- 1122 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ENVER PAŞA VE SARIKAMIŞ FACİASI
ENVER PAŞA VE SARIKAMIŞ FACİASI
Osmanlı Devleti’nin idealist genç subaylarından birisi de Enver Paşa’dır.Devletimizin kaybettiği topraklara çok üzülen,vatansever,turancı bir Türk subayıdır.Kaybedilen toprakları geri kazanma arzusuyla yanıp tutuşmaktadır.İşte bu nedenlerden dolayı,o dönemin şartları içinde bazı öngörüsüzlüklerinden ve Osmanlı devleti’nin o günkü askeri ve siyasi şartlarından dolayı hep kaybeden tarafta olmuştur.O günün şartlarını çok iyi tahlil ederek bu vatansever insanları ona göre değerlendirirsek daha gerçekçi bir yaklaşım sergilemiş oluruz.
Enver Paşa yetenekli bir kurmaydı. Çok genç yaşta imparatorluk ordularının başkumandanı oldu, mareşallığa ulaşacak vakti olmadı. 4 Ağustos 1922’de Tacikistan’da, Kızıl ordunun kuşatmasını yarmak isterken şehit düştü. 1908’den itibaren 14 yıl içinde bütün bu yönleriyle Türk tarihini işgal eden portrelerden oldu.
Trablusgarp’ta bir yıl süren mücadelede Mustafa Kemal Bey, Cami Bey, Fethi Bey gibi genç subaylarla birlikte İtalyanlara karşı Sunusi şeyhleriyle anlaştı ve 20 bin kişiyi seferber etmeyi başararak merkezi maliyeden de hemen yardım yetişemediği için adına para bastırarak bölgeye hakim oldu. İtalyanlar kıyıdan içeri giremediler. Dahası var. Bir yıl sonra diğer subaylarla birlikte ki hepsi gönüllü statüdeydi; Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine İstanbul’a çağırılmasına rağmen Trablusgarp savunması durmadı. Yerlerinde bıraktıkları Osmanlı zabitleri İtalyanlara karşı savunmayı daha uzun müddet sürdürdüler. Enver Paşa burada yarbaylığa (kaymakamlığa) yükseldi. Balkan bozgunundan sonra Enver Bey, Bâb-ı Ali baskınını gerçekleştirdi. Balkan ülkeleri arasında anlaşmazlık sonucu başlayan İkinci Balkan Savaşı’ndan istifade ederek 22 Temmuz 1913’te Bulgarların eline geçen Edirne’yi yeniden fethetti. O yıl albaylığa (Aralık 1913), bir aydan kısa bir süre içinde de generalliğe terfi etti. Mirliva (tuğgeneral) olur olmaz
artık ağırlığını hissettiren İttihatçı kabinede Harbiye Nazırı oldu. Aynı yıl Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı yani Sultan Abdülmecid’in torunu olan Naciye Sultan ile evlendi ve Saray’ın damadı oldu.
Genç subayların savunması bugün pek bilinmez
Başkumandan vekili cesur planların sahibiydi. Bu planların hepsinin aynı derecede akil ve bilgili bir şekilde hazırlandığını söylemek mümkün değildir. Orduda savaşa geç girilmesini hatta mümkünse girilmemesini isteyen komutanlar vardı. Esat Paşa, Mustafa Kemal Bey, İsmet (İnönü) Bey, Kazım Karabekir ve Fevzi Bey gibi... Gelecekte İstiklal Savaşı’nın komutanlarını oluşturan bu kadrolar, daha çok Alman aleyhtarıydı. Bundan dolayı Enver Paşa’yla da gerilimleri günden güne arttı. Sarıkamış faciasından sonra bunu görmek mümkündür. Fakat hepsi de savaştaki görevlerini yerine getirdiler. Enver Paşa da bu komutanların ne kadar gerekli olduğunu bilirdi. Ama şurası bir gerçek ki 1915’ten sonra açığa çıkmayan bir gerilim genç komutanların arasında süregitti. İkinci grup, birinci harpte edindikleri tecrübeler ve ihtiyatla ileride İstiklal Savaşı’nı başlatıp götürecektir.
