- 552 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bilim Ve İdeoloji
Bilim Ve İdeoloji
Bilim:
Araştırma, somut veya soyut ispat ile öğrenme süreci! Bilmek ile öğrenme aynı manayı vermez! Bilmek, kişinin bizzat kendi somut veya soyut kanaatidir! Öğrenmek ise daha öncekilerin kanaatlerinin değerlendirilmesi! Öğrenme ve bilmek süreci, sonsuz; ucu açık, bitmiş değil! Bu nedenle yenilenebilir!
İdeoloji:
Toplumsal öğretilerin, toplumsal grup davranışlarına yön vermesi! Felsefi, dini, bilimsel, hukuki, estetik olarak belirli bir kalıbın toplumu etkilemesi! İdeolojilerin gelişmesi, teoride mümkün olsa da pratikte uygulanması zordur! İdeolojik görüşleri ortaya çıkaranlar ve o çağdaki uygulamalar kolay kolay bırakılmaz! İdeolojilerde yeniliği, “Sapma” olarak görme eğiliminden dolayı ideolojilerde yenilenme pek yapılamaz!
Bilim ve ideoloji çekişmesi:
Bilimin yeniliğe açık olmasından kaynaklanan bir çekişme görünüyor! Bu bilim içinde de olur, bilim ve ideoloji arasında da olur!
Bilim içi çekişmelerde yeni buluşlar ve iddialara direnenler olabilir! Bilimin sınırı olmadığı için her daim yeni fikir ve buluşlar olacaktır! Bu da gelişmeyi sağlıyor öyle de olmuş. Geçen yüzyılın bilim insanlarının ürettikleri teorilerin kısmen veya tamamen yenilenmesi söz konusu! Bilimde eski bilgilerine sadık kalanların yeniliklere uyum sağlaması mümkün olmaz!
Bilim ve ideoloji çekişmelerinde ise zaten ideolojilerde yenilenme şansı fazla olmadığından durum iç açıcı değildir! İdeolojiye uymayan bilim, reddedilir ve sonuçları bir şekilde telafi edilmeye çalışılır! Bazı çok komik veya bedeli ağır olan durumlar da söz konusu! Bilimin ideolojiye hizmet etmesi beklenir! Hizmet etmediğinde önü kesilir! Bu da toplumsal bir bedeli bazı ödetir! Bilim yapanların, kabul edilmiş ve değiştirilmesi veya yenilenmesi teklif bile edilemeyen ideolojilere uygun bilim üretmesi beklendiği veya zorlandığı için bilim sekteye uğrar! Buradaki ideolojiyi, yukarıdaki tanımdaki tüm etkileri göz önünde bulundurarak düşünelim. “Felsefi, dini, bilimsel, hukuki, estetik olarak belirli bir kalıbın toplumu etkilemesi!” Kabul edilmiş ideoloji, geleneklere de yerleştiği için zaten tüm toplumsal alana hükmediyor! Öyle ki ideoloji kıskacındaki toplumlar, gelişemiyor ve uzun vadede ağır bedeller ödeniyor! Günümüzdeki geri toplumların ideolojilerine bakınız! Gelişememe nedenleri orada yatar! Bilim insanlarının kendilerini kabul ettirmesi, kabul edilmiş ideolojiye desteği ölçüsünde olduğu için bilim insanları, bilimsel beyanlarının içine ideolojik veya dinsel görüşleri koymaya kendilerini adeta mecbur hissediyorlar! Yoksa görüşü veya bilimi “Kıymet” görmeyecek! Çünkü değerlendirmeler, bilimsel değil ideolojik!
Bilimsel gelişimin olmadığı toplumlarda “Taklit” gelişir! Eski buluşlar, değişik sunumla sanki yeni bir icat gibi gösterilmeye çalışılır! Taklit asılı vermediği için de zaten fayda da olmaz! Benzerini yapmak yetmiyor, araştırma, geliştirme süreci gerekiyor! İdeolojik çekişmelerle ya da ideolojilere destek vermek için harcanan “Emek” sonuçta “İsraf” oluyor! Bu süreci tamamlamayan toplumlar, hep geriden gelmek veya ileride olanlardan hazır almak zorunda kalıyor! Zaten bilim, baş döndürücü bir hızla ilerliyor! Daha klasik üretim aracı olan fabrika, tamamlanmadan üretim bandından çıkarılması planlanan ürün, eski model oluveriyor! “Üç boyutlu yazıcılar” konusu geleceğe damgasını vuracak! O konuya girmeyeyim şimdi! Yani klasik fabrika yerine genel bir üretim süreci var! Örnek: “Otomobil Fabrikası” yerine tüm makineleri yapan bir fabrika! Buna geçildi gelişmiş toplumlarda! “Şeker-süt Fabrikası” yerine gıda endüstrisi! Tüm gıdaları üretim sürecine alan bir üretim süreci!
