bu yaşta. Daha Allahınızdan ne istiyorsunuz’’ Diyim, sonra baktım kadın her ne kadar iyice tiritse de ben de öyle aslan parçası sayılmam yani.
Neyse...Başka bir kaza bela olmadan Kadıköy’e vasıl oldum. Doğruca bankaya gittim. Dünkü sorunu halletmek için yukarı çıkmam gerekiyordu. Asansöre bindim, 2. Kat düğmesine bastım. Asansörün kapısı kapandı, kapanmasıyla birlikte de elektrikler gitti.
Öyle asansör veya karanlık korkum filan yoktur. Hele de asansör hareket etmeden elektrikler gittiği için korkacak bir şey yok ama bir metrekarelik bir alanda tamamen karanlıklar içinde kaç dakika bekleyecektim elektriklerin gelmesini?
Başladım asansörün kapısına vurmaya: ‘’ Kimse yok mu. İçeride mahsur kaldım’’ Diye bağırıyorum ama bir Allah’ın kulu yardımıma koşmuyor. Kemdi gücümü kullanarak asansörün kapılarını açmaya çalıştım. Az bir şey de araladım. Allah Allah, elektrikler kesik değildi dışarıda. Bankanın içinde lambalar yanıyordu ama asansör hâla kapkaranlıktı ve kapı da tamamen açılmıyordu. Yani asansörden dışarı çıkmam mümkün değildi. Elimi dışarı çıkarıp bağırıyorum ‘’ Yahu asansörde mahsur kaldım. Kimse yok mu’’ Diye ama ne gelen var ne giden. Banka zaten bu gün in cin top oynuyor denecek kadar tenha idi girerken de.
Neyse ki bu durum çok fazla uzun sürmedi. Sonra nasıl olduysa oldu asansöre de elektrik geldi ve üst kata çıktım. Sorunu anlattım, gerekli talimatları alarak bankadan çıktım.
Sonra?
‘’Bunun sonrası da mı var hocam!’’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Neyse fazla uzatmayayım. Kısaca geri dönmek için bindiğim belediye otobüsünde yol boyunca önümdeki koltuklarda oturan ana-kızın yüksek sesle konuşmalarını dinleye dinleye geldim. Alt tarafı ne konuşabilirlerdi ki: ‘’ Kızım bak baban duyarsa kemiklerini kırar’’ Türünden şeylerdi. Baba duymamıştı ama Tüm otobüs kızın kırdığı cevizler hakkında bilgi sahibi olaraktan yolculuğu tamamladık.
Yok..Anlaşıldı. Ben evden dışarı çıkmayayım en iyisi..
RESİMLER:
Soldaki Resim: Bahsettiğim hatun işte böyle bir şeydi
Sağdaki Resim: Asansörde aynen bu vaziyetteydim.
YORUMLAR
Günlük hayatınızı ne hoş dile almışsınız yine.
Bu kokana meselesi, benim de aklıma bir anımı getirdi.
Bir gün ben de kaleme alayım onu.
Valla hocam,
İstanbul'da yaşamadığıma çok şükrediyorum sizleri okudukça...
Ne demeli?
Allah yardımcınız olsun.
Az çıkın siz dışarı, az...
sami biberoğulları
Yazını dört gözle bekliyorum. Senin kaleminden okumak oldukça keyifli olacak. Buna eminim.
Haydi kolları sıva bakayım. Bu aralar fazla tembel oldun zaten.
Selam ve sevgilerimle.
Kusura bakma Sami Ağabey!!!
Bak ben biraz şüpheyle yaklaşıyorum bu işe! Fortculuk olmasın sakın??? Şoförle aran iyimiydi? Fren falan!
Hem daha ne istersin ağabey, üçtane hatun, yoksa dörtmüydü? Her cinsinden var! O sana söz söyleyen de yaşlısı olmasaydı herhalde sende azda olsa asılacaktın gibi geldi bana. Bu şüphe değil haaaa yazından anladım! :)))
Asansör meselesine gelince geçmiş olsun.
Yüreğine sağlık ağabey.Yine tebessüm ettirdin beni.
Sende olmasan yüzümüz hep asık kalacağız.
Selam, saygı ve dualarımla.
