- 1437 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
yeter ki çocuklarım okusun saçım süpürge olsun
ben evli iki çocuk annesiydim balıkesir de oturuyorduk eşimin kahvehanesi benimde kuaför salonum vardı evlatlarım her şeyden önemliydi benim için büyük oğlum kamil liseyi bitirdi bu yıl makine mühendisliğini kazanmıştı üniversiteye gidecekti bir yandan sevinip bir yandan da çok üzülüyordum nasıl ayrı kalacaktım canımın parçasından ama mecburdum göndermeye bir yıl okudu yaz tatilinde eve geldiğinde ben istemiyorum bu bölümde okumayı diye tutturdu babası çok kızmıştı yazık değil/mi bu kadar masraf yaptık bir yılın boşa gidecek dediyse de dinletemedi bende kabul ettim oğluma destek oldum
eşimin işleri ve benim işlerimde kötüye gidiyordu bazen ne yapacağımı bilmiyordum sonunda eşim iflas etti dayanacak güç kalmamıştı kahvehane kira borcuna verilmişti ben zar zor evi idare ediyordum eşime iş bul çalış diyordum ama çalışmıyordu evin yükü tamamen sırtımdaydı
ve sınav zamanı gelmişti kamil ziraat mühendisliğini kazanmıştı erzurum/a gidecekti bütün aile karşı cıktı okumaz bir yıl gitti bıraktı yine bırakır diye ben ısrarla gidecek dedim tek başıma aileme direndim mecbur kabullendiler bir sorun vardı para nasıl okutabilecek/tim maddi durum çok kötüydü bende evimden eşyalardan sattım ve bir yakınımın yardımıyla burs aldım oğluma ve birazda kendi kazancımdan biriken parayı verdim oğlumun eline gönderdim erzurum/a
küçük oğlum murat da bu yıl ilk okula başlıyordu çıkmazın içine girmiştim çırpınıyordum çocuklarım için ve tek yapılacak şey iş yerimi kapatıp dışa gidip başkaların yanında çalışmaktı bu kararımı söyledim eşime kabul etmek zorunda kaldı izmir/e yeğen/imin yanına gittim iş buldum çalışıyordum ama küçük oğlum murat benden ayrı kaldığına çok üzülüyordu altı ay sonra yanıma aldım ev tutup eşimi ve muradımı izmir de iki yıl çalıştım
istanbul/dan iş teklifi aldım daha çok kazanacağım için gitmek zorundaydım yine bana yolculuk görünmüştü ailemi izmir de bırakıp gittim iş yerinde yatıyordum ev tutamazdım yoksa üç evi nasıl geçindirirdim çok sıkıntılar çekiyordum elimdeki avucumdakini iki çocuğuma gönderiyordum bazen aç bazense tok uyuyordum bir yıl sonunda izmir/e döndüm çünkü çalıştığım mekan başkasına devredilmişti iş arıyordum iş çoktu ama parası azdı
gazeteden bodrumda iş buldum aradım görüşüp hemen yola çıktım kuaför salonuna geldim çok zordu bilmedik yerde çalışmak patronumla görüştüm bir hafta deneriz dedi iyi olursan işinde kalırsın yüzde otuza çalışırsın diyordu kabul etmek zorundaydım kalacak yerde veriyorlardı o gün bir kaç iş yaptım patronumda başımda duruyordu sürekli beni izliyordu ve müşteriye beğenip beğenmediğini soruyordu çok şükür/ki müşteriler memnundu akşam olmuştu personel evine gidecektik iki bayan daha vardı onlarla eve gittim şaşırmıştım ev değil barakaydı sanki tenekeden ev içeride dört yatak yerde eski bir yatak örtüsü serilmiş çok küçük elektrikli ısıtıcı küçük bir mutfak tezgahı birde banyosu vardı içerisi hava alıyordu deliklerden kapının altından da çıyanlar giriyordu içeriye arada faresi de oluyordu bahçelikti etrafı barakanın
