- 648 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Çocuğun Gözünde Işık Olmak
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Baharın müjdesini veren bir cumartesi günüydü. Hasan hastaneden taburcu olmuş; annesi ve babasıyla evlerine gitmek için hastanenin yakınındaki dolmuş durağına yürüyorlardı. Baba asgari ücretle çalışan bir işçi; anne ise kendini evladına ve eşine adamış, zorlu yaşam savaşında ailesine destek sağlayan bir ev hanımıydı. Çok zor bir yaşam geçirdikleri yüz hatlarından belliydi.
Hasan çok zorlu bir beyin ameliyatı geçirmiş, ardından bitmek tükenmek bilmeyen tedavi süreci başlamıştı. Anne ve baba da evlatlarının yanında aynı ağır süreci yaşamışlardı tabii. Tek çocukları, can pareleri, yaşam sevinçleriydi. Annesi çok büyük zorluklarla doğurmuştu onu. Başka çocuğu olma şansı da yoktu artık. Bu yüzden Hasan çok kıymetliydi yanlarında. Güzel akıllı ve zeki bir çocuk olmanın yanında, doktor ve hemşireleri hiç üzmemiş, hastanenin göz bebeği olmuştu.
Aile önceleri hastalığı pek kabullenememiş, hatta evlatlarına yakıştıramamışlardı. Bu hastalık nerden gelmiş ve kendilerini nasıl bulmuştu? Hasan ameliyattan sonra birkaç gün yoğun bakıma alınmıştı. Anne ve babası, yoğun bakım ünitesinin önünde gece gündüz kıymetli yavruları ayılsın, gözünü açsın diye dua etmişlerdi. Allah dualarını kabul etmiş; Hasanlarını, can parelerini bağışlamıştı onlara. Zor süreç bir nebze de olsa atlatılmıştı şimdilik. Çok iyi bakılması, beslenmesi ve ilaçlarını zamanında alması gerekiyordu. Anne ve baba doktora uygulayacaklarını söyleyip teşekkür etmişlerdi; ama maddi sıkıntıları çok büyüktü. Karı koca göz göze geldiler. Hayatları zaten zordu ve geçim sıkıntısı bellerini bükmüştü. Şimdi bir de evlatlarının sağlık problemi çıkmıştı. Çaresizlik duygusuyla hastaneden ayrıldılar. Eve gitmek için iki dolmuş değiştirmeleri gerekiyordu. Babanın cebinde taksi tutup eve götürecek parası yoktu ki…
Çok beklemelerine gerek kalmadan geldi dolmuş. Hep beraber bindiler. Annesi ile Hasan boş bir koltuk bulup oturdular. Baba ise ayaktaydı. İkinci dolmuşa binecekleri durağa geldiklerinde Hasan çok acıkmış, susamıştı.
-Baba ben çok acıktım, susadım.
Babası ve annesi birbirine baktı. Durağın hemen yanındaki bir lokantaya girdiler. Boş bir masa bulup oturttu babası evladını ve eşini. Sonra garsonların bir arada olduğu kasaya doğru yürüdü. Bir tanesinin kulağına eğilip:
-Hastaneden yeni çıktık. Oğlum çok acıkmış. Sadece ona bir kâse çorba ve biraz ekmek yedirebilir miyiz?
-Olur abi, sorun değil.
Teşekkür ederek masaya geri döndü. Hasan çok mutlu görünüyordu; çünkü babası ve annesiyle beraber lokantaya gelmişti. Bu bir ilkti hayatında. Hiç görmemişti daha önce böyle bir yer. Çok mutluydu çok…
Masalarının yakınında iki bayan müşteri daha vardı. Ailenin çaresizliği, hastaneden yeni çıkmış olması o müşterileri çok duygulandırmıştı. Onlar da bugün babalarını hastaneden çıkarmış, annesi ile babasının özel ihtiyaçları için aşağıya inmişlerdi. Dışarıda yemeyi pek sevmezdi oysa. Bu lokantanın önünde sanki bir şey onları ailece çekmiş, ne olduğuna anlam veremeden içeri girmişlerdi. Hasan ve ailesini görünce bir tuhaf olmuşlardı. Bayanlardan genç olan masasından kalktı ve adının Hasan olduğunu sonradan sorarak öğrendiği masaya gitti. İzin isteyip masalarına oturdu.
-Çok geçmiş olsun. Hastaneden yeni çıkmışsınız galiba. Umarım çok önemli bir sorunu yoktur Hasan’ın.
-Çok şükür zor günleri atlattık.
Genç kız Hasan’ın anne ve babasından özür dileyerek devam etti söze.
-Bugün ben de babamı hastaneden çıkardım. Ne yaşadığınızı tahmin edebiliyorum. Eğer müsaade ederseniz size yemek ısmarlamak istiyorum.
Anne ve baba önce çok şaşırıp teşekkür ettiler; ama genç bayanın ısrarlarına dayanamayıp “Tamam” dediler.
Hasan çok mutlu olmuştu. Gözlerinin içi gülüyordu. Genç bayan garsonu çağırdı.
-Bu masa ile ilgilenir misiniz?
-Peki hanımefendi.