Yukarıdaki her tür ürünü üreten fabrika, “Üç boyutlu yazıcı” örneğinden ideolojileri irdeleyelim! Her görüşe açık bir görüş, “Üç boyutlu yazıcı” veya her tür üretimi yapan sistem gibi olacaktır! “Her görüşe açık olmak” böyle bir insanın, kimseyle kavgası olmaz! Yenileyemediği veya savunmakta zorlandığı bir ideolojisi de olmaz! Zaten “Mızrak çuvala sığmaz!” ideolojiler, yeni yaşam şekline sığmıyor ya da gelişen insanlar, ideoloji çuvalına sığmıyor! Deliyor çuvalı ve delikten bazı komik bazı da ayıp şeyler görünüyor! Bazı gülünç bazı da garip durumlar kaçınılmaz! Ayrıntısını gözlersiniz!
Son tahlilde; bilim, ideolojiyi her durumda destekleyemiyor! Çünkü bilimin ucu teoride açık, gelişmek zorunda; ideolojilerde ise öğretiden uzaklaşmak, teoride “Sapmak” olarak düşünülür! Bilim içi çekişmelerin de çoğunun altında ideoloji desteği yatar! Bilim ile kabul edilmiş ideolojiyi destekleyenler ile desteklemeyenler arasındaki çekişme, bilimin gerilemesine sebep olur! İdeolojik desteği alamayan bilim insanları da atıl kalır! “Ortak akıl” konusu önemli ama içi boşaltılmaz ise! Yani bir ideolojiyi desteklemek için “Ortak akıl” üretmek, gerçek manada “Ortak akıl” üretmek olmuyor! Bir ideoloji içinde yani ideoloji çuvalında bir birlik sağlamayı amaçlar; bu da çuvalın dışında işe yaramaz! Unutmayalım ki “Mızrak, çuvala sığmaz!” “Üç boyutlu yazıcılar” gibi her üretimi teoride yapan bir üretim anlayışına benzer “Her görüşe açık” anlayışlar gelişiyor! Zaten bu evrenin gelişimiyle orantılı oluyor! Geride kalan bedel öder; buna “Cehennem” adını takmak da mümkün! Evren, bir bütün! Parça sandığımız, bütünün aynı! “Boyutlar, zaman ve mekan” konusundaki yazılarımda bahsettiğim gibi izafiyet var! “Büyük-küçük; az-çok; iyi-kötü” gibi göreceli olan değerlendirmelerin 2. Boyutta ve 1. Boyutta işlemediği; her şeyin hiçlikten var olduğu düşüncesi önemli! Hiçlikten, her şey; her şeyden, bir şey; bir şeyden her şey! Bu da ideolojinin yani ayrımın aslen mümkün olmadığı ya da sorun çıkaracağını düşündürüyor!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Güzel, oldukça zihin açıcı bir yazı. Son tahlilde, bilim ve ideolojinin bir araya gelemez tabiatını çok güzel açıklamışsınız. İdeoloji, bir döneminde çoğunlukla bilimin engin kaynaklarından beslenip, onun dönemi kucaklayan tespitlerinden tanımlanır bu aynı zamanda bilimin de sınırlandırılması akdinin imzalanmasıdır. Bu sınırlar içerisinde sadece bir dönem için bilimle barışıktır da. Hatta kendini bilimin ulaştığı en uç nokta olarak görüp hayatın güne ait olanını daha ileri gidip geleceğini de kapsadığını düşünür. Bu tüm ideolojilerin eninde sonunda gireceği çıkmaz sokaktır.
Sınırlarına dayandığında bilimin en büyük düşmanı ideoloji olmuştur artık. Kendisini beslemeyen, kendisiyle çelişen her şeyi reddedip, savaş açar. Yenilgi kaçınılmazdır. İdeoloji tarihin çöplüğüne atılır mutlaka. Ama bazen, sizin de dediğiniz gibi çok büyük bedeller öder insanlık.
Marksizm ideolojisi bu konuya verilecek en güzel örnek olsa gerek. İlk tanımlandığında adının başına "bilisel" sözcüğünü de koymuş, aydınları da tarafına çekmişti. Az buz değil, en az 2.5 milyar insanın hayatını etkiledi. Çöktüğünü bir türlü kabul etmedi, insanlara çok acılar yaşattı. Kendisini desteklemeyen bilimi düşman ilan etti.
Kaleminize sağlık.
Sağlıcakla,