- 423 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bilin Bakalım Bugün Günlerden Ne
Hidayet Amcayı yıllardır tanırım. Mahallemizin oturaklı ağırbaşlı sevgi dolu insanlarından birisidir. Yıllar yılı, işçi olarak bir firmada çalıştıktan sonra, SSK’dan emekli olup kendi halinde ev geçindirmeye çalışan halim selim bir büyüğümüzdür. Bütün mahallenin çocukları, gençleri, orta yaşlıları ve kendi akranları olan arkadaşları da Hidayet amcayı severler sayarlar, hatta biraz daha ileriye gideyim yere göğe de koyamazlar, o derece yani sevgi saygı Hidayet amcamıza...
Son zamanlarda bir garip haller oldu Hidayet Amcaya. Yolda giderken durup durup kendi kendine bir takım konuşmalar yapıyormuş, görenler öyle söylediler. Yaşlılıktan olsa gerek, hem de ileri ki yaşlarda insanların ruhi durumları da bozuluyor siz de takdir edersiniz ki, Alzheimer olanda var, manidepresif olan da, romatizma olanda, insan yaşlanmaya görsün bir dolu rahatsızlığı çıkıveriyor. Her ne kadar yaş ilerlese bile kimseler kendine toz kondurmasa da, dert, tasa, elem eksik olmuyor insanın başından. Bir de ’’Allah sevdiği kuluna dert verirmiş.’’ derler ya, biz de hayra yoralım derdi tasayı, demek ki Rabbim yaşlıları çok seviyor, ahrete yaklaştıklarından mı nedir belki de?
Lafa daldık Hidayet Amcamızın derdini unuttuk. Hidayet Amca yolda giderken kendi kendine konuşuyor dedik ya, yanına yaklaşanlar günlerdir aynı kelime ve cümleleri duyuyorlarmış o da şu ’’Bu gün günlerden ne, bu gün günlerden ne, bu gün günlerden emekli maaşı, bu gün günlerden emekli maaşı.’’ Evet, evet yanından geçen arkadaşları, mahalle sakinleri, çoluk çocuk, gençler, hep bu kelime ve cümleleri duyuyorlarmış Hidayet Amcalarından. Şaşırıyoruz tabi, Hidayet Amcamızın yanından geçerken bu cümleleri duyunca mahalleliler olarak. Niye şaşırıyoruz? Bundan bir kaç ay öncesine kadar Hidayet Amcamız çok normaldi, yolda giderken de böyle, ne kendi kendine konuşur, ne de kendine soru soranlara, ters ve saçma sapan cevaplar verirdi. Üzülüyoruz gerçekten Hidayet Amcamızın bu durumuna. ’’Gel Hidayet Amca seni doktora götürelim.’’ dedik. Onu da kabul etmedi, ’’Ben bir kere hepinizden normalim, hatta bu mahalle de en normal benim. Var mı benim gibi üç kuruş emekli maaşını ay sonundan beş gün öncesine kadar yetiren.’’ demeye başladı. Oysaki belli durumu, vallahi çok üzülüyoruz mahalleliler olarak. Ne yapsak ne etsek?