Sarıkamış, Süveyş Kanalı cephesi gibi facialar yanında Kut’ül Ammare’deki zafer morali yükseltti. Kudüs’ün kendinin Alman kurmay heyetinin entrikaları yüzünden 1917 Noeli’nde nerdeyse teslimine rağmen etrafındaki cephelerde savaşın aylarca uzaması, Filistin cephesinde yer yer genç subayların dahiyane savunması ve askerin direnişi bugün pek bilinmez. Bir yandan ricat öbür yandan savaşın sonunda İran ve Kafkasya’daki zaferler, birinci büyük savaşta hem Türkiye’nin hem de İmparatorluğun asli unsuru olan Türk halkının yıpranmasına neden oldu ama geleceğe de hazırlanan bir ülke ortaya çıktı. Cihan Harbi’nin birçok çevrelerde yarattığı umutsuzluk ve teslimiyet havasına rağmen ordunun
genç komutanları direnme savaşına devam edebildiler
ve muvaffak oldular.
İttihat Terakki’nin ileri gelenleri, en başta Enver Paşa ülkeyi terk ettiler. Gerekçeleri kurulan hükümetin yeni padişah VI. Mehmet Vahdettin’in etrafındaki yeni devlet adamlarının kendilerine adil bir muamele yapmayacağı şeklinde olmuştur. Politikada tarafların her zaman mazereti hazırdır ve bir haklılık payı da vardır. Mütareke hükümetlerinin Tevfik Paşa,
Ali Rıza Paşa gibi Anadolu mücadelesine hayırhah nazarla bakan sadrazamları olduğu gibi bunun tam tersi Damat Ferit Paşa gibi davranış gösterenler de oldu. Şurası bir gerçek ki Anadolu hükümeti, Rusya’nın Müslüman topraklarında faaliyet göstermek isteyen ve bunda başarı gösterebilen Enver Paşa’ya karşı onaylayıcı davranmadı; bunda da haklıydı.
Tacikistan’daki türbesi uzun seneler ziyaret edilmiştir
Enver Paşa, halifenin damadı ve orduların başkomutanı olarak Sovyet Rusya’ya ve Türkistan’a adım attığı zaman parçalanan Rusya’da özellikle Orta Asya Türkleri’nin desteğini kazandı. Buna Türk ırkından olmayan Tacikler de dahildir. Basmacı hareketi hepsini içeriyordu; son anda dahi bütün bu gruplar Enver Paşa’nın yanındaydı. Paşanın Rusya’da mücadeleye başladığı 1918’den beri doğan erkek bebeklerin arasında Enver ismi en kalabalık grubu oluşturur. Tacikistan’daki türbesi de çok uzun seneler yerli halk tarafından ziyaret edilmiştir.
Türkiye’nin yakın tarihi trajik çözülmezliklerle doludur.
Enver Paşa da 1908’den beri
14 yıl içinde bütün bu yönleriyle Türk tarihini işgal eden portrelerdendir. Bir anda değerlendirilebilecek bir dönem değil. Bizim edebiyatımızda güçlü kalemiyle Enver’i değerlendiren Şevket Süreyya Aydemir’in yanında şimdi yeni çalışmalar da söz konusu. Doğrusu ben uzun bir zamandır bu konuda hayli vesika toplayan Murat Bardakçı’nınkini merak ediyorum. Yüzyıla yaklaşan zaman artık bu konuda değişik yorumlar elbette getirecektir ama henüz olayları dahi çok iyi öğrendiğimizi söyleyemeyiz.
