- 653 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
OKUDUĞUM BİR YAZI-YA YORUM-UM!
Yazık ya ciddi ciddi acıyorum, ve derin düşüncelere dalıyorum. Neden ve kimlere mi?
İnanmayan ama mecburen inananlarla birlikte aynı şehirde, aynı ülkede hatta aynı dünyada yaşamak zorunda kalan insanları tanıdıkça, üzülüyorum gerçekten.
Hadi diyelim ki bu şehirden gittiler. Bu ülkeden de gittiler. Eee nereye kadar. Bu dünyadan da mı gidecekler. Sonuçta bu şehir, bu ülke ve tüm cihan Allah’ın yarattığı bir yer değil mi?
Allah’ı kabul etmemek gibi bir lüksü olamaz ki... Yazık diyorum işte yine. Alıp verdği nefes bile o kabul etmediği Allah’a ait ama nasıl bir ruh halinde ki akıl edemiyor bunu.
Hadi yiğitsen, nefes alma. Güneşinden, yağmurundan, havasından suyundan kullanma. Diklendiğin kim senin. İsyan ederken bir düşün, gücün yeter mi? Savaş açtığın kim, kaç kişilik ordusu var. Nereyi fethetmeye çalışıyorsun.
Kral mı?
Sultan mı?
Padişah mı?
Allah ya, Allah senin kafa tuttuğun. Seni ve tüm cihanı yaratan. Ağ değil, bey değil, kral değil padişah değil...
Nereden geldin, nereye gideceksin. Gelmemeye gücün yettimi ki, gitmemeye gücün yetsin. Gelirken de senin iznin olmadı, giderken de sana sorulmayacak. Neyine güveniyorsun kardeşim, anlamadım ve anlamakta çok zorlanıyorum. Acıyorum işte en fazla... Gitme vakti gelecek ve sen tıpış tıpış gideceksin, inansan da inanmasan da.
Şimdi düşünün bir kere. Çocuğunuz büyümüş ve size asi olmuş. Gözünüzden sakındığınız, her şeyden çok sevdiğiniz, en kıymetliniz, uğruna canınızı bile gözünüzü kırpmadan vermeye gönüllü olduğunuz can pareniz büyümüş ve sizin karşınıza dikilmiş dikleniyor...
Hiç söz dinlemiyor. Her evin, ailenin kendine özgü kuralları vardır bilirsiniz. Düzene karşı gelen, sizi adam yerine koymayan çocuğunuz artık ele avuca sığmıyor. Sizi evden kovmaya kalkıyor. Sizi, kendi evinizde istemiyor kısacası.
’ Hayır gidecek birisi varsa O’ da sensin ’’ diye cevap veriyorsunuz...
Evin eşyalarını toparlayıp götürmek istiyor, buna da karşı çıkıyorsunuz elbette. Yüzsüz bir de paranızı istiyor, bu zamana kadar biriktirdiğiniz tüm yatırımınızı zorla almaya çalışıyor. Hiç karşı gelmeden verecek olan var mıdır?
Evinizi, eşyalarınızı, ve tüm paranızı verin ve çıkıp gidin. Olacak şey mi?
O evlat hakkında ne düşünülür... Hani derler ya ’’ evlat olsa sevilmez ’’
Kim sever öyle evladı, nankör, bencil, hayırsız, merhametsiz, akılsız, ve bir sürü sıfat yakıştırılır, değil mi?
Peki sizi var eden Rabbinize nankör olmak nasıl olur? Acıyorum nankör olan bunca insana. Yazık diyorum yazık. Evlat olsanız sevilmezsiniz, ya peki kul olarak Allah sever mi sizi? Empati yapıyorum...
İşte tam burada acıyorum. Üzülüyorum, yazık diyorum yazık...
YORUMLAR
Tahmin ediyorum benim şiddetli bir hakaret gönderdiğim yazıdan bahsediyorsunuz.
Evet..Bazıları maalesef bu siteyi dingonun ahırı sanıyor. Kendi içlerindeki tüm safrayı buraya boşaltmaya çalışıyorlar. Yok öyle.
Haa Allah'a inanmayan başkaları da yok mu? Maalesef var. Ama efendi efendi yazarlar, kimse de bir şey demez. Direkt benim kutsallarıma hakaret etmeye kimsenin hakkı yok.
Acımaya gelince: Acımıyorum doğrusu. Bunca delil önünde duran bir beyin ve düşünme melekesi verilmiş yaratık hâla inkarı tercih ediyorsa nesine acıyabilirim ki. Allah Ebi Leheb'e acımış mı ki ben de bu gibilere acıyayım.