mecburdum iki evladım için hayatla mücadele etmeye onların hem anası hemde babası olmuştum aldığım parayı her hafta ikiye bölüyor/dum yarısını izmir/e yarısını erzurum/a gönderiyor/dum
bu gün gün/lerden cumaydı kamilin harç parası yatacaktı son günüydü cumartesi alacağım haftalığımı bu gün istedim patrondan hık mık etti ama verdi bahşiş/lerimi de kattım harçlık ve de harç parasını yatırdım birazını da eşime gönderdim elimde beş/kuruş kalmamıştı içim yinede rahattı çocuklarımın ihtiyacını karşılamak beni mutlu ediyordu akşam barakaya gittim ne ekmek nede sigaram vardı ertesi günü işe gittim aç çalıştım kimseye de belli etmedim her zaman bahşiş olurdu inadına iki gündür olmuyordu dünden beri sadece ağzıma su giriyordu Rabbimin sınavı olabilirdi çok şükür diyebiliyordum cumadan pazartesiye kadar aç kaldım müşteri gelince bahşiş verince simit aldım kendime birde sigara Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin
bir yıl hiç izin yapmadan gece yarılarına kadar çalışıyordum kısa zamanda bodrumda ün yaptım her gelen müşteri beni arıyordu ve saatlerce de olsa bekliyorlardı sıralarını salonun en iyi ustasıydım işimi severek yapıyordum çünkü her yaptığım işte ekmek kokusu vardı alın terimse katığım/dı çok şükür güzel kazancım vardı ailemi getirmek için apart tuttum murat oğlum nasılda sevinmişti ana kuzusu hasretle sarılıyordu bende sevinç/den ağlıyordum
kamili/mi okutmak için göçebe olmuştuk çok şükür üniversiteyi bitirdi oğlum ve diplomasını almıştı aileme bakın işte okumayacak dediniz nasılda okudu benim aslanım anasının yüzünü kara çıkarmadı diyordum övünüyordum oğlumla ve ben çok çabaladım benim evlatlarım için hayatla savaşım açlıkla yoğruldum toklukta piştim ben kazanmıştım anaydım ben ana
yeter ki çocuklarım okusun saçım süpürge olsun canım onlara feda olsun Rabbim isterse her şey olur asla vazgeçmeyin evlatlarınız okumak isterse okutun
YORUMLAR
Halden bilen ,hali yaşayandır
Çok duygulu,çok güzel bir yazı,çok manalı bir mücadele
Tebrik ediyor,başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Selam ve dua ile İNŞALLAH.
zehra taşdelen gözyaşım
Yaşam öykünüzü okurken olayları yaşar gibi oldum.Dar gelirli ailelerin yaşanmışlıkları genelde aynı acı ve hüsran içinde geçmektedir.Her birinin öyküleri farklıdır fakat özü aynıdır,zelalet,yoksulluk ve hayatın akışına yetişememe.Çağımız öyle bir çağ ki ,paçayı kurtaran kaptan oluyor. Herkes kendi yaşam mücadelesini veriyor.Eşin dostun yardımı olmuyor .Çünkü yürekleri seninle olsa bile olanakları el vermediği için çaresizce bakıp dururlar.Yine azim,metanet ,sabır,kıt kanaat geçinmek ve de çalıçmak ,az da olsa bu işin üstesinden gelir diye düşünüyorum.Sağlık ve mutlu yaşamla kalın.Saygılar
zehra taşdelen gözyaşım
zehra taşdelen gözyaşım
Güzel kardeşim yazını ilgiyle ve severek okudum . Bir annenin evlatları için yapmayacağı şey yoktur. Aynı sınavlardan bende geçtim. Çok iyi anlıyorum seni. Allah yardım eder diyoruz . Doğru ve dürüst çalışılırsa,
biraz da dişimizi sıkar isek zorluklar aşılır sonunda düzlüğe erilir diyorum.
Selam ve sevgilerimle allah kimseyi zorda bırakmasın.