- 640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Gecenin Hikayesi
Kafede oturmuş, kendisini kafesinin içine kilitlemişti. Koparmaya çalıştığı zincir dar gelmiş, ruhu son nefeslerini alıp veriyordu. Kördü Güneş. Görmüyordu. Sadece yakmak ile meşguldü pencerenin kenarından gözüne ilişen ateşiyle. Kafasında sürekli "Nasıl?" sorusu vardı. Çözümünü bilmiyordu. Bir çok şeyi çözemiyordu, hepsi sadece rastgele veya kader ile gelişiyordu.
Gündüzün ateşinden sıkılmış bir çocuk gecenin ihtiyarını arıyordu artık. O geceye dönüyordu. Çocuk ruhunu sıyırıp fırlatmıştı gökyüzünün derin mavisine.Onu ilgilendiren artık gecenin lacivertiydi. Gündüzün karanlığını taşıyordu her daim gölgesinde. Bilmiyordu, geceden daha karanlık, zifiriden zift olacağını. Sürekli gündüz düşüydü gördüğü. Düşünmek, inanmak. Bu uğurda kendini harcamak uğruna. Sormadan, sorgulamadan bağlanmak. Sormadı, sorgulamadı, bağlarını kopardılar. Dayanamadı.
En yakın arkadaşı yanındaki sandalyeye oturdu.
-Derdin ne senin? Ne yapmaya çalışıyorsun? Kendi hayatını harcayarak daha iyi bir hayat elde edeceksen şu an, şu saniye ikimiz de yapalım bunu!
Sinirli bir biçimde sigarasını yakıp;
-İstediğim şey iyi bir hayat, güzel bir gelir veya Dünya işleri değil! Sadece biraz...
Lafını kesti arkadaşı.
-Biraz ne? Biraz daha önemsenmek mi? Kimse seni görmüyorken, "Evet! Benim!" demek mi? Bak;
Biz hayatımızda sadece şu iki şeyi yapamayız; hırsızlık ve popülerlik. Her zaman göz önünde harcanacak olan bizleriz! Çünkü ne zaman insanları düşünüp koştuğumuzda, önce bizim ayaklarımızı kırarlar. Koşturmazlar. Yardım dilerler fakat korkarlar. İnsanlar, korkularından korkuyorlar.
Bir an düşündü. Sigarasını hınçla çekip dünyaya üfledi. Dumanı izledi, duman olmak istedi bir an. Kaybolmak adına. Gökyüzü altında, hiç bilmediği, kimsenin görmediği duman. İnsanlara zarar veren.
Onu uyutmayan şeyde buydu. Düşünmesi. Etrafındakiler uyurken, o düşünürdü. Konusu önemsizdi. Sadece düşünürdü. İçinden çıkamadığı konularda, gündüzü geceye, geceyi gündüze sigara ile yapıştırıp mutlaka bir çözüm bulurdu. Uykusuzlukları yüzünden gözlerinin altındaki torbalar onu kötü gösterirdi. Önemsemezdi bile. Umurunda değildi yüz. "Ruh" derdi sadece. Kimse anlamazdı. Bilmezlerdi. Etrafındaki arkadaşları sürekli saçlarına, başlarına özen gösterirken; O gözlerinin altındaki uykularıyla, elindeki sigarayla yaşardı. Düşündüklerini söyleyemezdi. Gerçeğe inanırdı, doğruya değil. İnsanlar farklı bulduklarında garip, çocuksu bir utanç kaplardı ruhunu. Belli ederdi. Sürekli aydınlatırdı kendini. Araştırır, okurdu. Daima bilirdi bir çok şeyi ve hiç bir şeyi. Bir sorun olduğunda, herkesten önce o koşmaya çalışırdı. Bu yüzden etrafında kimse kalmamış, kimsesizliği iş edinmiş bir kimse idi O. Memnundu bu durumdan. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar insan vardı etrafında. Onlar yeterdi. Uğurlarına can heba etmiş, uğruna can heba eden arkadaştı onlar. Kavgası da beraberdi, sevdası da. Yan gözle bakmazlardı kimseye. Yan göz yazmazdı kitaplarında.
-Bilmiyorum. Sadece ne olacağı konusunda fikrim yok. Solumdaki sızının temel yemini bu. İnsanlara yardım etmek. Koşmak ayaklarım kırıldıysa bile.
-Ne anlatsam, Manas destanını yazsam burada yapacağın tek şey başını önüne alıp sigara içmek. Düşünmek sadece.
-Başka ne yapılabilir ki? Çözüm için bundan başka ne yapılabilir?
Bir sigara daha yaktı. Gökyüzüne baktı. Gülümsedi.
-Sadece kendi hayatını yaşa.
-Mümkün değil.
-Neden?
-Bu bir yemin. Yaşamım sadece ölüm ile güzelleşecek olan bir olgu benim için. Cehennem dahi kusursuz mükemmel kılacaktır beni.
-Nasıl?
-Ruh. Sadece bu.
Kalktı gitti. Sormadı ötesini. Yarıda bıraktı konuşmasını, gitti. Gelmedi kimse peşinden. Güneşe çırılçıplak gözle baktı. Gözlerini daha da açıp, içine çekti kokusunu Dünya’nın. Yandı gözleri, kapatmadı. Kör olmadı. Geceye karıştı. Güneşin ortasında, geceydi artık. Cebindeki sigarasını çıkardı, paketindeki son sigarayı aldı. Buruşturdu, fırlattı sokağın bir köşesine. Çakmağındaki gazı, sevgili ile vuslata ermişçesine ateş ile kavuşturdu. İzledi bir süre ateşi. Çakmaktan çıkan ateşten farkı yoktu. Ruhu içinde volkanlar patlatan bir yanardağ olmuştu. Sigarasını yaktı, sol cebine koydu çakmağı ve yürüdü. Yandı sigarası, duman oldu. Karıştı gökyüzüne duman. Geceye karıştı ve hiç çıkmadı Manah.
Nacizane,
Manah.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.