- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gene düştü yüreğimin yarışı gözlerine…
Bir gün gitmeden ben de sen gibi, en azından son bir merhabalık zamanım ve de bir “hoş kal” diyecek yüreğim olmalı, olmalı değil olacak demeliyim…
En azından sana bir veda etmeliyim yüreğim dolu dolu ağlama hislerine inat gülümsemeliyim gözlerine…
Gözlerine dedim ya içimden akanları toparlamak mümkün değil, o siyahlıkla kirpiklerinin titreyişleri düştü göz diplerime bir an… …
Gözlerine düşenler, nasıl bir sevgi ifadesine bürünmeli, geri alınamaz bir bakış olacak sanırım yani gözlerimin karası sende kalacak hiç şüphesiz.
Adımlarım geri geri giderken, nasıl bir bakış olmalı düşlediğim şimdi gözlerimden akanla geri gideceğim eminim veya kafam arkaya dönük kalacak her adım atışımda titremelerle…
Gene düştü yüreğimin yarışı gözlerine…
Ama hayatı zorladıkça onların titremeleri yapışık kalacak oralarda. Yani anlatmak istediğim kör bir düş rüyası bu, ama gözlerle görmeye veya hissetmeye çalışmak…
Nasıl bir umut kırılması bu, sen bakışlarındaki bağlılığa…
Son kuşlar da göç eyledi, göçlüklere doğru, sen ve ben sevgili, son yolun başında kala kaldık, yıllar yılı. Sen başka bir göç yolunda, bense kendi göçümle baş başayım yaşamda…
Hayatın olmazına sığan bir göçüştü bu, olamaz dediğimiz, her düşün sonu veda olan…
Utanmadan yaşadığımız, utanmadan nefesini aldığımız bu gidişten öncesinin anıları, belki de şimdi bir bozlakta bir yanık ezgili türkü ile kulaklarımıza doluşacak…
Zaman bu sevgili, var oluşumuzla bu sevdada başlayıp senin gidişine kadar bir süreçte kaldık. Sonra ben kendi yalnızlığıma kopuştum, hayatın umulmaz ve unutulamaz bir aşkın içinde yandıkça yandık. Ve şikâyetsiz yanmaya da devam ediyoruz…
Sen kaderini yaşarken, ben yazgıma isyansız boyun eğerek düştüm yaşamın uzağına doğru…
Geride kalan bir kopuk zincir halkaları ile bağlı bir yaşamın uzun bir kısmı gerisi yaşamın içinde yaşamı doğrudan adımlamak…
Her yol bu sevdanın
Kavşağı ile birleşti
Ve biz her kavşakta biraz daha acılandık bu öykünün içinde…
Ve zaman hasrete düştü,
Gözler arayışa,
Yürek bekleyişe
Sabır sesinin duyuluşuna
Ve zaman yeniden hasrete düştü…
Sesler ıssız
Bekleyişler kimsesiz
Ve
Umut yarınsız derken
Sadece
Geçmişte göz diplerine
Süzülen bir portre
Ve
Ağlayan gözde biriken
Kocaman bir damla
Gözyaşı örtüsü
Sanki toprağa
Sanki yüreğe düşme
Çabasında…
Oysa yaşam sana düşen
Bir hasret
Bir özlem
Ki
Umutsuz bir ateş
Alevi…
Ve sensizlik artık bir
Kabulleniş
Böylece
Sensizliği ve hasreti
Kabullenişte ki artık yoksun sen…
Son bir bakış bu dünlere
Son bir bekleyiş bu
Yarınlara
Ve hasret
Yağmurun damlasında
Yapışık…
Ve kar
Ve buzdan saçaklar
Ve buzluca bir yürek
Ve yarınsızlık bir
Gurbet
Seni sevmek bir
Yangın
Bir yanış senin sevgin
Ve bu
Bir kurşun kanatması
Bu beden
Yarınsız…
Terk bu sevinçlere
Dalmak bu
Ayrılığa
Ve
Bir ağıt bu
Türkülere sensizlik…
Gelecek bir yokluk bekleyişi
Ve de
Sensizlik çıkmazı
Bir yarınsızlık
Yaşam…
İsyan bu bedene
İsyan bu parçalanmış
Düşler ve
Unutuluşa isyan
Yarınsızlıktan…
Bir hüzne dalıştı
Gün doğumu
Ki
Kızarmış güneşin son ışıkları
Bir vedaya gece dalışı
Suların karanlık dibi
Bu düşlerin son perdesi
Kapanışa çeyrek kala bu
Nefessizliği bekleyiş
Yarınsızlık
Acıları sarmışken bedeni
Selam
İlk doğacak güneş ışıklarına
Ulaşması beklenmeyen sana…
Güneşin son rengi bu ışık demeti benim içinde kaybolduğum…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.