- 353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hedefi On İki Vurmak
Sevgili dostlar; bu yazımızda sizlerle “hedefi on ikiden vurmak ya da hedefinize ulaşmak için” konusunu paylaşalım istedim.
Attığınız adımın etkili olabilmesi için öncelikle nereye gitmek istediğinizi tam olarak bilmeniz ve oraya varacağınızı inanmanız gerekir. Yani yapacağımız işlerde mutlaka hedefimizi belirlemeli ve hedefe ulaşmak için de gereken alt yapıyı oluşturmalıyız.
Hedef koymak ya da hedef belirlemek insan hayatı için hayati önem taşır. Hem de tek hedef değil birden çok hedef ya da şimdi buna alternatif hedef yani hayatınızda sürekli bir B planı olsun diyorlar.
“HEDEFİ ON İKİDEN VURMAK” güçlüklere bakış açınızı değiştirmek anlamında bir hayli yol kat etmenizi sağlayabilir.
II. Dünya Savaşı sırasında, ABD beyni olan bir torbido geliştirdi. Güçlü bir imha silahıydı. ABD halkı bir ölüm kalım mücadelesi veriyordu, bu torpido çok heyecan oluşturdu. Torbido hedefe yönetildiğinde ve ateşlendiğinde, o hedefe kilitleniyordu. Eğer hedef hareket eder veya yön değiştirirse, torpido da yönünü değiştirmekteydi. İlginç olan, torpidonun insan beyni örnek alınarak geliştirilmiş olmasıydı.
Beynimizde bizi bir hedefe sıfırlamamızı sağlayan bir özellik vardır. Hedef hareket etse ya da siz yoldan çıkmış olsanız da, bir kez kilitlenmişseniz hedefe yine de vuracaksınız demektir.
“Performans Bilim Enstitüsü”ndeki araştırmalar bunu desteklemektedir. Araştırmacılar zirvedeki 1500 başarılı insan ile görüştü ve onların kendileri ve şirketleri için hedefler belirlediklerini, zihinlerinde başarı imajını belirginleştirdiklerini, sonra da hedeflere ulaşmak için gerekli riskleri aldıklarını keşfetti.
Bir hedef belirlemek hayatımıza yön verir. Ne istediğimizi bildiğimiz için bütün gayretimizi onu elde etmek için harcarız. Eğer bir hedef belirlersek, bu hedefe ulaşmak için birçok seçenekler olduğunu görür ve onlardan birini seçebiliriz. Seçtiğimiz hedefler bizi yaşamda nerede olduğumuzu hatırlatır ve onlara ulaşmak için bir yol seçmemizi sağlar. Hedef belirlemek hayatımızı renklendirir daha da çok yaşanacak hale getirir. Ve bizi sürekli daha iyiye, sürekli gelişmeye götürür.
Yaşanmış olan çok güzel bir örnekle konuyu paylaşmaya devam edelim isterseniz.
4 Temmuz 1952 günü, Florence Chadwick adında 34 yaşında bir kadın, Catalina Adası ile California arasındaki 34 kilometrelik mesafeyi geçmek için serin sulara girdi. Yoğun bir sis ve dondurucu okyanus suyu, bu kadını korkutamamıştı.
Çünkü daha önce, İngiltere ve Fransa arasındaki 32 kilometrelik Manş Denizi’ni geçmişti. Ayrıca Manş Denizi’ni iki yönlü olarak geçen ilk kadındı.
Saatler geçtikçe, vücuduna sürdüğü gres yağına rağmen, dondurucu soğuk gittikçe kendisini hissettiriyordu. Yaklaşan köpekbalıkları yüzünden, yanındaki koruma tekneleri birkaç kez köpekbalıklarına ateş etmek zorunda da kalmıştı.
Televizyonun da canlı olarak verdiği mücadelede saatler ilerlemeye başlayınca, Florence’in gücü tükenmeye başladı. Teknedekiler, devamlı olarak çok az kaldığını söylüyor, moral vermeye çalışıyor ve “Asla vazgeçme!” diyorlardı.
15 saatten fazla yüzmüştü ki, artık daha fazla dayanamayacağını söyleyip, tekneye alınmak istedi. Yoğun sis ve soğuğun etkisi kendini gösterdi ve teknedekilerin ısrarları da fayda etmedi. Sonunda Florence’i tekneye aldılar.
Ancak tekneye çıktıktan çok kısa bir süre sonra, büyük bir pişmanlık duydu. Çünkü kıyıya yalnızca birkaç yüz metre kalmıştı.
Florence kıyıya çıktığında ilk sözleri ne olmuş biliyor musunuz?
“Kıyıyı göremedim, bu kadar yakın olduğunu bilseydim asla bırakmazdım.”
İki ay sonra aynı denemeyi tekrarladı ve yine yoğun sis olmasına rağmen, bu sefer sisin kendisini engellemesine izin vermedi ve başarıyla karşı kıyıya çıktı. Böylece, bu mesafeyi geçen ilk kadın olmasının yanında, erkeklerin rekorunu da 2 saat farkla kırdı.
Florence, 1953’te, Boğaziçi ve Çanakkale Boğazlarını da başarıyla geçti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.