- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ortadoğu'da harita arayışları...
POLİTİKA
Barzan’i yönetiminin Suriye’de güç arayışı kuşkusuz onun Irak’taki gelecek devlet-iktidar beklentileriyle doğrudan ilişkili. PKK ve PYD’nin gölgesinde kalma riski bir yana merkezi yönetimin İran’la olan ilişkisi nedeniyle hem güneyden hem de doğudan bir kuşatılmışlık psikoloji geliştirdiği görülüyor. İŞİD’in de ilk fırsatta onu bir kaşık suda boğmaya çalışacağından kuşkusu yok! Üstelik İŞİD’in Kürdistan bölgesine düzenlediği saldırılarda Barzani’nin çok da yalnız olduğunu görmüş olması gerek…
Suriye’de savaş kazanı kaynarken Türkiye’nin Rusya ile olan çatışmasından sonra bölgeye müdahale etmesinin Rusya ile savaşı göze alması anlamına geldiğini biraz politik bilgisi olan herkes anlamış durumda. Türk tarafı da bunu kavramış görünüyor. ABD’nin mutlak desteği olmadan Suriye’de bir şeylere kalkışmak macera severlikten öte bir anlam taşıdığı açık!.. Komu oyu karşısındaki efelenmeler ayrı bir değerlendirme konusu. İşin rengi Türk yardım konvoylarına yapılan hava saldırıları karşısında ortaya bir tepki konamayışıyla somutlaşmakta zaten. Üstelik bir sürü de yaşamını kaybeden tır şoförü varken!… Ölen insanların durumunun neredeyse basına yansımadığını da göz ardı etmemeli.
Musul’da konumlanmış Türk birlikleri birden(!) gündem konusu olunca Irak merkezi yönetimi Türkiye ile ilgili gerçek duygularını açığa vurdu. Şii yönetimin daha önceleri de -yönetimi Maliki’den devraldığı dönemlerde-limoniydi. Şimdiyse istenmeyen topluluk olarak ilan edilmesine az kalmış görünüyor. Gerekirse Türkiye’ye karşılık Ruslardan yardım istenebileceğini söyleyen Iraklı yöneticilerin sözleri kasıtlı olarak basına sızdırılıyor olmalı. Şii dini liderlerin mesajları daha da sert. Türk tarafı çekilmeyeceğini en üst düzeydeki yöneticilerinin ağzından belirttikten sonra, beklenmedik bir biçimde geri adım atarak Kürdistan bölgesine askerlerini çekti. Irak yönetimiyse birleşmiş milletlerin yolunu tutacağını açıklamış durumda.
Bu karmaşanın üzerine Mesut Barzani Türkiye’de boy gösteriyor bu günlerde. Önceden planlanmış bir gezi olsa bile olaylarla birlikte ilişkilendirildiği açık. Üstelik ne hikmetse önce MİT ile bir görüşme gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Barzani’yi ağırlama biçimi de gözden kaçmıyor. Perde önündeki fotoğraflarda bir yerlere mesaj yollandığı biçiminde yorumlanıyor. Kürdistan yönetiminin bayrağı hiç olmadığı kadar göz önünde tutuluyor. Bu Barzani’yle birlikte Türkiye’yle pek sorunlu olmadığını düşünen Kürtlerin hoşuna gittiği açık. Barzani’nin HDP’li yetkililerle yaptığı görüşmenin içeriği ise ciddi merak konusu. Birtakım gizli görüşmelerin olduğu kulaktan kulağa yayılmakta. Yeni bir barış süreci kıvılcımı ihtimali bile insanları umutlandırıyor anlaşılan.
Rudav’da yayınlanan açıklamalar doğruysa Barzani’nin gezisindeki asıl çalışma dosyası, Rusya tarafından Suriye’den adeta sınır dışı edilen Türkiye’nin Irak üzerinden Mesut Barzani yoluyla yeni bir muhalefet cephesi oluşturarak dönme çabasını içeriyor. Türk dışişlerinin ve hükümetin kulağına hoş bir seda olarak çınlayan bu düşüncenin her iki taraf için de ciddi sorunlar doğurabileceği ortada. Fırat’ın batısı Türkiye tarafından PYD için sakıncalı bölge ilan edilmiş durumda. ABD de bu bölge için yeni bir formül geliştirmek fikrine sıcak bakıyor. Karasal mücadele gücünün kimlerden oluşacağı, başka bir deyişle bölgede kendileri için İŞİD’le ölümüne savaşacak insanların nereden bulacakları gibi önemli bir sorunu çözmeleri gerekiyor.
Barzani’nin PKK üzerinden Kürtlerle çatışan Türk hükümetinin Suriye yaklaşımından çok da rahatsız olduğunu söylemek olanaksız. Barzani’nin Kürtlerin tek lideri ve ufukta göründüğünü düşündüğü bağımsız Kürt devletinin ilk başkanı olmak istediğini bilmeyen yok. Suriye’deki gelişmelerden sonra popülerliği artmış olan PYD’nin bunun önünde bir engel olduğunu düşünüyor olabilir. Büyük olasılıkla Türk tarafı onun bu zaafı üzerine oyun kuruyor olmalı. Son tahlilde, bağımsız bir Kürt devletinin önüne geçmenin imkânsızlaştığı bir süreçte kendisiyle savaşan gruplar yerine kendisine yakın duran bir yönetimi tercih etmesi Türkiye açısından olağan bir durum. Bu arada Rojava bölgesin batıdaki en uç kantonu bir süredir dinci gruplar tarafından kuşatılıp sıkıştırılmakta. Kobani’de olduğu gibi buraya Barzani’ye bağlı güçlerle takviye yapılması ihtimal dahilinde görünüyor. Doğrusu Barzani’nin karizmasının parlatılmaya ihtiyacının olduğu açık. Hele Kürt parlamentosunda başkanlık işlerinin bir çözüme ihtiyaç duyulduğu bu aşamada… Yalnız bu kez işin sıkı tutulup bu işten PYD’nin bir kahramanlık destanı çıkarmasını engellemek isteyecekleri açık.
Her oyun gibi özellikle savaş bölgesi için tasarlanan bu oyunun da gerçekleşme olasılığı çok bileşenli güçlerin istekliliğine bağlı. Üstelik karşılarında kimleri bulacaklarını da göz ardı etmemek gerekiyor. Uzunca bir süredir canı pahasına bölgede savaşan Kürt grupları; ABD ve Rusya ile iki uç grubun yandaşları oturup bu oyunun tıkırında işlemesini bekleyecek değiller!.. Ortadoğu siyasi arenasında siyasetin oryantal dans kadar oldukça kıvrak figürlerinin olduğunu Türkiye kadar olmasa da Barzani de öğrenmiş olmalı. Dolayısıyla Suriye’de bir maceraya atılmadan önce ABD-Rusya politikalarının eksenini ve bu ekseni korumada ne oranda ısrarcı olmayı düşündüklerini anlamaya çalışacağı muhakkak… Ayrıca ufuktaki Kürt devletinin başkanı olma hayali kurarken Kürtlerin kanını akıtma yolunda bir tercihte bulunması durumunda ailesinin zorlu bir mücadele sonucu kazanmış olduğu saygınlığı da kaybetme tehlikesi yaşayabileceğini göz önünde bulunduracaktır. Hele Türkiye’nin doğusunda kanayan açık bir yara varken!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.