- 2086 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Yaşamlar
Eski yaşamlar ve eski şarkılar. Bu kadar mı yaşlandım eskileri özler oldum . Eski demişsem çok eskiler değil, belki sizin için çok eski ama benim için daha dün gibi yaşanmış yıllar. Umut dolu hayallerle geleceğimize bakmaya çalışırken bugün umutsuzluk ve hayal kırıklıkları ile doldu hayatimiz.
Bazen düşünüyorum neredeyim, kimim ve nereye geldim şimdi kim oldum diye. Hayatımda yalan yok, riya yok ama çevremde o kadar yalan ve riya var ki onlarla baş edebilmek için onlar gibimi yaşamalıyım. Hayır bunu yapamam eğer yaparsam ben ben olmaktan çıkarım. İnsan olmanın vasıflarını yok edebilirim. Ben bu değilim çünkü.
Siz hiç yalan söylemediğiniz halde birlikte yaşadığınız kişi sizin hala yalan söylediğini düşündüren sözler sarf etmesi sizi ne duruma koyar, nasıl bir yaşam psikolojisi taşırsınız düşündünüz mü bilmem dostlar.
Ben yaşıyorum hem de günün her saatinde. ( yalnızca kadın olduğumuz için) her alanda, her koşulda Konuşuyorum ya da konuşuyoruz “ya öylemi sen yalan konuşmazsın” kelimelerini duymak ne kadar kötü değil mi. Konuştuklarınızın ya da yaptıklarınızın doğru olduğunu içinde tek kelime yalan ya da abartı olmadığını biliyorsunuz ama verdiği cevaplarla ya da bakışları ile “sen doğru konuşmuyorsun” ifadesini takındığını gördüğünüzde “bunlar gerçek değil mi yoksa” diye ikileme düşmek ne kadar kötü değil mi. Yaşamınızdan bir ömrün daha gittiğini hissediyorsunuz. Ben böyle bir psikolojiyle yaşamaya ve bulunduğum ortamda var olmaya çalışıyorum.
Her gün vücudumun bir yerlerinde birtakım değişiklikler oluyor. Ya dudaklarım uçukluyor ya tüm vücudum ağrılar içinde sabah yatağımdan kalkamıyorum ya da o gün güne merhaba diyemiyorum. Bazen “kişi kendisi nasılsa karsısındakini ayni görürmüş” diyorum. Yoksa birlikte yaşadığım insanlar bana yalan mı söylüyor diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Nedir bu psikoloji, nedir bu yorgunluk, nedir bu çelişkiler cevabını veremiyorum. Hayata güzel gözlerle bakmaya çalışırken birden gözlerinizin kapkara bir dünyaya baktığını anlamanız sanırım tam bir çöküntü olmalı.
Kitaplar mı yalan söylüyor yoksa bizler mi hayal dünyasında yaşıyoruz. Gerçeklerden uzak mı duruyoruz. Yoksa gerçek olan hiç bir şeyi kabul mü etmiyoruz. Yok, kitaplar yalan söylemiyor. Bizler yalanların içinde kayboluyoruz. Yaşamımızı ona göre uydurmaya çalışmakla yapıyoruz hataları. Özellikle bu kadınlarımız için çok daha zor.
Diyor ki CAN DÜNDAR “ Bir kadın yalnızdır aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.”
Ne kadar doğru söylüyor değil mi? Kadınlar büyük bir kalabalık içinde bile yapayalnız kalabiliyorlar. İçlerine kimseyi almıyorlar. Biliyorlar ki yalnızlıkları kendilerinin en büyük dostu Biliyorlar ki o yalnızlıkta kendilerine hiç bir zarar gelmeyecek. Biliyorlar ki kimse onların yüzüne bakarken sahte gözlerle bakmayacak ve biliyorlar ki kalabalıklar kendilerine zarar veremeyecek.
Yalansız bir dünya var mıdır? Ya da insanların riyasız oldukları bir dünya. Sanmıyorum öyle bir dünyanın olduğunu. En iyi tanıdığın kişilerin bile kadınlar (bende bir kadın olarak) için aciz, şeytan olarak gördüğünü kendi kulaklarınızla duyduğunuzda nasıl kendini aşabilir, nasıl hayata güzel bakabilir ve nasıl girebilir kalabalıkların arasına.
Çok zor değil mi?
Onurumsun - Türkan DİNÇER
YORUMLAR
sayın onurrumsun.yine harika bir yazınızı okudum ve okudukca nefesim kitlendi hayat çok garip,gerçek veya yalan yada inanmak gibi olan durumu her insan biraz yaşar.
zamanında ispat sorununu bende yaşadım.yalan söylemeye fazla atıptutmaya alışmış insanlar ne yazıkki doru konuşmalar karşısında şaşkınlık yaşayıp inanmamaktadırlar. işler neredeyse yeminlere dökülmeye başladığını hissettiğim zaman ne yapıyorum ben dedim o günden sonra ispat etme zorunluğunu aştım ben. ben konuşurum ve yaşarım inanmak karşıdaki ne !.. kalmıştır O'nun sorunudur artık kendisi bilr.neden inanamadığını düşünecek olursa bir insan bilsinki hayatında yalan çoktur bence.saygılarımla .yüreğinize sağlık
HARKULADE**********
İçten samimi, sahici, arif, İnsan-ı Kamil ölçüde içe dönük vicdani ,insani, irfani bir sorgulama biçimi
Öncelikle böylesine alçak gönüllü, merhamet ölçüleri yüksek
siz saygın ,seçkin ,nahif bir asil yüreğin böylesine içten bir yorumunuza inanın bayıldığımı,
Harkulade sahici bir anlatım kulanmanızdan ötürü sizi ,yürekten kutladığımı belirtmek isterim.
