- 544 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Havuç ve sopa metaforu.
Gerek eğitimde gerekse de siyasette bol kullanılan iki kavrama tanıklık etmekteyiz uzun zamandır.
Bunlardan bir "havuç",diğeri de "sopa" metaforudur.
Eğer ortaya bir amaç koyar ve buna odaklanırsanız bazen havuç (ikna) ,bazen de sopa (kanun yolu,baskı unsuru..) yöntemini kullanarak insan buna ulaşabilir.
Yani Makyavel’in dediği gibi "gaye,vasıtayı meşru kılar" sözü hayat bulmuş olur/olabilir.
Ama burada sorun alternatif ya da seçenek olup olmamasındadır.
Çünkü bunun olmaması gayriinsanidir ve tercih hakkının yok sayılması demektir.
Ülkemizdeki demokratik yapı-her şeye rağmen,eksikliğini rağmen-ülke insanına,iktidarlardan barışçı yollarla kurtulma şansı vermektedir hem de sayısı 90’ı bulan siyasi partileriyle.
Galiba esas sorun "tek parti diktatörlüklerinin" demokrasi diye sunulmasıdır!
K.Kore,Suriye ve Küba gibi.
Gençliğimizde büyüsüne(!) kapıldığımız ülkelerden birinin adı da DDR.Yani Demokratik Almanya.Ama ne demokratiklikmiş ki 2.bir parti daha yoktu,iktidardan barışçı yollarla kurtulma şansı sıfırdı.
Sahi bu ülkelerde ya da benzerlerinde mevcut iktidarlardan barışçı yollarla kurtulma şansı verecek parti/partiler var mı ki?
Varsa da haberim mi olmadı acaba!
Bazı kavramlara bu açıdan da bakılmasının gerektiğini hem de siyaset sosyolojisinin bir gereği olarak bakılmasının "şart olduğunu" belirtmek isterim.
Ülkemizde demokrasi çıtasının "seviyesini" sorgulamak ve eleştirmek tabi ki hepimizin hakkı ama ülkeye/ülkemize haksızlık etmek de çok etik olmasa gerek.
YORUMLAR
Sami Beye...
Ülkemizde ne yazık ki demokrasinin tarifi yapılması yerine onu "küçük gösterici" anlayışlar çok yaygındır uzun zamandan beri.
Özellikle "sandığı" hakir görüp,diğer yol yöntemleri "yücelten" anlayış ve görüşler bunu hep hafife almışlar,"cici demokrasi","Filipin tipi demokrasi" diyerek sandığın dışındaki yollar hep meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.
Lakin yaşayarak şunu çok iyi öğrendik.
Evet demokraside sandık her şey değildir ama sandıksız demokrasi de henüz "icad edilmiş" değildir.Kısaca aynen yazdıklarınızı paylaşmaktayım ve şöyle demekteyim hep:Hükümetler değişir demokrasilerde,devrilmezler!
Ki siz de çok iyi bilmektesiniz ki 1876'daki yapılan seçimi saymazsak-ki seçim denemez.-bu topraklar ilk kez 1908 ' de sandıkla tanıştı.
108 yıllık geçmişi paranteze almak yerine anlamak/anlamlandırmak gerek sanırım.
Teşekkür eder,zihin açıklığınız daim olsun derim.Hele "tarihe "mizahi dokundurmalarınız bence çok hoş...Sevimli kılmak da böyle bir şey olsa gerek.
Değerli hocam.
Biri bana '' Mevcut iktidardan kurtulmamız lazım'' dediğinde öncelikli sorum '' Neden?'' olur. Nasılı daha sonraki iş.
Eğer mevcut iktidardan kurtulmak gerekiyorsa işte o zaman sorulacak soru ''Nasıl?'' dır. Nasıl sorusunun cevabı da ikidir. Ya barışçı yollarla. Ya da zorla.
Barışçı yol malum sandık. Diğer yol ise darbe, ihtilal, ayaklanma vs.
Ancak ne var ki artık demokrasi kavramımız içine '' Sandık demek ille de millet iradesi , ille de demokrasi demek değildir.'' diye bir kavram da sokuldu.
Evet bir ülkede tek bir siyasi parti varsa tabii ki sandık demek demokrasi demek değildir. Ama birden fazla alternatif varsa sandık dışında bir demokrasi nasıl düşünülür onu da bilemiyorum
Ben her şeye rağmen mevcut iktidardan kurtulmanın barışçıl yolundan yanayım ve o yol da sandıktır diyorum.
Selam ve sevgilerimle.