- 991 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
VANİLYALI KEK KOKAN SOKAK
Sokak arşınladım bu gün, adım adım gezdim bu küçük şehri. Her köşe başı beni çocukluğuma sürükledi.
bina enkazına dönüşmemiş vanilyalı kek kokan bu sokak. Bakkal Hasan’ın evi köşe bekçisi, pirli beyli Hatce’nin evi bekçinin iş birlikçisi yine. Bakımsız ve eskimiş ama hatıraları taptaze hiç eksilmemiş. Zekiye ninenin gizemli evi bile hala yaşıyor o mistik kokusuyla...
Dineliyorum yolun ortasında: ayaklarımda turuncu süslü bayramlık pabuçlarım ve kırmızı fırfırlı eteğimle. kalbim duracak; çünkü iğneci Naime’nin evine iki adım var.
Bayramların en güzel ziyaretlerinden biri aslında, badem şekeri yediğimiz, ’’keşke iki tane verseler’’ diye dua ettiğimiz ev bu ev işte. Bu küçük şehirde tanımayan yok iğneci Naime’ yi. Kısacık boyu, bembeyaz saçları, balık etinden az fazlaca tombulluğuyla ve tabi ki o aliminyum kutunun içindeki cam şırıngalarıyla...Akrabalık derecemiz çok da uzak sayılmaz Naime nineyle,
güzel de anlaşır ailenin gelinleri onunla. Bu sokaktaki en güzel ev onun. iki katlı minik bir ev fakat bana kocamaaannnnnn...Hemen kapı girişinde bir salon, bir basamakla inilen küçük bir lavabo boşluğu, ve üst kata çıkan merdivenler, merdivenin dibinde yine bir basamakla çıkılan minicik ama hep güzel kokan mutfak. Öyle iç içe ki bu kat, sarmal bir spiral sanki sevgiyle dönen. Büyülü bir evdi çocukluğuma dair, üst kata çıkmak için can atar ama Naime ninemden korkuya çıkamazdım, sadece ben değil tüm ailenin çocukları çıkamazdı. Kızı ve torunlarıyla yaşardı ninem, eşi Süleyman dedeyi de hatırlıyorum ama öldüğü gün en net olanı (hayırrr hayırrr şimdi bunu hatırlayamam olmazzzz ) kızı Hatice halam harika kekler ve börekler yapardı, Pervin ablam (ninemin büyük torunu) her zaman naif ve kibardı, kız kardeşi Belgin ablam ise daha rahat daha özgürdü, harika resimler yapar ve beni kendine hayran bırakırdı. Bu sokakta geldiğim en çok ev bu evdi, dış görünüşü biraz değişmiş fakat hala minik ve muhteşem asaletiyle bakkal Hasan’ın karşı köşesinde safını korumakta yıllara rağmen.
Bir kroki çizmek ve bu sokağı tane tane anlatmak isterdim, zira bu sokak vanilyalı kek, az ilerideki sağa dönen ara sokağı mis gibi süt, bir üstte kalan sokağı ise goruk şerbeti ve dalgan köftesi kokardı buram buram.
Kek kokulu sokaktan biraz ilerleyince süt aldığımız eve yani sağa dönen sokağa doğru yürüdüm eskimeyen hatıralarımla. Ne üzücü: bu sokak kopmuş geçmişinden bina mezarlığı olmuş, süt kokusunun yerini harç ve sıva kokusu sarmış, balkonlar da çamaşırlar yerini almış ulu orta dizilmiş ipe, geçmişi sallandırırcasına. Böyle miydi eskiden!!! Her evin bahçesi bahçesinde kuytu bir yerde de çamaşır ipi vardı. Kızardı büyükler alelade asılmış çamaşırlara, ardı namusdu çamaşır, sakız gibi bembeyaz olmalıydı, hepsi bir hizada asılmalı ve sıralanmalıydı iç giyimden dışa doğru. Ahh Şeküre ninem ahhhhh bak konu komşun nasılda yenilmiş zamana.
Şeküre ninem vanilyalı kek kokan sokağın bir üstündeki sokakta otururdu. Çok çektii bizden çokkkkk. Yengemin annesidir Şeküre sultan, oğlu, gelini ve iki torunuyla bahçeli tren vagonu gibi bir evde otururdu. baharda papatyalar ve bir kaçda gelincik açardı o küçük bahçede, onun evine de çok sık giderdik ve bu sokağında bir kokusu vardı, goruk şerbetiyle dalgan köftesi kokardı çünkü bizim için yapılırdı. Gelini Fadime yenge zeytin yağlı ev kurabiyesi yapardı, nasıl da lezzetliydi anlatmam mümkün değil. Sıcak yaz günlerinde kapı önünde oturanlar olur, mahallenin çocukları bağır çağır sokaklarda oynarlardı. Bir kaç isim, bir kaçda belli belirsiz hafızama kazınan izler var burada da. Çokça çocuk olunan günlerdi onlar, şimdiki gibi evlerde kapalı kalınmazdı, hele ki bu sokakta bu mahallede hiç bir çocuk eve kapatılmazdı.
Teknolojiye ve hayatın koşuşturmasına yenildiğinizi düşündüğünüzde yürüyün siz de geçmişinize ve çocukluğunuza, kötü hatıraları hasır altı edin ve güldüğünüz günlerinizi hatırlayın. Bu gün yürüdüğüm bu mahalledeki sokaklar aldı götürdü beni tekrar yaşanılması imkansız zamanlara. Belki o evler yerinde duruyor olmasaydı bu denli dönemeyecek ve mutlu olamayacaktım ama yine de o sokaklar alırdı beni bu yıllardan...
Bir daha ki yürüyüşümü gecenin geç saatlerinde sinema sokağına ve eski evimizin bulunduğu arasta sokağına yapacağım, söz verdim kendime. Yazar mıyım bilmiyorum ama zamanda bir yolculuk olacağı kesin...
Dönüyorum 2015 e...Biraz kırgın, biraz umutlu çokça da mutlu...
YORUMLAR
lütfen devam etsin
anlatım çok güzeldi
okurken yaşadım sanki
kutlarım Seyide Hanım
sevgilerimle