Çöpteki çiçek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Şimdi oturduğum rahat yerde geçmişe dönüp, o en sıkıntılı günlerimi yazmak ne kadar zor.
Yinede yazmak istiyorum.
Bir gün aklımda.Hatırama kazınmış. Sonra benzeri diğer günler.Hep hayır dediğim, sadece
bağırmaya, ağlamaya gücümün yettiği günler..
-HAYIIIRRRR..Evlenmiyeceğim.
İnsan doğuştan kaderini yazamıyor. Türlü etkenler nasıl yaşayacağına karar veriyor. Karar
sahibi de ailen oluyor doğal olarak. Başka eğitim kültür düzeyi yüksek ailede de doğabilir
kendi hayatım hakkındaki kararları kendim alabilirdim. Ne yazık ki olmadı. Küçük bir
kazada memur ama ekim dikimle ve hayvanları olan bir ailede doğdum.Babam annesinin adını verdi:
Nazik..
Benim ilkokulu bitirdiğim dönemde ilk okuldan sonra gidebileceğin yalnız orta okul vardı.
ona bile göndermediler. Oysa öğretmenim ortaokulu okuyacaklar listesine beni de yazmıştı Çalışkan bir öğrenciydim. O zamanlar büyük babamın babamla olan konuşmasını
üzüntüyle anımsıyorum. Yatılı okullarda kızların bebek düşürüp tuvalete attıklarını söylüyorlardı. Gerçekmişçe ballandırarak anlatıyorlardı.Okumaya giden kız mutlak onların
fikirlerindeki şeyi yapardı. Başka yolu yoktu.
Kızlar zamanı gelince dışarıya atılacak kirli bir bohçaydı sanki. Kızlar ailenin, erkeğin elinin kiriydi. Yıkayınca çıkar giderlerdi. Böylesine basitti. Onlar elden bir an önce atılması
gereken bir pislikti. Kız kısmı bir dışkıydı, nereye atarsan oraya yapışıp kalacaktı. Başka bir şey düşünülmezdi. Kızların duyguları, geleceği.. Gelecek iyi bir evlilik, iyi bir koca demekti. Başka çıkarı yoktu bunun. Aile niçin var bunu düşünmek istemiyorlardı. Sonuçta
görücü usulü evlenen kızlara adaydım, hem de doğuştan..
Anneannem bizim iyi birileriyle evlenmemizi çok isterdi. İkide bir, bir dünürcü alır getirirdi. Satılık mal gibi görücünün karşısına çıkmayı hem komik bulurdum ama ailemi
üzmemek için kabul eder çıkardım gelenlerin yanına. Şimdi anlatacağım bu olayda gelenlerin yanına nasıl çıktım oğlanı nasıl beğendim bilmiyorum. Herhalde beynim unutmak istediği için bu bölümü silmiş. Sadece bu sözlendiğim kişinin halasının evinde oturup, yemek yediğimizi anımsıyorum. Bir kez de tiyatroya gitmiştik, dayım ve eşiyle
birlikte. Ne sevdiğimi sorunca tiyatro demiştim. Daha sonra Ankara’da güzel bir tiyatro oyunu seyretmiştik. İşte o zaman bu kişinin bana hiç de uygun olmayan biri olduğunu
anlamıştım.
Eve gelince,hatta daha anneannemde iken parmağımdaki yüzüğü çıkarmıştım.Evde nişanı bozduğumu anneme söyledim. Tam deyim yerinde kıyamet koptu. Beni sorgulamayan
kalmadı bütün sülâlede. Önüne gelen ağzını açıyor, sanki üstüme kusuyordu. Nişan bozulur muymuş. Nesi varmış, güp güzel oğlanmış. Kendim pek mi iyiy mişim. Bu oğlana
ben lâyık değilmişim.En küçük kardeşim_benden on yaş küçük- Sözlüm olan kişiye, eniştee bu kız iyi biri değil. Sen daha iyi birine lâyıksın gibi bir şeyler söyledi. Ölür müsün, öldürür müsün şaşırdım.
Annem eğile eğile dizlerine vurunuyor:
- Bu kız beni öldürecek heriif! Ben gidip bir yerlere kapıcı, hizmetçi olurum, eğer nişanı bozmaktan caymazsa. Elin günün yüzüne bakamam been! Allah’ım sen bize yardım et.
Bunları söylerken bir yandan gözyaşları sel olup akıyordu.
Annem zaten yeterince evinin hizmetçisiydi. İnekleri sağar, bahçeye bakar, üstelik de elinde sürekli yaptığı bir el işi olurdu. Demek istediği sanıyorum buralardan gidip, hiç kimseyi görmemekti.
Beni düşünen yoktu. Sadece el gün, konu - komşu düşünülüyordu. Herkese nişanın
bozulduğunu nasıl söyleyeceklerdi. Bu onlara göre büyük bir utançtı. Sanki namussuzluk yapmışım gibi..