Anlamlı ve önemli bir yazıydı. Teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
asude_vuslat
Ben insanları kazanmaya çalışıyorum. Gerçekten acıyorum, yalan değil :(
Ben böyle yazılar, okuyarak büyüdüm desem anlarsınız belki neden acıdığımı ve neden böyle bir yazı karaladığımı... Ama sizin fikirlerinize de saygı duyuyorum. Ayrıca teşekkürler ziyaretiniz için. Teşekkürler, saygılar efendim.
----------- (Alıntıdır,
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle dâvet et! Ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et. Şüphe yok ki yolundan sapanları en iyi bilen Rabbindir; hidâyete erenleri de en iyi bilen yine O’dur.” (en-Nahl 16/125) Bu âyette söz konusu olan “hikmet” ve “güzel öğüt”, tebliğ vazîfesini yerine getiren insanlar için çok mühimdir. Hikmet, kişinin tebliğ sırasında dikkatli ve basiretli olması, bunu körü körüne yapmaması, doğru söz söyleyip yalandan ve başkalarını yanlışa sürüklemekten sakınması, isâbetli karar vermesi ve anlattığı şeylerin kolayca kabul edilmesini sağlayacak deliller serdetmesidir. Hikmet, muhâtabın zihin, yetenek ve şartlarının göz önünde bulundurulmasını ve mesajın münâsib bir şekilde iletilmesini gerektirir.
Güzel öğüte gelince, kişinin muhatabını sâdece mantıkî iknâ metotlarıyla değil, aynı zamanda duygularını da cezbederek inandırmaya çalışmasıdır. Âyette geçen “Onlarla en güzel şekilde mücadele et!” emri ise tebliğ vazifesini ciddi bir şekilde yerine getirmeyi taleb etmektedir. Buna göre tebliğci, tatlı dille konuşmalı, kırıcı olmaktan ve sert tavır takınmaktan uzak durmalıdır. Tebliğde şahsiyetli ve vakarlı davranışlar sergilemeli; cezbedici, akla ve mantığa uygun fikirler öne sürmeli ve muhatabını en güzel şekilde iknâ etmeye çalışmalıdır. Tebliğcinin görevi anlatmak ve anlattıklarının faydalı şeyler olduğu husûsunda insanlara emniyet telkin etmektir. Gerisi Allah’a kalmıştır.
Bu mevzuyla ilgili âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulmuştur:
“İçlerinden zulmedenler hâriç ehl-i kitapla, ancak en güzel bir yolla mücâdele edin ve; «Bize indirilene de size indirilene de îmân ettik. Bizim ilâhımız da sizin ilâhınız da birdir ve biz ancak O’na teslim olan kimseleriz» deyin.” (el-Ankebût 29/46)
Vicdanlar üzülmezmi sadece bunu sorarım o tür karanlıklta kalmış zihinlere
keşke bir an önce gerçeğin ışıklı dünyasına geri döne bielsler. ..
İslam dinin güzellklerini ve faziletini tatmadıkları için o hazza ermiyorlar ne yazki benim düşüncem bu
kendinize iyi bakmanız dileğim ile.
sevgi ve muhabbetle.
Allahın her iki taraf icinde imtihanı bu. Bu insanlar olacak ki, biz Allaha karşı kullugumuzu daha iyi ifade edebilelim. Bu tur insanlar olmazsa, onlarsiz mücadele neye yarar. Sevgiyle, mutlulukla kalın.
İfade özgürlüğü adı altında, haddi aşan yazılar yazmak, söylemlerde bulunmak kimsenin haddine değildir. Bu şekilde değerleri aşağılayan, maneviyata hakaretler yağdıran kişilerin de hiç kimseye hiçbir şekilde faydası dokunmaz. Bunu inanmıyor diye değil, inanan kişilere kuduz köpek gibi saldırmasından dolayı diyorum. İnanmaz, fakat saygısı olur. Saygısı olmazsa, inanan biri olması da kurtarmaz onu bu konuda. Kendini toplumcu sanan, ama en çok da toplumu aşağılayan birkaç beyinsizden biri; bunu da en aşağıdayken yapıyor üstelik !
herkesin kendi sınavı ki onun kitabında bunlar yazmıyor ki
öyle kitapsız peygambersiz ki onlar
ölümden sonra yaşama da inanmazlar
kısacası onlar imansızlar
ispat isterler, kanıt isterler
mucize isterler sonra büyü bilim derler
bu kadar üzmeyin kendinizi derim ben
bir günde olmayan şeylerin tamiri bir anda olmaz elbet