22 Aralık 1914 ve 15 ocak 1915 tarihleri arasında 1.dünya savaşı kapsamında Doğu cephesinde Osmanlı Rus savaşında vuku bulmuş ve Osmanlı ordusunun donarak şehit olduğu harekatın adıdır. Bu savaşta 32.000 asker donmuş, 15.000 kadarı hasta olmuştur, diğer kayıplarla birlikte toplamda 60.000 Osmanlı askerinin öldüğü söylenmektedir. Savaşın komutanı Enver Paşa’dır.
Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığına göre Osmanlı zayiatları 60.000 ve Rus zayiatları 30.000’dir. Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının bir çoğunun Rus’lar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden şehit olmasıdır. Ruslar; Türklerden 200 subay, 7000 eri esir, 20 makineli tüfekle 30 topu ganimet olarak almışlardır.
5000 kişi civarında esir alınmıştır. Bunlar tahmine göre Kırım’da domuz çiftliğinde çalıştırılarak ve aç bırakılarak ölmüşlerdir. Tarihçi-yazar Mehmet Niyazi, Sarıkamış harekatındaki şehit sayısının tüm belgelerde toplamda 23.000 olduğunu, 90.000 rakamının 60.000 kayıp veren Rusların yalanı olduğunu kaydeder.
1918 Mart ayında Brest-Litovsk Antlaşması ile Sarıkamış ve Kars geri alınmış, ama aynı yılın Ekim ayında Mondros Mütarekesi uyarınca eski sınırlara dönülmüş ve topraklar elden çıkmıştı.
Bu gün Sarıkamış harekatının 101. yıl dönümüdür.Vatan savunmasında hangi şartlar altında ,mehmetciklerimiz şehit oldularsa o durumu tarih yargılayacaktır.Hükmü tarih verecektir.Allah onlardan milyonlarca kez razı olsun.Bu topraklar, bayrak ve namus uğruna cepheye koşarak en yüce makam olan şehitlik makamına ulaşmışlardır.Bizlere düşen görev bu ruhu yaşatarak bizden sonraki nesillere de vatan, bayrak şehitlik ve gazilik sevdasını ruhunu taze tutarak onlara aşılamaktır.
Saygılarımla
KAYNAK:
İlber ORTAYLI
Mehmet NİYAZİ
YORUMLAR
Haydi diyelim ki 30 000 askerin donarak ölmesi... Arkadaşlar kusura bakmayınız. Evet bir insanın başka canların hele ki 30 000 can'ın soğuktan öldüğü bir harekatın komutanı olması, ona pek çok da sorumluluklar, görevler yükler ve sonuçta, 30 000 askerinin soğuktan öldüğü bir harekat düzenleyen komutanı da aklayıp paklamak gibi bir zorunluluğu da hiç bir insan için yoktur. Günahıyla vebaliyle tarihe mal olmuş bir olaydır. Olayın kusur, kabahat ya da günal vebal sevap kısmını da yüce Allaha bırakmak gerekirken, iyisine de kötüsüne de yönelik bu tür yazıları yararlı görmediğimi belirtmek isterim.
Komutan dediğin, askerinin her birisinin de tek tek canlarının güvenliği için her türlü askeri tedbirleri almakla yükümlü olan kişidir. Bir suç, kusur, günah var ise, aklama paklamalardan yeter artık vazgeçilmeli ve iyisine de kötüsüne de yazılmadan, bu tarihi acı olayı yüce Allahın takdirine havale etmek gerekir.
Saygılar.
Alp Aldatmaz
1 tane gemi dahi ulasamadi, hepsi batirildi.
Mert YİĞİTCAN
Saygılar.
Aybars KARLIDAĞ
Zaten Türkleri bu topraklardan atmak için gelmişlerdi.
Hz Seçki Kurulu senden şikayetçiyim, heryer Taksim heryer direniş demiyorum, çünkü Amsterdam Taksim'e uzak malum, fakat ne güzellikleri es geçiyorsun diye belirtmek istedim vesselam.