Kadın güzellik demek, kadın şevkat demek, kadın merhamet demek, kadın,barış demek, kadın aydınlık demek, kadın geleceği bize hazırlayan demek kadın yaşamın ta a kendisi aslı demek,
Kadın sevda demek, kadın acı demek, kadın fedakarlık demek çile demek, özveri demek, kadın dürüstlük olgunluk demek kadın yar ,eş, aşk ,sevda, yaren, yanık yürek demek, kadın anne ,bacı demek kadın incelik nahif zeka demek.
Tüm bunlara baktığımızda kadının toplum içersin deki yeri, söz hakkı, savunma mekanizması , varlığını ispatlaması söz hakkının olması, hukuksal, siyasal, insani, kazanımları ne kadar, kendisini ifade etmedeki cesareti bilgisi desteği tartşılır konumda.
Kadın toplumda henüz kendisini bulmuş değil, tarif etmiş değil, özgür değil,Kadın babasının biricik kızı, eşinin güzel karısı çocuğunun fedakar annesi rolünde
Henüz bu üç faktör harici bir kadın ya arkadaşlar işte ben buyum diyemiyor, kendisini henüz tarif edemiyor.
Bilgili bilgisini aktaramıyor seviyor sevgisini söyleyemiyor yaşamak istiyor , yaşamasına fırsat verilmiyor
İşte bu yasaklar ister istemez kör topal, yalancı talancı insani değerleri yitirilmiş acımasız güçlünün zayıfı, zenginin fakiri
karanlığın aydınlığı yendiği bir toplum modeli ortaya çıkıyor
Çaresiz insanlar yada çıkar peşinde konuşanlar riyakar sahtekar konumda rollerini büyük bir beceri ile oynarlar
Dürüst namuslu erdem sahibi insanlardada utanma arlanma hissi ağır bastığı için bir köşeye çekilir bekler
Yada toplum içinde azınlğa düştüğü için kendisini savunma iç güdüsüne kapılır.
Günümüzde hırsızlık arsızlık , iki yüzlülük yapmayanlar ayıplanır oldu, kınanır oldu, zulum yapmayan insan sayılmaz oldu, insanlık dibe vurmuş yerde sürünüyor diyorum
İçten Sevgi saygı şükran duygularımı arz ediyorum efendim
İyiki varsınız iyiki yazıyorsunuz
Saygılarımla
_____şair 67______
ALİ CEMAL AĞIRMAN
çok güzel bir sorgulama...kendini arayanların yapması gereken bir sorgulama...anlam arayanların yapması gereken bir sorgulama...ben kendimi ve hayatımın anlamını bulma yolunda yürürken şunu öğrendim sevgili Türkan...
kendini sevdiğin zaman...kendine inandığın ve güvendiğin zaman...kendine karşı dürüst olduğun zaman...sadece birlikte olduğun kişi değil bütün dünyan değişiyor...
kendini sevdiğin kadar seviliyorsun...kendine dürüst olduğun kadar dürüstlükle karşılaşıyorsun...kendine inandığın ve güvendiğin kadar da inanılır ve güvenilir bulunuyorsun karşındakiler tarafından...sevdiğimiz beraber olduğumuz insanlar bizim aynalarımızdır...görmezden geldiğimiz...inkar ettiğimiz yönlerimizi böyle gösterir tanrı bize...sır bizde...anahtar bizde...aynada gördüğümüzü içimize dönüp sorgulayıp önce kendi içimizde yoketmeliyiz...biz farkında olmasak ta iç dünyamızdır dışa yansıyan...içimizde ki kargaşa temizlik bittiğinde dışarısı da sütliman olur...her şey bizim elimizde...her şey senin elinde...
güzel bir yazıydı...sevgiyle kal...kendine olan sevginle...
bilgeperi tarafından 8/9/2008 2:42:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Artık bunlar yaşantımızın vazgeçilmez unsurları oldu çıktı. Çünkü öyle bir toplum olduk ki, üretmek yerine tüketen, vermek yerine alan, sevmek yerine savaşan...vs...vs... Hayatını dinlenmeye çekmiş yaşlılar gurubu, sıkıntıdan daralmış orta yaşlılar, idealsiz, boş geçinen sanal takınan gençlik..Kimden ne beklenebilir ki? Allah sonumuzu hayır etsin...
O saf, masum insanlar belki de artık bizim göremeyeceğimiz, geçmişin derinliklerine gömülüp gitti...
Düşüncelerine, kalemine sağlık..
Sevgilerimle...