- 383 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Söz Vurgunu -2 -
Günler günleri haftalar haftaları birbirini takip ederken birbirini özleyen, bir birine bağlandıklarını söyleyemeyen iki aşka susamış âşık ne bekliyorlardı hayattan! Yarınlara ait ne hayaller kuruyorlardı bilmeseler de mutluydular.
Her gün buluşmak için bahaneler çoğaltıyorlardı beraber olmak için. Aradan gecen zaman içinde ?merhabayla ? başlayan arkadaşlık dostluğa, dostluk sırdaşlığa, sırdaşlık aşka dönüşmüştü. Temeller o kadar sağlam atılmıştı ki her ikisi de bir birine söyleyemiyorlardı. Korkularımı vardı her ikisinin? Yoksa büyüsü mü bozulacaktı bu beraberliğin gizemli iki âşık için. Evet, gizemli bir çift âşık birbirleri hakkında hiçbir şeyleri bilmiyorlardı sormaları bile akıllarına gelmemişti her ikisinin ne aileleri hakkında ne de kendileri hakkında. Bahar geçmiş yaz geçmiş sonbaharın ilk ayları gelip çatmıştı sahile ve birer ikişer kalabalık sakinliğine bırakmıştı yerini.
Bir gün Derin Su Ali Fuat’a
-Bundan sonra böyle sık sık gelemeyeceğim buralara görüşemeyeceğiz artık, dediğinde Ali Fuat’ın sesi kısılmış kelimeler boğazına düğümlenmişti. Neden diye soramadı sessizce başını sallamıştı yalnızca. Sustular hiç konuşmadan denizi seyretmeye başladılar. Derin suyun önünde duran tuvalin üstü kapalıydı Ali Fuat onu bile soramadı neden tuvalinin üstü örtülü diye. Kör bir noktaya dikilmiş gözlere saatler yarenlik ediyordu zamansa alabildiğine onlardan uzaklaşıyordu. Hiç konuşmadan duran ve ayrılık vaktini bekleyen kader mahkûmlarıydı sanki her ikisi de. Derin Suyun ayağa kalkmasıyla ayrılık saatinin geldiğini söylüyordu Ali Fuat’a elini uzatıp
-Bir daha ne zaman buluşuruz bilemiyorum ama uzun zamandan beri odamda çalıştığım ama kimsenin görmediği bir çalışmamı sana vereceğim ama bir şartım var dediğinde... Ali Fuat’ın yüzünde yarı sevinç yarı üzüntü görülüyordu. Ali Fuat sustu gözleri Derin Su’nun elinde ki saman kâğıdına sarılı pakette kalmıştı.
-Derin Su heyy arkadaş duymadın galiba bir şartım var dedim cevap alamadım cevabını söyler misin, tekrarını yaptığında,
_Ali Fuat peki arkadaş neymiş o istediğin yapamayacağım şeyse söz veremem.
-Derin su yapabilirsin zor bir şey değil. Bu tabloyu eve gidip odana çıktığında kendi kendinle kaldığın zaman açacaksın demesiyle Ali Fuat’ın yüzünde ki gerilme geçmiş, tebessüme yüz çevirmişti. Derin su elini uzatıp,
-Veda zamanı beni ararsan! Ama ben, ama gölgem, ama ruhum buralarda bir yerlerde olacak, dediğinde.
Ali Fuat’ın aklında yine o çılgına çeviren düşünceler yerini almıştı. Ya gelmezse, ya göremezsem diye.
Ellerin birbirine kenetlenerek gözlerin birbirinin içinde kayboluşuydu bu an. Geçenlerin şaşkın bakışlarına aldırış etmeyen bu iki çift o kısacık an’ların içine neleri sığdırdıklarını kim bilebilirdi ki! O kaçınılmaz vedanın, ardından ayrılıp yine arkalarına bakmadan kalabalığın içine karışıp ait oldukları yere döndüklerinde hayatın zor anları başlamıştı. Ali Fuat’ın içinde hem sevinç hem korku mücadele veriyordu hangisine mağlup olacaktı hangisi galip gelecekti?
Kapıyı çaldığında annesi açtı kapıyı her zaman ki gibi. Ali Fuat’ın yüzündeki gerginliği annesi anlamıştı. Hoş geldin oğlum demesine rağmen ne merhaba demişti nede annesinin yanaklarından öpmüştü. Annesinin şaşkın bakışları altında Ali Fuat ayakkabılarını çıkartıp merdivenlerden hızla çıkarak odasına ulaşmıştı bile. Odasının kapısını kapattıktan sonra yatağının üzerine Derin Suyun verdiği kapalı olan fakat içinde ne olduğunu bilmediği paketi koymuş elleri bir türlü açmasına müsaade etmiyordu. Donup kalmıştı o hayaller kurduğu odanın dört suskun duvarın önünde. Saatler su gibi akıp gitmişti.
_Annesinin alt kattan hadi oğlum yemek hazır aşağıya in, diye seslenmesine
-Ali Fuat tamam anne geliyorum, demesiyle paketi hiç ellemeden aşağıya inmiş yemeğe başlamıştılar. Ama ne Ali Fuat konuşuyordu nede annesi. İkisinin de iştahı kaçmış; Ali Fuat’ta sarılı paketin içinde ne var düşüncesi, annesinin ise oğlunun üzüntüsüne ortak oluşu. Keyifsiz yenilen bir akşam yemeğinin ardından Ali Fuat tekrar odasına çıktığında kararlıydı artık bu merak bitmeliydi ve kapının açılmasıyla da öyle oldu. Dosdoğru yatağının önüne geldi ve paketi açtığında; küçük dili alınmıştı sanki. ?Aman tanrımmm’, demesiyle sandalyeye oturması bir olmuştu. Alt kattan bu çığlığı duyan annesi koşarak yukarıya çıkıp Ali Fuat’ın odasının kapısını açması bir olmuştu. Annesi de şaşkındı çünkü Ali Fuat’ın elinde tuttuğu resim Ali Fuat’ın resmiydi.
_Oğlum bu ne güzel resim kim yaptı, demesiyle Ali Fuat kendine gelebilmişti. Annesinin yüzüne bakarak
?Anlatırım annem anlatırım az sabır et kendime geleyim, demesiyle anne oğul yatağın üstünde duran resme bakıyorlardı. Annesi kendini toparlayarak,
_Oğlum ben aşağıya iniyorum gündüzden yaptığım o çok sevdiğin patlıcanlı kıymalı Boşnak böreği var çaylarımızı içerken bahçede konuşalım, bakalım bu güzel resmi yapan kimmiş diyerek odandan ayrıldığında. Ali Fuat hala şok içindeydi,
YORUMLAR
yüreğinize sağlık Mesut hocam.
mutlu yıllar dilerim.
sağlıcakla kalınız.
saygılarımla...
mesut turgay kılıçoğlu
Saygılarımla..