- 1388 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YİRMİ SEKİZ ŞUBAT-ASKER OLDUM PİYADE SELAM SÖYLEN O YARE.......
28 Şubat gelince askerlik günlerim aklıma gelir nedense..
Bir türlü unutamıyorum askerlik günlerini..
Öğretmen olduğum için biraz geç olarak askerlik yaptım.
1981 de iki defa Manisa ve İsparta’ya piyade er olarak askerliğim çıktı kaçtım bakaya oldum ..
30 yaşımda beş yıllık öğretmen iken askerliğe müracaat ettim.
Beş yıllık da evli bir adamdım.
Askere yaşıtlarımdan sonra gittim tam on sene sonra.
Şimdi ki aklım olsa bekar gidin gelin derim evli olana yapılanları gördükten sonra bu kanaate vardım.
...Agustos ayı ortalarında bir sabah Ankara da 16 ay uzun dönem asteğmen olmak için yazılı sınava girdim.
Öğleden sonra ki mülakatta elimizde diplomalarla bir rütbeli subayın önüne geldiğimde bana dikkatlice bakıp İlahiyatçı mısın dediğini dün gibi hatırlıyorum.
Hayır değilim dedim.Bu soruyu sorma nedeni benim o gün kesmediğim sünnete uygun bıyıklarımdan olsa gerekti.
Sonradan kıtada ilahiyatçı kısa dönem askerlere hakaret dolu eza ve cezaların verildiğini gördüm.
Evli öğretmene hakaret etmeler,içtima kartonunu yüzüne atmalar,denetim sonunda dipçikle girmeler neler neler..
...aldığım ...eğitimi sırasında yüksek rütbeli askerin bizi her topladığında sarfettiği konuşmalardaki müstehcen kelimelerden burada bahsetmek sayfamı kirletmek istemiyorum.
...Paşanın icadı Atatürk şöyle askerdir diye başlayan 10 madde her yere asılmış ve ilk önce onlar bizlere ezberletilmişti.
Atatürk şöyle şöyle işler yapan en büyük liderdir falan uzun ezberler..
Her gün eğitimde kısa künyeden sonra bunlardan birini tam söyleyemeyen sahanın kenarındaki çöpün konulduğu beton barakanın üstüne çıkar sesini komutana duyurana kadar bunu bağırarak söyler dururdu.
Ya da hafta sonunda evci çıkamayıp on yirmi elli sayfa bunları kendi yazısıyla yazardı.
Şimdi o gün bunu yazanlar o gün kaymakam olduğuna doçent olduğuna göre ya vali ya da prof veya rektör olmuşlardır.
Bunlar disiplindi tamam da Atatürk’ten bu kadar nefret ettirmek kimin aklının icadıydı.
Yada bunu yapanların başları müslüman mıydı?
Türk müydü belli değildi ki?
Başımıza geçmiş bu adamlar dönme miydi derseniz hah şimdi oldu. Bunların dönme olduklarını sonradan Ülkemizdeki Sabateistler ve Dönmeler üzerine yaptığım bir incelemede görmüştüm.
Oysa ki Peygamber Ocağı biliyorduk biz Mübarek Ordumuzu.
Bize camide hocalarımız bunu söylemişlerdi.
Bugün burada namazlarımızı gizli kılmak veya kılıyorsak da bir odada bir mahzende eda etmek zorunda kalıyorduk.
Bu arada birçok konuda teorik eğitim alırken nedense birkaç gün bize Türkiyenin iç ve dış düşmanları hakkında da bilgiler verildi.
İslamı kullanarak Türkiye Devletine Atatürkçü rejime tehdit oluşturan dini cemaatler hakkında Nurcu-Fetullahçı-Menzilci-Işıkcı mali kaynakları şunlar hizmet alanları bunlar şeklinde en ince ayrıntılarına kadar bilgiler slayt eşliğinde o günkü şartlarda tepegöze konulan şeffaf filmler büyütülerek gösterildi.
Bu arada bir albay bu gösteri esnasında en sonda müstehcen resimler göstermiş biz de başımızı öne eğmiştik.
Arkadaşlara ...olduğunu söyleyen Albay için şöyle midir dediğim için aramızın açıldığını benimle konuşmadıklarını bugün gibi hatırlıyorum.
...aralıkta Doğuda bir il merkezinde kıta hizmetine geldim.Bir ay kadar bir vakıf evinde üç ay kadar da Köy Hizmetleri Spor tesislerinde öğretmen ve doktor arkadaşlarla kaldım.
Hafta sonları vakıf evinde muhabbet ve tarihi yerleri gezmelerle vaktimi değerlendiriyordum.
