- 1072 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ ROMAN
Telefon edip süreyi uzattırmıştım(kütüphaneye) ama yine de istenilen zamanda bitirememiştim kitabları. Para yetişmez olmuştu kitablara. Kiler çocukların Üniversiteye hazırlık kitaplarıyla dolu. Sokağa atmaya kıyamıyorum. Hurdacı kağıtçılar da şöyle bir burun kıvırıp para etmez dercesine bakıyorlar. Halbuki verilen parayı hesablasam bir servet olur belki de. Yine de hayıflanmıyorum. Geleceğin, yarınların yaşanılası olması çocuklarımızın iyi eğitiminden geçtiğini düşünenlerdenim. İnsann düşüneninden zarar gelmez, yeter ki aklı fikri midesinde olmasın.
Neyse efendim, Tahsin Yücel’in 672 sayfalık romanını da bitirip kapağını kapattığımda zafer kazanmış komutan edasıyla modası geçmiş koltuğumda geriye doğru yaslandım. Bir sürü de notlar alıp ilginç bulduğum cümleleri ön tarafları yazılı kâğıtların arkalarına yazdım. (Kağıt israfı olmasın)
T.Yücel’in Yalan romanı tuğla kalınlığında denir ya aynen öyle işte.(672 sayfa) Oldum olası böyle kalın kitapları merak etmişimdir. Yazarı, kim bilir böyle bir kalınlıktaki eseri ortaya çıkaracağım diye nasıl cebelleşmiştir. Ben de yazarın bu yolda neler çektiğini hissetmek açısından tuğla kalınlığındaki romanları da göz ardı etmem. Gerçi hepsi benim için aynı değerdedirler ya. E. Hemingway’in İhtiyar Balıkçı çıt parmak inceliğinde olmasına rağmen ödül almıştır.
Yalan romanına dönecek olursam, Dostoyevski’ nin eserlerindeki ruh halini aratmıyor gibi. Yapısalcı Çözümleme felsefi tarzında kahramanların biyografileri romanın içinde işleniyorlar. Yusuf Aksu baş karakter. Yusuf Aksu’nun dramatik bir aile yapısından kaynaklanan ruhsal bir gerginliği var. Bir de orta okul yıllarında Yunus isminde arkadaşı var ki, adeta onun kuramsal düşüncelerine tapıyor. Yunus, ölüp gittikten sonra Yusuf Aksu kendisini onun yerine koyuyor ve ileri ki yıllarda evrensel dilbilim üzerine kitap yazılması beklenilen bir bilim adamı olarak lanse ediliyor akademik çevrelerde.
Yusuf Aksu karakteri ilerleyen zamanlarda öyle acizleşiyor ki hizmetçisi Cemile hanımın bile horlamalarına maruz kalıyor. Etrafındaki akademik kişiler bile Yusuf Aksu’ya öyle bağlanıyorlar ki ağzından çıkanı, bilimsel olarak değerlendirmeye çalışıyorlar. Aslında baş karakterimiz bile kendisinin kuramının Yunus’un okul yıllarında ürettiğine bir öykünme olduğunu, yalan olduğunu söylüyor ama kimseye inandıramıyor. Romanın sonlarına doğru Dostoyevski’nin bütün eserlerini okuyarak hayatı somut bir şekilde değerlendirmeye çalışıyor.
Ağır bir roman gibi görünmesine rağmen okuyucu ilerleyen zamanlarda baş karakter Yusuf Aksu’nun zavallılaştığını görmek açısından insanın elinden bırakamayacağı mükemmel bir eser diyebilirim.
Diğerleri mi:
R.Nuri Güntekin’in Çalıkuşu
Nedim Gürsel’in Şeytan, Melek ve Komünist
Bu romanları da ileriki günlerde anlatsam olmaz mı?
Çalıkuşu’nu Feride başlığıyla biraz işlemiştim ama yine de geniş geniş yazacağım.
YORUMLAR
Senin son iki romanın da pek ince sayılmaz, mesela Suskun Kaldı Yürek 480 küsür sayfa değil miydi? Sen de az emektar değilsin yani. Tek farkın arkanda itici bir gücün -medyanın- olmayışı. Belki onlar hikayeyi daha süslü anlatıyorlar ama senin kurgulamaların yabana atılır gibi mi?
Elimde Olasılıksız var.Gerçekten mükemmel bir roman ama bir türlü bitmedi, bitemedi.
O da bitsin uzun süre roman okumayacağım.
Senin roman eleştirilerini okurum artık.
Saygılarımla Ayhan Abi.