Hayallerde Hızır.
Devlet-i ebed müddet, toz duman.
Eğer, asil bir ruh olsaydı hiçbir şekilde dünyada kargaşanın çıkmaması lazım değil miydi? Ruhu ilim ile açıklayamıyoruz.
Eğer, asil bir soy kanı olsaydı, herkesin asil soydan olmazı lazımdı. Beyaz, siyah, kızıl, çekik gözlü, geniş alınlı, sivri burunlu vb. insanların da her birinin asil soydan olduğunu kabul etmemiz gerekirdi. Ki bu asil soy, asil kan meselesini de hiç hiçbir şekilde ilmin fiziği, kimyası, biyolojisiyle açıklayamıyoruz.
Geriye yine soyut olan, bir akıl kalıyor. Diğer akılları kendine bende edecek bir akıl. Peki, böyle bir akıl var mı? Tarihte yüzlerce devlet kurulup yıkıldığına ve birbirleriyle devamlı çatışdıklarına bakarsak, akıl, akıl ile savaşıyor. Kim daha akıllı ise, diğer teşkilatları alt etmesi gerekiyor. Amma tuzak - hile amma zor ile.
Oysa, tarihteki güç merkezlerine ve güç dengelerine bakarsak yine görürüz ki, terazi devamlı hareket halinde.
Dinler, insanlar için, devletler gibi. Lakin, dünya tarihinde devlet yönetenler ile din adamlarının devamlı karşı karşıya geldiklerini de görüyoruz. Kimi zaman din, devleti yönetenlerin buyruğuna giriyor, kimi zaman da devlet, dinin –din adamlarının buyruğuna.
Akıl akımları, düşünce akımları da her iki arasında gidip geliyor. Kimi zaman devleti merkeze alıyor, kimi zaman da dini.
Din de, devlet de bir düzen öngörüyor. Dinin yasaları belli veya daha sonradan din adamlarının kalemleriyle yeni yasalar ekleniyor. Devlet yasaları da çağdan çağa, iklimden iklime değişiklik gösteriyor.
Orta asyadan, yeni kıtaya, avrupadan, afrikaya insanlar devamlı bir düzen içinde. Kabile, boy, soy, aşiret, budun vb. her sistemde ana özü oluşturan insanlar, diğerleri üzerinde hakim konumunda. Bey, lord, şef, sultan, ulema, kam, şeyh ve yanındakiler her zaman hakim konumunda. Ve bunlar insan nüfusu içinde devamlı olarak azınlık. Ve bu azınlıklar kast sistemleriyle kendi aralarına, yönettikleri insanları arasından genelde kimseyi almıyor. Bu da bir sömürü düzenini çıkarıyor karşımıza ve bunlar akıllarıyla sosyal katmanlar olarak gruplandırılıyor. Eğer, ana öz gurupların içinde iseniz, dünyada rahat bir yaşam, istediğinize ulaşabilme ve yapabilme imkanları önünüze seriliyor. Yok, ana öz gruplardan değil de, bu grupların altında iseniz, haddinizi aşmamanız, kültür, yasa, kanun ile yasaklanıyor. Hareket alanınızın sınırları dışına çıkamıyor, her istediğinizi yapamıyor, her istediğinize ulaşamıyorsunuz.
İnsanlar eşit ise, aynı şeyleri istiyorlar ise, yine de kaliteli insanı, kalitesiz insandan, güçlü insanı, güçsüz insandan ayırmak gerekiyor. Ancak bu, eşit ve adil bir şekilde olmadığı için, dünya kan, gözyaşı, acımasızlık, hukuksuzluk ve zulüm üzerindeyken, seyrine devam edip gidiyor.
İşte hayat dediğimiz bu mücadele de, ruhumuzla, kanımızla, aklımızla, aynı yer içinde bulunduğumuz insanlar ile devamlı karşı karşıyayız. Ve her karşılaşmada yeni yeni gruplar, yeni yeni sınıflar üretiyoruz aklımız ile ve bu mücadele içinde huzur arıyoruz. Huzur bulmak ümidini hiç kaybetmeden yarınlara dair hayaller kuruyoruz.
Hayallerinizde huzur olması dileğimle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.