Ev tutup eşimi getirmeyi çok istedim ama olmadı bir ev bakıp kiraladım oldukca eski bir evdi iş koşullarından ve mevsim şartlarından evi getiremedim,bir aylık kaporam yandı.
İl merkezinde terminalin yanındaki evlerin hepsinin suları donmuş ve sayaçları patlamıştı.Bana benim oğlum TEK de çalışıyor elektrik burda parasız her odaya elektrik ocağı tak sular açılır kömürde yakmazsın demişlerdi.
İlin merkeziydi burası anladım ki Doğuda elektrik parasını kimse vermiyordu.
Teğmenlerle tabur binasında birkaç gün senli benli olduk.Ankaralı bir teğmen vardı.Komutanım bende Kırıkkale ilçesindenim deyince,-Hidayete bak toprak muhabbeti yapıyor demişti.
Birkaç gün sonra sizin yeriniz aşağıdaki kademe buraya girerken selam takdim yaparsınız dediler.
Atışlarda bir tane G3 mermisi çekirdeğini kaybeden askerler yemek yiyemediği için bir bölükteki askerlere mermi kovanı verdiğim günler çok olmuştu.
Buna benzer askerin adını Saddam koyduğu herkesin çok korktuğu yüksek rütbelilerde vardı.
...de ... birlikte görev yaparken namazları münferiden gizlice bir kenarda Ankara’da bir kardeşimin hediye ettiği cep seccadesiyle kılmaya çalışıyordum.
Komutanım beş vakit namazını kılan birisiydi.Ama beni zor durumda bırakma derdi ara sıra.
Gümüş yüzük takıyor ve asla bunu çıkartmıyordum.
Lavoboda abdestimi alırken subaylar kızgın ifadelerle bakıyor ve komutanıma bunu söylüyorlardı belkide..
Seni bu Komutan neden tutuyor dediklerini duyuyordum.
Askerlikte kıta hizmetimin ilk üç ayı spor atış eğitimi verme ve günde bir saat okuma yazma kursu vermekle geçti.
Komutanım subay assubay tabildotunu al dedi önce almadım üç ay sonra aldım çok rahatmış.
Sabah bir saat spor ardından yemek çıkartma öğleden sonra çarşıda gezmeler..
Hergün jipe atlayıp çarşıda gezerken askerlerimi bazen müzeye bazende namaz kılmak için camiye götürüyordum.
Bu arada bizi gören subay assubay olmuyor değildi.
Askerler cuma namazı kılmıyorlardı o esnada biz ya eğitimde ya da yemekte askerin başında oluyorduk.
Nöbetci subay kolluğu taktığım akşam yemeklerinde asker yanlışlıkla veya içinden gelerek Allahımıza hamdolsun diyordu.
Bunu gören Tabur Nöbetçi subayı kdm.Ütg.ler yada teğmenler askere Tanrımıza hamdolsun şeklinde okutturup -Komutanına söyle buna ceza versin.Aldığı cezayı da bize getir diyorlardı.
Komutanım altta kalır mı o da onlara ceza veriyordu.
Bunlar ne yapmak istiyor asteğmenim diyordu bana..İki şekilde de söyleyebilirler diyordu.
Geceleri kaldığımız askeri tesiste namaz kılan assubayların kantinden bira alıp kutularını dışarıya attıklarını görüyordum.
Bira kasaları her odanın önünde duruyordu.
Bu arkadaşlarımla çok iyi muhabbet ediyordum öyle olmadıklarını biliyordum..
Bu da o garibanların namaz kılmalarını kamufle etmeye yönelik bir çaba olsa gerekti.
Eshab-ı Kehfin bu zamandaki hali desem acaba hata eder miydim..
Karargahta boş odada sohbet eden assubaylar birisini sürekli uyarıyorlardı.
Abi nolur ağzına sahip ol.
Her yerde herşeyi konuşma bak seni askeriyeden atacaklar diyordular.
Sonradan öğrendiğime göre o assubayı ordudan uzaklaştırmışlardı.
Kısaca o günlerde bile orduda namaz kılmak yasaktı.
Askeri gazinoda bir defasında aç aç gösterisi denilen eğlence yapıldı.
Gelen kadın dansöze askerlerin tamamı para vererek bakmak zorunda kalırlardı.
Bir de bazen gece yarısında müstehcen film oynatılıp askerin kadın özleminin de giderildiğini söylemeden geçemeyeceğim.
Heryerde olmayıp ferdi yapılan bir uygulama olabilirdi bunlar..