Bir zaman geçtikten sonra biz de alıştık mahalleliler olarak Hidayet Amcanın bu durumuna. Hidayet Amcamız gün kavramını yavaş yavaş yitirmiş gibi adeta. Onun için artık pazartesi, salı ya da perşembe diye bir gün yok, sadece emekli maaşını aldığı gün var. Haliyle üç kuruş maaş aldığı için o da kendi ile yengenin geçimine yetmiyor, yetemiyor. Yolda rastlıyoruz bazen ’’Hidayet Amca cuman mübarek olsun.’’ yüzümüze keskin bir bakış ’’Ne cuması oğlum bu gün günlerden emekli maaşı, cuma diye bir gün mü var, yeni mi çıktı bu gün, hiç duymadım.’’ Ara sıra ayağını sürüyerek kahveye gelir, çay koyarlar önüne, çocuklara döner ’’Bu gün semt pazarı vardı değil mi, günlerden emekli maaşı günü hep semt pazarı oluyor.’’ kahvedeki akranları olan amcalar, he he der geçer, hiç dalga geçmezler, kalbini kırmamak için çok ciddi cevap verirler. Yolda giderken kendisi gibi emekli arkadaşı Hüsam beye rastlar ’’Ooo Hüsam’cım bu gün günlerden emekli maaşı, mübarek olsun sana da bana da.’’ Hüsamettin Bey de hiç bozuntuya vermez, bilir arkadaşının durumunu. ’’Tabi tabi bu gün günlerden emekli maaşı, yarın emekli maaşı ertesi, öbür gün hafta başı ya biz ona emekli maaşı ertesinin ertesi diyoruz.’’ İşte böyle sürer gider bu muhabbet...
Hidayet Amca için her günün adı emekli maaşı bundan sonra. Hanımına seslenir salondan ’’Hanıım bir orta şekerli kahve yap da içelim bak hem de bu gün mübarek gün emekli maaşı günü, hoş yarında emekli maaşı günü, hay Allah iki emekli maaşı günü de üst üste gelmiş yahu.’’ Yenge de hiç bozuntuya vermez ’’Hidayet yarın ki emekli maaşı günü tatil biliyorsun git de sabah bakkala hem gazete, hemde süt ile ekmek al.’’ Her günün ismi de cismi de emekli maaşı olduğu için, bozuk para gibi harcanan da elde ki o emekli maaşıdır. Döner hanımına ’’Hanım azar azar dolar alsak, kur farkından cebimize bir şey kalmaz mı yahu?’’ Kadıncağız ne desin ’’Boş ver sen doları moları cebinde sakla paranı, aslan gibi Atatürk’ümüzün resmi var üstünde, dolar molar alıp da o Waşington portakallarının uyuz suratına mı bakacaksın?’’
Bazen de muzip delikanlılar şaka yaparlar Hidayet Amca’ya ’’ Hidayet Amca hadi yine iyisin iyisin, az önce haber bülteninde geçti hükumet bu sene emekli maaşlarına yüzde seksen altı virgül yedi zam yapacakmış.’’ Ama yemez bunları çoğu kere Hidayet Amca ’’Siz onu benim külahıma anlatın veletler, yüzde onu bile geçmez bu sene emekli maaşlarına zam saf mıyım ben o kadar?’’ Başka bir zam zamanı yine gençler ki muziplikte üstlerine yoktur ’’Yahu Hidayet Amca geçen başbakan bizim kahveci Osman’ı aramış Hidayet Amca hiç merak etmesin ona herkeslerden beş fazla zam vereceğim demiş.’’ Yine yemez Hidayet Amca bu afra tafra ve şaklabanlıkları, burun kıvırır geçer. ’’ Ünlü İsviçreli Bilim Adamları İsviçre’nin en ünlü profesörü Albert Simfert başkanlığında bir heyet ile Türkiye’ye gelip Hidayet Amcayı ve emekli maaşını inceledikten sonra Türkiye de bir emeklinin bu maaş ile nasıl geçindiğine ağızları bir karış açık kalarak hayret edecekler ve sonra da İsviçreli emeklilere örnek göstereceklerdir.’’ deyince delikanlılar az daha kafalarına Hidayet Amcanın bastonunu yiyeceklerdi neredeyse...
Hidayet Amcanın, emekli maaşını aldığı gün o ayın en önemli günüdür. Yengenin direktifleri doğrultusunda harcamaya başladığı günler ise adeta etinden et koparırlar Hidayet Amcanın. O da kendisini üç kuruş emekli maaşına mahkûm edenlere verir veriştirir, bazen de giydirir ha, elbise değil kesinlikle, anlamışsınızdır ne giydirdiğini...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.