- 626 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Gün olur yaşlanır insan…
Gün olur yaşlanır insan…
Her canlı gibi insanda doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Bu bizi yatanın bizlere layık gördüğü bir kaderdir. Yani ölümlü olmanın neticesinde karşılaşacağımız sondur. Fakat insanı diğer canlılardan (hayvanlar ve bitkiler) ayıran birçok özellikten birisi de akıl, his ve şuurunun olmasıdır. Ama bütün bunlar zamanla yaşlanmamızı engelleyemez. Sadece kendimize özen gösterip, sağlığımıza dikkat etmemizle hastalıklardan uzak bir hayat geçirmiş oluruz o kadar.
Ölümden kaçmak mümkün olmadığı gibi, yaşlanmanın da önüne geçilemeyeceği bir dünya gerçeğidir. İnsana dair ve insanların gönül, ruh ve bedenden oluşan hallerini ve dahi beşikten mezara kadar geçirdiği evreleri birçok yazımda ve şiirimde dile getirmeye çalışmışımdır. Bu hafta onlardan iki adet şiirimi açıklamalarıyla birlikte siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz.
İlki 25 Mayıs 2013 te yazdığım doğumdan ölüme kadar olan safhada kısa ikiliklerle edebiyatın bir kolu olan şiir sanatı dili ile insan…
(çocuk doğar çocuk ölür )
bir doğuş hikayesi dünyaya gelir kardeş
tırmalarken rahmini ruhuyla olur sırdaş
insan denilen kale muhteşemce yapılar
alemleri geçerek aralanır kapılar
emeklerken hayatı gölgesine yabancı
umutlar yığın yığın başında kral tacı
büyüyüp serpilirken tanır dostu düşmanı
gönülden gelen duygu ateşler deli kanı
varlık yokluk arası çetin olur savaşlar
zemheride kavrulup yaz ortasında kışlar
hayatın g/öbeğinde savururken harmanı
kalkıp gider içinden gün batımı zamanı
yorgun seyyahlar gibi yaslanır bir duvara
gözlerde perde olur duman duman sigara
dere tepe dolaşan yolcu yolda yorulur
hazan girer bağına gazel gibi savrulur
ve dünkü çocuklara ölüm gelir yaklaşır
koca koca insanlar bir anda çocuklaşır
(yirmibeşmayıs alacageceler)
Birde bizi her defasında hayata bağlayan avuntularımız vardır. İnsana has, insana dair bu duygu ve düşünceleri şiir sanatının güzelliği ile kelimelerin sihirli gücü ile anlatmak ise ayrı bir önem arz eder bunu yapabilenlere de şair denilmektedir. Şairleri diğer insanlardan ayıran en önemli özellikleri ise iyi bir gözlemci olmalarının yanı sıra sürekli soran, sorgulayan yanlarının olmasıdır. Bir nevi aykırı insanlardır şairler dedikten sonra neymiş bu avuntular birde onu görelim
(Avuntu )
ömür denen hikaye göz açıp yummak mıdır
göçebe insan oğlu gelmeden gider imiş
yarım yarım düşleri tamamına ermeden
hayallerin peşinde perişan heder imiş
bu günün yarını var tesellisi avunmak
her gönülde bir aslan gülmeye neden imiş
feryat figan son bulur unutur acıları
olmasaydı unutmak kinini güder imiş
yaşamanın gayesi farklı farklı her kulda
birisinin sevinci birine keder imiş
gücü yetince ben’lik ulaştırır zirveye
yenilgiye fatura bahane kader imiş
dün bugün yarını var hapsolduğu dünyada
yarı ölüm uykudan uyanmak yarın imiş
bir gün fazla yaşamak elegeçmez hazine
alanlar sefil yaşar satanlar kârûn imiş
biri birine benzer eller yüzler ayaklar
yaratanın damgası parmakta izi imiş
ne kadar inkar etse kafa tutsa ölüme
teslim alırken Allah "Allah" son sözü imiş
üçüncü şiir ise sadece yaşlılığı anlatmaya çalıştığım ve birçok edebiyat sitesinde beğenilen, insanların yorum ve eleştirileriyle daha da anlam zenginliği kazanan şiirim
Gün olur yaşlanır insan
(gün olur yaşlanır insan)
nice güzellerin düştün peşine
kalbin sığmıyordu yanık döşüne
baharlar uğramaz gayri kışına
sessiz zulümlere diyar yaşlılık
bil ki bu kaderi yaratan verdi
gençlik sebilini önüne serdi
ölümlüsün gönlüm sorma bu derdi
depreşince mazi yorar yaşlılık
elin tutmaz baston düşer geriye
sinek konar buruş buruş deriye
dolaşan ayaklar nasıl yürüye
ömür hanesine zarar yaşlılık
gözündeki sular çileyip akar
ağırlaşır yükü canından bıkar
umut kesilince çukura bakar
son nefese kadar sürer yaşlılık
musalla üstünde yatar bir deli
gören de sanır ki bu adam veli
kaskatı yatıyor uzanmaz eli
bu yalan dünyadan firar yaşlılık
-gün olur yaşlanır insan, yaşlandıkça hislenir insan.-
diken ucunda yaşar, zihnimde yatan uyku
yıllanır benliğimde, zulmet denilen korku…
Bu korku ölüm korkusudur. Bilemediği göremediği karanlıkta onu ne gibi bir sonun beklediğini bilememesidir. Hem dünyada hem ahretteki akıbetini bilemiyor olması insanın en zayıf noktasıdır. Gelir gider yoklar. Çoğu kez ölümün eşiğinden döner insan
Ve der ki;
bir tufandı geldi geçti
gelme/di ölüm
varsın beklesin çukur… Vesselam
Arap Kurt – köşe yazıları -
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.