Askerin şehvet isteğini doyuran komutanlar ruhunun isteği olan namaza cumaya neden izin vermiyorlardı.
... Temmuz ayı geldiğinde buradan gidecek subaylara içkili eğlence düzenlendi diyerek 50 bin lira kadar bir miktarı maaşlarımızdan kesmişlerdi.
Muhasebeci Komutana vermek zorunda değilim dediğimde herkes verecek demişti.
Teamüller bunu gerektiriyordu.
Ertesi günlerde teğmenler birbirlerine açık saçık eşlerinin gecedeki dans resimlerini çıkartmış gösteriyorlardı.
Oldukça dekolte ve karışık ortamlarda içki kokan resimlerdi ..
Herşey serbestti ama sadece namaz abdest zikir oruç tutmak hoş karşılanmıyordu.
Birkaç sivilde hoca olan asker geldi bizim bölüğe aldırmak istedim komutanım olmaz senin gözünün önünde baskı yapar bu adamlar uzakta olsun görme derdi haklıymış.Arada kontrol eder yardımcı olurdum çaktırmadan.
İçki içip askere sövenler en ön saflardaydı.
Garabete bakar mısınız.
Çanakkale ruhu nerde bu askerler nerde?
Vallahi bu asker olası bir savaşta muzaffer olamaz derdim o günlerde..
Ağustosda Komutanımın tayini çıktı yeni komutanım eski gibi değildi,bir gün namaz kıldığım kapısı aralık Kütüphane odasına sertçe dalarak girdi namazımı bitirdim.
Sertçe bir ifadeyle-Seni bu gümüş yüzüğünden dolayı idare ediyorum.
Beni askeriyeden mi attıracaksın demez mi..
Açıkta namaz kılıp abdest alma dedi.
Dikkat ederim komutanım dedim.
Demek ki toplantılarda sıkça adımız cismimiz söz konusu ediliyormuş..
Tabur Komutanı yarbaylar askerde kal teskere bırak der arkadaşça yaklaşırlar.
Asteğmenin onunla sorunu olmaz.Assubaylarla ve teğmenlerle olur.Görev ilişkisi onlarla olduğu için.
***
Toplam 365 gün askerlik yaptım ilk kısaltım bize vurdu,bununda 90 günü izin yaptım komutanım sayesinde ama bir günün geçmediği oluyordu bazen.
İki defa üslere karşı çıktığım için 2 gün hafta sonu taburda kalma cezası aldım.
Assubayların bir kısmı ile kötü oldum.
Birisinin Karargah Bölük zimmetini 45 gün saydım vakit geçirdim almadım sonunda onun için cephe aldılar.
Sakıncalı askerin biri mermi çekirdeklerin içini boşaltıp bomba yapmış bununla yılbaşı gecesi tam eylem yapacakken yakalanmıştı.
Kahraman bir asteğmenin dikkatini çekmişti askerin şüpheli davranışları tam tetiğe basacağı esnada yakalamıştı.
Gazetelerde sonradan gördüm.
Belkide bu yüzden her hafta başında ve sonunda askeri tepeden tırnağa soyup kontrol ediyorduk.
Bir çok sakıncalı (Doğu kökenli)çavuşu gardan trene bindirip Batı illerine yollamıştım görev icabı...
Asteğmenler normal erler gibi askerlik yaparlar subayla assubay arası bir rütbedir ama assubaylar saymaz subaylarda aralarına koymaz.Asker er-erat en çok onları sever derler.
Asteğmenler ceza alır ama ceza veremez,bir nevi paralı askerlik birde zengin bebelerinin daha kolay askerlik yapması için düşünülmüş olabilir veya askeriyenin vasıflı okumuş eleman ihtiyacını tedarik yöntemi olabilir diyorum.
Asteğmenliği hakkıyla yapan da var mı var.
Nöbetlerde hep birbirimizin açığını kollayarak geçti askerliğim.
Askerliğin ikinci yarısında asteğmen rütbesinin hakkını verdim.
Askeriye içinden teamüllere aykırı olarak hem Milli Savunma Bakanı Nejdet Ayaza hem de Milli Eğitim Bakanına direkt yazılar yazdım.
Üslerin yaptığı uygunsuz davranışları bildirdim.
Bir nevi bilgi edinme hakkımı kullandım.
Sadece Komutanım neden bana danışmadan yukarı yazdın dedi kimse bir şey diyemedi.
Canavar asteğmen koymuşlardı adımı..
Son gün bile sivilleri giydim bazı açığını gördüklerimi üstlere şikayet edip haklarında soruşturma açtırdım ifadeye çağırttım sonra çıktım geldim.
