- 469 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Biz Yetimhanenin Yetim Çocuklarıyız -4-
Burada düzen kapıda başlıyor içeriye girmeye gör. Girdiğinizde hayatın bir başka yüzüyle yatak odalarında, yemekhanelerde, tuvaletlerde, koridorlarda önünüze çıkıyor ve yaşıyorsunuz. Hele birde kız çocuğu iseniz işte orada bir durun. Duymak istemedikleriniz görmek istemediklerinizle karşı karşıya kalırsınız. Dedim ya ‘’ Biz yetimhanelerin yetim çocuklarıyız’’ her ne kadar kale gibi binalar ve duvarları olsa da içinde sevgi yoksa anneniz, babanız yoksa her şeyden yoksun ve korumasızsınız. Kendinizi koruma yetiniz zaman içinde kayboluyor. Çarpık düzenin, eğitimsizliği kendi başına yetişen ‘’ Asi birer çocukları ‘’ olarak yetişiyorsunuz? Peki, yaşlarımız on sekize geldiğinde dışarıya çıktığımızda gerçek hayatla tanıştığımızda ne olacak? Bizler ne olacağız...
Sözlerine son noktayı koyarken ben kendimde değildim (on iki – on üç) yaşında eğitim almamış bir kız çocuğun böylesi net, böylesi keskin kelimelerle hayat dersi vermesi tüylerimi diken diken etmişti. Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım.
Yüzümdeki o şaşkın ifadeyi fark etmiş olacak ki!
_ Ben her şey için teşekkür ederim, yemek için beni dinlediğiniz için, buradaki demeyelim de hayatın gerçeklerine, bizlerin hayat dramlarına ses olduğunuz için teşekkür ederim. Kalkıp alnından öpesim geldi. Bu narin kız çocuğunun yüreğinden süzülen kelimeler ve gözlerindeki dik duruş ile böylesi bir konuşma yaparak buradaki hayatı ve burada bulunan çocukların yaşamlarının ne kadar zor olduğunu anlatması bizlere bir ders olmalıydı.
Peki, büyüyünce ne olacaksın, dediğimde?
_Nasıl yani ‘’ Ne olacaksın’’ ?
- Ne olmak istiyorsun okuyunca diyorum?
_ İlk önce kardeşimi bulacağım sonra okulumu bitireceğim.
- Ne okumak istiyorsun.
_Şu an bir kararım yok her şeyden önce biraz ‘’Sevgiye ve Zamana‘’ ihtiyacım var. Ayağa kalkmış ve elini uzatmıştı vedalaşmak için. İstemeye istemeye elimi uzatıp tokalaşarak vedalaşmıştım. Cansu arkasını dönüp giderken sanki bir parçamı da beraberinde götürüyordu. Oradan ayrılırken utancımı, orada masanın üzerine mi bıraktım yoksa arkamdan mı geliyordu bilemiyorum ama kapıya gelinceye kadar başımı yerden kaldıramadığımı ve cebimde çalıp duran telefona bakmadığımı hatırlıyorum. Kapıda duran görevli Kemal beyin ‘’Güle güle beyim bir daha ne zaman geleceksiniz?’’, sorusuna bir cevap bile veremedim. Sessizce oradan uzaklaşıp eve geldim.
Hanım: ‘’Bu ne hal bey sana ne oldu’’
-Hanıma, Allah’ını seversin bu gece bana müsaade et bir kendime geleyim.
Bu gün hayatımın dersini aldım dayak yemiş gibiyim. O akşam yemek için kurulan masada ilk defa Cansu’nun da olmasını istedim.
Şimdi Cansu ne yapıyordur bilemiyorum ama hayat dışarıda kaldığı yerden devam ediyordu...
‘’Bizler ne kadar duyarsız... Ne kadar ne kadar kendimizi sever olmuşuz hiç farkında değiliz. Elbette.bizlerden ayrıcalıklı olanlar da yardım elini uzatan, onlarla beraber olan
sevgilerini eksik etmeyen ‘ Melek’ler de ‘’ yok değil .
_______________ SON ______________________
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.