Not: Sümmes sebila yesserahu.Yedi defa.
Euzü bi kelima tillahi min şerri ma halak. Yedi defa sabahları.
sami biberoğulları
Olaya yine bir polis titizliği ve tecrübesi ile yaklaşmışsın. Ama memur bey vallahi de billahi de benim bir suçum yok ))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
En doğrusu bu kardeşim.Otursa evinde ..mı var dışarlarda geziyorsun.
Şaka bir yana günler gelip geçiyor işte.Öyle ya da böyle hayat devam ediyor.
Kutlarım Sami Hocam.Selamlarımla..
sami biberoğulları
Zaten genelde günlerim hep evde geçiyor. Arasıra dışarı çıktığımda da bir arız mutlaka gelip beni buluyor. Ama öyle ya da böyle hayat devam ediyor yine de.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam evden çıkarken Allahım bana bir hatun nasip et diye dua etmişmiydiniz Tersinden nasip olmuştur belkide Siz hergün çıkın dışarı yoksa biz gülemeyeceğiz O dolmuşta bende vardım Kadıköye kadar güldüm emeğinize sağlk saygılarımla
sami biberoğulları
Ben evin içinde ve dışında öncelikle benim kangallar için dua ediyorum. Büyüğüne bulduk nihayet. Küçük kangalı da baş göz ettikten sonra Allah ömür verirse kendim için duaya başlayacağım.))))
Selam ve sevgilerimle.
Bir an şu resimdeki hatunla sırt sırtayım sandım ve kendimi silkeledim :):) sizin o an ki rahatsızlığınızı çok iyi anladım sanırım tabi bu sizin o muhteşem akıcı dilinizden kaynaklı bir durum.
Sami Abim valla senin bu hikayeler on numara oluyor, azcık gülüyoruz ve seninle birlikte bizde yaşıyoruz sanki :)
Kalemine sağlık abicim, hımm bu arada bencede sen evde otur bir süre :):) en fazla banyo yaparken sular kesilir :D:D
Saygılarımla...
sami biberoğulları
Olaylar beni buldukça sanırım daha çooook mizah yazacağım ben )))))))
Selam ve sevgilerimle.
Neden bu kadar büyütürler ki bu kentleri.?
Tabii, insanları bir araya topla, total kazıkla mevzu. Maalesef, toplu taşım aracı hala dolmuşsa, daha çok dolarız bu büyük kentler de. Kolay gelsin Hocam. İstanbul'da yaşamak zaten başlı başına çok özel bir zorluk. Zira, mega bir köy işte. Selamlar, saygılarımla..
sami biberoğulları
Bir şehir düşün ki Türkiye nüfusunun beşte biri bu şehirde yaşıyor. Haliyle bu gibi aksaklıklar olacak.
Bazen düşünüyorum da y bu kadar metro hatları, metrobüs hatları, köprüler vs. yapılmamış olsaydı??? Düşünmek bile insanı ürpertiyor İstanbul'da.
Bir an önce bir çare bulunmalı bu şehre. Artık yatay alan kalmadığı için altmış katlı gökdelenlere yöneldi inşaat sektörü. Yeşil alanı geçtim, gök yüzünü de göremeyeceğiz bu gidişle.
Selam ve sevgilerimle.
Merhabalar sami hocam yazılarınızın müptelası oldum gece gece güldürdünüz beni aslan parçası:)
eh bu durumda krediyle ayağınızı yerden kesecek kadar bir araba almak farz oldu gerçi türk milleti olarak ta benzin alırken %70 vergi ödüyoruz yani bizim gibi emekliler için mÜnübüs ede binsek özel araçda alsak iki tarafı b.klu değnek ...
neyse olayları o kadar güzel tasvir etmişsiniz ki kendimi münübüste hissettim bir daha ki yolculuğunuzun daha rahat geçmesi dileğimle
HÜRMET VE SELAMIMLA...
sami biberoğulları
Alında iş imkanları olsa en doğru karar büyük şehirlerden uzak durmak ama ne yazık ki küçük yerleşim yerlerinde de iş imkanları yok. O yüzden katlanıyoruz bu keşmekeşe.
Bu keşmekeşte araba sahibi olmak pek de doğru bir karar değil bence.
Selam ve sevgilerimle.