Askerlik nedir derlerse Orman Kanunu derdim hep.
Şunu yap şunu da yap izin kağıdın komutanın elinde ondan sonra izne git bu düpedüz orman kanunudur.
Kim güçlüyse o haklı,kimin arkası sağlamsa o rahattı o günlerde.
Askerlere çavuşlara yapılan hakaret ve ceza uygulamalarını yazmaya utanırım.
Askeri kantinlerde orduevlerinde Devlete vergi verilmediğini,vergi iadesi günlerini,askerleri özel işlerinde kullanmayı yazsam roman olur..
Oyak ve Ordu evleri Vergi Usul Kanunundan istisnadır.
Sayıştay denetimine şimdilerde tabi midirler bilmiyorum.
Bizim kesilen paralarımızı Oyak neden vermiyor?
Neymiş 3 yıldan az kesilirse geri ödeme yapılmazmış.
O zaman kesme kardeşim.
... eylülünde Maliye Bakanı Adnan Kahveci askerlerde vergi iadesine belge fatura koysun dediğinde subaylar bizden yolculuk bileti topluyordu.
10 gün sürmedi geri adım attı Hükümet.
... mayısında yine subaylarda belge koyacak dendi yine on gün sonra geri adım atıldı.
Askerler vergi iadesi zarfının içine fatura koymadan boş zarfı teslim ederek Vergi iadesini tam olarak alırdı.
Benim subayım assubayım barışta da savaşta da görevi yapar faturasını Devlete keser görüşü hakimdi.
Adnan Kahveci’nin şüpheli ölümünde askerlerle böyle uğraşmasının etkisi var mıydı bilinmez.
Ama 1993 başında Uğur Mumcu,Turgut Özal,Eşref Bitlis,Binbası Cem Ersever,Başbağlar Katliamı ve 33 erin şehit edilmesi hadiselerinde Ordu ve Emniyet içine yerleşmiş derin devlet Gladio nun parmağı olduğu daha sonradan Ergenekon adı verilen yapının parmağı olduğu gün gibi aşikar.
Rivayete göre Uğur Mumcuya Pkk ya giden 2 tır dolusu numaraları kazınmış kaleş tabanca ve mühimmat ile ilgili bir dosya gelir.
O da bunu merhum Turgut Özala,Eşref Bitlise,Adnan Kahveciye duyurur.
Derin güçler hesabını görürler.
Acaba bu işlerde şimdilerde Fetö denilen paralel yapınında parmağı var mıdır.
Kimbilir girmedikleri vakıa yok olduğuna göre belki..
Günahına girmeyelim.
Allah doğruya yardım etsin.
1997 yılı 3 temmuzda Kırıkkale MKEK deki büyük patlamada da 28 şubatcı paşaların parmağı olduğu pkk ya giden silahların envanterden kaybedilmesi için tezgahlandığı da yazıldı çizildi basında..
Bunlar basında çıkan rivayetler doğru mudur yanlış mıdır Devletin yetkili makamları araştırsın zaten yapılıyor.
Türkiyenin en ballı kesimi askerlerdir.
Van’daki subayın eşinin doğum gününe pasta almak için helikopteri İzmir’e yollayan da var mıdır vardır.
Darbelerde yenen yetim hakkını yaz yaz bitmez..
Hava Kuvvetleri Komutanının F 106 alımlarını 12 eylül darbesinde ve Deniz Oramiralin yolsuzluk davalarını unutmayalım bunlar birkaç tane midir.
Bunlar ortaya çıkanlar çıkmayan neler vardır kimbilir.
Bunu birde askeri kanunlara uygun yapıyoruz derlerdi subaylar,assubaylar.
Hadi ordan şimdi de kameranın olduğu yerde yapında görelim.
Şimdi askerlere soruyorum kalmadı yok Hocam diyorlar inanıyorum bende..
Korkmayın şikayet edin sizinle uğraşanlarla sizde uğraşın derim her zaman..
Her yere mescid yapılmış topluca namaz kılınıyormuş,Allahımıza hamdolsun deniyormuş.İsteyen oruç tutuyormuş.
Balık baştan kokarmış.
Baş sağlam olursa dinli imanlı olursa alt kademede sağlam olur..
Helal olsun Ordumuzu tekrar fabrika ayarlarına döndüren Paşalarımıza..
***
Askerden geldiğim 1993 eylülünde Yozgat’ta bir çay bahçesinde konuştuğumuz Deniz Kuvvetlerinde vazifeli assubay arkadaşlar Hocam dua edin.Çok baskı var,namazları tuvalette kapıyı arkadan kilitleyerek gemide kılıyoruz.Göz açtırmıyorlar .