Bunu yazilarda da yapiyorsun, siirlerde de :)))
Ben Fransiz filozof Pierre Joseph Proudhon degilim ama, anarsist duygularimi da kabartmiyor degilsiniz :))
Bence güzel bir tarih degerlendirmesi olmus.
Yazida en can alici nokta, bence bu 90 bin askerin donarak öldügü yalanina olan atiftir.
90 bin askerimiz donarak ölmemistir, bunu belirtmesi ve vurgulamasi açisindan makalenin degeri bence bir kat daha artmistir.
Benim yazara yönelik birkaç hususu belirtme arzum var. Faydali olacagini düsünüyorum.
Türk ordu tarihinde pek nadir görülen birsey olmustur ki, daha binbasi ve yarbayligini hatiri sayilir bir dönem yapti yapmadi derken, birden albaylik ve hemen pesi sira generallik ve sonra en üst rütbeye varmasi, bu durum Enver pasa'ya iyilik mi oldu kötülük mü oldu tarihçilerin özellikle savas tarihi yetkinlerinin tartismasi gereken bir husustur. Saraya damat olmasi hususu ki, benzer mevzu Atatürk için de mevzubahistir, bu konu da sebepleri getirileri sonuçlari ile arastirmaya deger bir husustur.
Ferik olunurken Atatürk'e tüm yeni Ferik'ler arasinda en düsük denilebilecek olan "Yildirim Ordulari Komutanligi" verilmesi, Enver Pasa'nin Mustafa Kemal'e karsi bu ve daha birkaç baska olayda onu sürekli pasifize etmeye çalismasi da, ikilinin rekabetleri hususu yine arastirmaya deger bir konudur.
Sarikamis Harekati dönemi, askerimizin erzaklarini tasiyan yük gemilerinin Karadeniz'de kiyi seridinde gitmesine ragmen batirilabilmis olmasi, hangi iç ihanetlerin sonucudur, ya da ihanet yoksa sebepleri nelerdir konusu da bir o kadar önemli bir husustur.
Bu erzak gemilerinin ki 1 taneden fazladir, irili ufakli kaç gemidir, içlerinde soguktan donmayi önleyecek teçhizat ve sihhi teçhizat konusu, 90 bin dondu yalani ile de birebir dogrudan alakalidir, arastirmaya deger husus diye eklemek isterim.
Sarikamis Harekati için haksiz elestirildigini düsündügüm Enver Pasa'yi suçlayanlara hep bir soru sormusumdur ki, harekat yapilmasa Rus'larin maksadi neydi? Ben söyleyeyim onlar söylemek istemezlerse, aynen 1909'da oldugu gibi, bütün Anadolu'yu bogazlar ve dolayisiyla payitahtta dahil Osmanli'yi tamamen fiili isgal etmekti. 1909 ile Sarikamis döneminin tek farki, Ruslarin baska cepheden, bu sefer dogudan geliyor olmasi. Bunu es geçerek Sarikamis Harekati'ni degerlendirmek, büyük bir eksik olur.
Enver Pasa müthis kararli ve cesaretli, ciddi planlari olan, müthis hayalleri olan bir Türk komutani idi.
Tabiri caizse bir tarihi espiri ile, veyahutta takdiri ilahi, cilveyi rabbani denilecek bir gerçek vardir ki, o da söylenmelidir; Tarihten 1 tane yaprak bir baska yöne kimildamis olsa idi, bir milim baska sekilde cereyan etse idi birkaç hadise, o zaman bugünkü Mustafa Kemal Atatürk'ün konumunda, onun pozisyonunda Enver Pasa olacakti. Hakkini vermek lazim, ruhu sad olsun, Türk Tarihi'nin unutulamayacaklar sayfasinin güzide kösesinde Enver Pasa ayyildiz gibi parlamaktadir.
Saygilarimla,