Genç kadın masadan müsaade isteyip tekrar kendi masasına döndü. Çünkü çok duygulanmıştı. Gözyaşlarına hâkim olamamış ve bunu onların görmesini istememişti.
Hasan hem yemek yiyor hem de yan masadaki genç bayana el sallıyordu. Yemekleri bitmiş, artık masadan kalkmaya hazırlanıyorlardı ki; genç bayan da masasından kalkıp yanlarına doğru yürüdü. Hasan birden genç bayanın boynuna sarıldı.
-Çok teşekkür ederim. Annem ve babamla beraber yemek yememi sağladığın için.
-Önemli değil, afiyet olsun.
Gözyaşları artık sel olmuştu. Tutamıyorlardı gözyaşlarını. Hasan genç kadına sarılıp kulağına fısıldadı.
-Biliyor musun? Benim hiç ablam, abim yok. Kardeşim de olmayacak. Sen benim ablam olur musun?
-Elbette olurum; sen istedikten sonra…
Birbirlerinin adresini aldılar. Genç kadın babaya telefon numarasını da verdi. İsterlerse buradan da arayabileceklerini söyledi. Teşekkür ederek lokantadan çıktılar.
Genç bayan bir taksi çağırdı ve onları evlerine bırakmasını söyledi. Hasan çok büyük bir mutluluk içindeydi; çünkü artık bir ablası vardı.
Aradan yıllar geçti. Hasan ablasını hiç mi hiç unutmadı. Şimdi koskoca bir mühendis idi; ama o lokantayı da hiç unutmadı ve arada gidip aynı masaya oturuyordu. Çünkü hayatının değişmesine sebep olan kişiyi, ablasını orda bulmuştu.
Kendisi de belki birinin abisi olabilir ve birinin hayatını değiştirebilirdi.
YORUMLAR
Çok güzel ve güne layık görülen bir yazıyla Edebiyatdefteri'ne hoş geldiniz.
Yazıyı iki ayrı boyutta incelediğimde yazım kurallarına uygunluk, anlatımdaki güzellik ve bunun yanında da konu seçimindeki isabet göze çarpıyor. Günümüzde böyle davranışları az gördüğümüzden olsa gerek okudukça mutlu oldum. Oysa kırk yıl öncesi öyle çoktu ki bu gibi olaylar...
Kutlarım güzel öykünüzü.
Nicelerine...
Çiğdemçiçeği
İnsan galiba adına umut denilen o ışığı sadece çocukların gözlerindeki ışıkta görebiliyor.
Bir an yazının içinde hissettim kendimi.
Gerçek gibiydi.
"İyi bir kalem, kahramanlarına can verirmiş." Derler. Ben diyenlerin yalancısıyım.
Öykünün içindeki bayanı düşünebiliyor musunuz, yüzündeki mutluluk ifadesi ve huzurla o gece yastığa başını koyuşunu.
İnanın ben düşünemiyorum.
Çünkü görür gibiyim.
Aramıza Hoş Geldiniz ve Ne kadar İyi Ettiniz de Geldiniz.
Çiğdemçiçeği
Çiğdemçiçeği
Çiğdemçiçeği
Çiğdemçiçeği
Çiğdemçiçeği
Evet ' Hasanın Hikayesi elbette çok içli fakat ' hayat hikaye de ki ' gibi değil ne yaz ki' Hasan güzel bir örnek sadece .
İnsanları görüyorum hastane Koridorlarında .
Hastane bahçelerinde . hastalıktan yokluktan iki büklüm
olmuş insanları ' ve el açıp yardım dilendikleri halde ' yiyecek ya da başka türlü yardım elini geri iten o cimri o ruhsuz gönülleri .. işte tama da o zaman ' diyorum ..İnsan olduğum için bazen utanıyorum .. Merhamet ve İyilkten bir haber insanları gördükçe ..
Bence herkes ' bir abi bir abla ' ola bilir ihtiyaç sahiplerine.
Cömert yreğinize sağılık. sevgiler..
Çiğdemçiçeği
Çok anlamlı ve düşündüren bir öyküydü...
Dünyaya barışın, sevginin yerleşmesi için Büyüklerin, dünyaya Çocuk gözleriyle bakarsa olur, diyenlerdendim.
Ve bir çocuğa ışık olmak, geleceğinin aydınlanmasıdır bir bakıma
Sevgiyle kalın efendim ve HOŞ GELDİNİZ
Çiğdemçiçeği
RIPPLE EFFECT...
https://youtube.com/watch?v=hTrAo9CVnBg
gelin, linkini kaydettiğim filmi seyrederek bugünkü insanlık ve mutluluk dozumuzu hep birlikte alalım... Öykünüzde aynı temayı okuyunca aklıma bu kısa film geldi. Ben de yazmıştım aynı temada...Dilerim yüzlerce öykü yazılsın...
Nice öyküler yazmanız dileğimle güne düşen yazınızı tebrik ederim. HOŞ GELDİNİZ...
sevgili arkadaşım, bana işte öykü budur dedirten bir öykü okuttun
tebriklerim çokcadır
bu arada defterimize hoşgeldin
başarıların daim olsun inşallah
sevgiler