Duvarların arkası...
Duvarların arkası hep gizem dolu olur. Korunma duygusu ile ördüğümüz duvarlarda güvende olduğumuzu düşünürüz.
Korkularımız başlar korunmasız kalınca.
Sıra sıra tutulan nöbetlerde hep öteki insanların bize zararı olur diye bekleşiriz.
Uykularımız kaçar, korunmasız olduğumuzu anladığımız an.
Kaybetmekte bu kadar acı verir. Korunmasızlık gibi içimize işler kaybetme duygusu, kaybettik ile başlayan her cümle sonunu hüzne bırakır.
Kaybettik diyen ağızlara şaşkınlık içinde bakarız. Bir avuç toprak aklımıza gelir. Bazen kirlenmiş bir yatak, bazense kül yığını içinde kalmış sözcükler. Ve sonunda kaybettim sözü ile biten gözler.
Sevgilerin üstüne yürürüz umud ile kaybetmemek için.
Sevgililerde korkar kaçıp saklanmak için duvarlar yaparlar. Neden kaçtıklarını anlamayız bile. Şartlar derler dinleriz, nasıl yani der gibi.
Şartsız severiz şartlı evlilikler için.
Ve kırılgan bir çok sevginin altında olumsuz şartlar yatar. Biz yaşamadan bilmeyiz olacakları.
Olumsuz şartlarda sevgiliyi kaybederiz. Sevdiğimizi bildiğimiz halde onun kaçmasını engelleyemeyiz.
Uzansak tutacak gibi oluruz, söylesek bir çift sevgi sözü ağlayacak gibi dururuz, anlam veremeyiz belki de kaçmalara, saklanmalara.
isteriz ki olsun, isteriz ki kaybetmeyelim, isteriz ki duygularımız duvarların arkasında zarar görmesin korunsun.
Hep isteriz, şartsız istekler sunarız.
Karşımıza olumsuz şartlar çıkınca kaybettik demek yerine, ısrar ederiz.Sevginin üstüne yürürüz sonunda ağlarız, duygularımız yaralanır, acıyı yaşarız ve kaybetmenin zararlarını görürüz.
Duvarların arkasına kaçanlara bakıyorum.
Arkalarında bıraktıkları yıkık kalblere, seven gönüllerin gel çağrısına, sözcükleri tırmalıyan sevgililere bakıyorum.
Sevilmek korkuttuğu gibi sevgiden de korkuyorum.