Doğuda PKK ile dağlardaki mücadele biterse hemen ordu içindeki inanan müslümanları çıkartma ayıklama işine girişecekler diyorlardı.
Yıl 1993 idi bundan dört yıl sonra o günlerde geldi.
Ordu içine çöreklenmiş ateist-dönme taifesi inanan askerlerin tasfiyesi işine giriştiler.
Nasıl mı yaptılar?
Dinleyerek fişleyerek ardına adam takarak yaptılar.
Ben diyelim ilde en üst makamda askeri komutanım.Askerlerin eşli olarak akşam yapılacak baloya gelmelerini istiyorum.
Telefonları dinliyorum.Gelenleri fişleyen bir subayın eline fotoğraf makinesi veriyorum.
Şimdi kamera var.Kim içki içti kim içmedi kimin hanımı açıktı kimin ki kapalı.Kim eşi kapalı olduğu için getirmedi onu yazıyorum.
Ertesi gün gelmeyenlerden içki almayanlardan savunma istiyorum.
Arkasına adam takıp takip ve dinleme de yaptırdım mı hemen foyası ortaya çıkıyor.
Sonra da yukarıya olumsuz sicil veriyorum.Şu inançlı şu Atatürkçü,şu inançsız ,şu ülkücü,şu milli görüşcü yazıyorum.
Sonra yazın yapılan 30 ağustosta rütbe alamıyor.
Bu kadar basit.Önce dinci sonra şucu sonrada rejim düşmanı dediniz mi mümkün değil ağzıyla kuş tutsa yükselemez..
Bu işler böyle dönüyor.
Hala böyle devam ediyor.Her kurumda inançlı inançsız olduğu gibi asker içindede marksist-ateist,komunist-satanist-ülkücü-milli görüşcü-cemaatciler olacak ve zaten var.
Bu Hakla Batılın mücadelesi.
Bazen Batıl galip gelse de zafer hep Haktan yana olanların olmuştur.
Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat rezilliği dört sene bile sürememiştir.
Tarihin pis çöplüğündeki yerini almıştır.
Nerde 28 Şubatın kudretli paşaları..
Hepsi bir yerlere sindiler sıçanlar gibi..
Ölen öldü şimdi yaptıkları zulmün hesabını veriyorlar orada.
Nerde Çevik Bir?
Nerde Kemaller?
Nerde Yektalar,Nerde Vuralllar?
Refah ve Fazilet kapatıldığı gün ağlamıştım.
Bu adama olan öfkemi ahirete sakladım.
Orda müslüman halka yaptıklarının hesabını verecekler nasip olursa.
Niye meydana çıkıp da bir kelam etmiyorlar?
Özledik seslerini o çirkin öfke dolu ifadelerini..
Dışarı dışarı dışarı diye tepinenler nerede?
Allah size iktidar yüzü göstermesin ebedi olarak..
Allaha hamdolsun bu günleri de gördüm ya.
Gözüm açık gitmez artık.28 Şubatta bunlara duyduğum nefreti şiirlere döktüm gizli gizli okuyup ağladım.
Şimdi bazen açıp okuyup gülüyorum.
Vatan gitmiş inanmam,Vatan satılmış inanmam,Din iman kalmadı inanmam.
Vatan bizim vatanımızsa daha güçlü olarak duruyor yerinde.
Yok sizin vatanınız gittiyse niye burada duruyorsunuz.
Dinsizlerin cirit attığı dönemden dindarın el üstünde tutulduğu dönemlere geldik buna tamam derim.
Yahudinin hakim olduğu Türkiyeden Müslümanın başlar üstüne geldiği Türkiyeye geldik..
Hele bir de Kanal İstanbul,3.Hava alanı,3.Köprüler yapılsın,2023 e kazaıs belasız darbesiz girelim Türkiyeyi tutabilene aşkolsun..
Askeri Darbe olur mu olur.
Mısırda yapmadılar mı?
Askerimizin içinde hain olduğu kadar miliyetci muhafazakar subaylarda var elbette.
Uyanık olsunlar baş kaldıranın hainin başını ezsinler hemen.
Mehmedim sevinin başlar yüksekte,
Ölsek de sevinin eve dönsek de,
Sanmayın bu dava kalır tümsekte..
Gerisi aklıma gelmedi.
Bu dava İslam Davası asla geri kalmadı ve kalmayacak.
Hainler elbette gün gelecek cezasını bulacak.
Ne demişler eden bulurmuş.
Etme bulma!!
05.03.2016//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.