- 519 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÖKYÜZÜNÜN GRİLİĞİNDE BİR GÜVERCİN
Bu sabah gökyüzünde yalnız bir güvercin vardı.Her zaman arkadaşlarıyla maviliğe kanat açmış güvercin bu gün yalnızdı.Ağzındaki zeytin dalını mı arıyordu? Hak ve Hakkaniyet ilkesini yitirmiş kafaların ayaklarına vurduğu kelepçelerden kurtulmuş;barışa düşen gölgeyi anlatır gibi gökyüzünde dönenip duruyordu.Biraz sonra diğer güvercinler geldi.Hep birlikte halkalanmışlardı grileşen gökyüzüne.Masumiyet sembolu bu kuşların ardına mı gizlenmişti gökyüzünün griliği.Neredeydi mavilikler?Gökyüzünde ay hilaldi;önündeki yıldız ardına düşmüş,ıssızlaşan ovalara bakıyordu.Vadilere ulaştı,sırt ve dağ arasındaki çukurlarda sukünet ve barışı aradı.Nil vadisine kadar uzandı.
Nil Nehri’nin sularını zağ gibi kesen biri vardı.Savaşı cilalayan ağzı kılıç ve bıçak gibi barışı doğramaya sanki hazırdı.Birden gökyüzü ağardı;kurşun beyazının yerini yeniden süt beyazı aldı,Gökyüzü fruze mavisinde karar kılmış;şişkin tümlek karınlı savaşın karnı patlamış,savaşın çirkin yüzü barışa gübre olmuştu.Barış gübrelendikçe düşünce kuşları canlandı.Düşünceler kocaman kocaman anlamlardı.Kan kokusu,insan kıyımını unutmadan barışa odaklandı...Güvercinler bu kez barış için kanat açmışlardı.Uzun bakışların ötesinden gelen bu bakışlarda derin anlam vardı.Çil gözler bu kez barışa ışımış,düşünceler görünmezliğin içinden sıyrıılıp ağarmıştı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.