Bu arada sözlüm olan kişi gelmişti elinde bir demet çiçek ve nüfus cüzdanıyla. Niyeti Allem edip kallem edip benim gönlümü yaparak bir karambolde hemen nikâhı kıymaktı. Çiçeği alıp çöp tenekesine attım ağlayarak. Zaten bende salla sümük karışmıştı. Kendimi savunmak için var gücümle savaşıyordum adeta. En kaba vahşi halim açığa çıkmıştı. Başka türlü kazanmam olası değildi. Sonunda benim dediğim oldu. Çevremdekileri yendim.
Tabii başka savaşlarda yenmek için kılıçlarımı kuşanmıştım. Bu ilk zaferdi. Hayat önüme
Daha başka mücadele etmem gereken durumlar çıkaracaktı. Kendime, daha doğrusu
İnsana olan güvenimle, her durumda, her zaman kazanan ben olacaktım..
Belkide çöplüğe atılan çiçek bendim. Saplarımı koyacak bir su arıyordum. O su da bendeydi.
08. 12. 2015 / Nazik Gülünay..
Yazımı günün yazısı seçen, seçici kurula çok teşekkürler..
YORUMLAR
Sayın Nazik Hanım efendi;
Yazınızı içte, derin duygularla bir nefeste okudum. Okurken bu olanların ciddi olmadığına, sadece bir hikayeden ibaret olduğuna inanmak isterim. Yazının başlığını gördüğümde yıllar önce bir tiyatro oyununu bana anımsattı. "Mikadonun Çöpleri"; "Çöpteki Çiçekler" kadar dramatikti. Yazının içeriği, akışı ve üslubu itibari ile sahnelenmesi gereken güzel bir eser meydana getirmişsiniz. Bizlerle paylaşrak bu tür duygulardan haberdar ettiğiniz için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim. Yüreğiniz açık, kaleminiz kuvvetli olsun
glenay
Ne zamandır yazmıyordum.
Bana güç verdiniz.
Öyküm tamamen gerçek.
Zaten burada, yani E. Defterinde yazdığım her öykü gerçek.
Çok teşekkürler,
selamlar..
inan bana yapılması gerekeni yapabildiğin için kahramansın canım arkadaşım
glenay
Çok teşekkürler canım,
sevgilerimle..
Ayşegül Aşkım Karagöz
Tebrik ederim başarılar dilerim güzel bir yazı okudum hem severek hem de üzülerek tabi malesef bu kanayan bir yara olmuş bizde bir türlü iyileşmiyor ne yazık ki ben de böyle bir olay yaşadım görücü usulu ile evlenenlerden biriyim mutlu sayılırım ama sevdiğim kişiyi asla unutmam unutmam da mümkün değil saygılar sevgiler
glenay
Sevdiğinle evlenmek
bizden mi kaynaklı bilmiyorum,
her zaman mümkün olmuyor.
Evlendiğin kızla mutlu olmaya bak.
Aslında sevdiğinle evlensen de aynı şeyleri yaşayacağını düşün.
Çok teşekkürler,
selamlar, sevgiler..
direnmek insan olmanın ilk özelliğidir. Bilerek bilinçli bir direniş. Ormandan korkarak kaçmak yerine içlerine dalarak ormanın diğer yanına çıkmaktır hayat.. Maalesef çok aile çocuklarını kendi mallarıymış gibi görüyor.
konu anlatım güzel.. tebrikler.. saygılarımla..
glenay
Hayatta direnmekle kazanılıyor.
Çok teşekkürler,
saygılarımla..
İnsanın inanası gelmiyor.. Bu nasıl anne baba diyeceğim affınıza sığınarak..Ve nasıl bir kız kardeştir anlamak mümkün değil. Tamam o zamanlar yaşamayan bunu bilemez diyebilirsiniz ama bir anne ya nasıl yavrusundan önce çevreyi düşünür..
Zor koşullar altında bence büyük bir başarı kazanmışsınız.. Tebrik ederim.. Doğu da bunu yapamayan küçük gelinler geldi gözümün önüne.
glenay
Babam öldü annem gücü yetse yine aynı olacak.
Buraya yazdığım kardeşim o zaman çocuktu ama
onu o kadar sevip, yardımcı olmama rağmen yine
diğer kardeşimle muhteşem ikili rolünde.
Yani dışlanmış hissediyorum kendimi.
Doğuda ve burada da var.
Küçük yaşta evlenmek makbül nedense.
Tabii eskiye göre okutulan kızlarımız daha çok.
sevgimle..
Gencecik yaşında, göstermiş olduğun cesaret ve dirayet takdir edilesi. Kim var ki acılar eşiğinden geçmeden felaha ermiş. Kimi öyle, kimi böyle. Herkesin bir yaşam hikayesi elbet var, ve var olacak... Önemli olan kendin için en doğru olanı bilebilmende, en doğru tercihi yapabilmekte. Bu da eğitimle olur en çok. Helal olsun diyorum. Bazı kişilik özelliklerine eğitim de yeterli olmuyor. Nasıl üzüldüm.Ah keşke okuyabilseydin canım ya .Ama geç değil inan. Hâlâ... nefes aldığın müddetçe bu şansın var. Hep olacak. Hiç bir şey için geç değildir. Mutluluk içinse asla...Öpüyorum gül yüreğinden.Her şeyin gönlünce olması dileğiyle.Sevgiyle.
glenay
Bu siteye geldikten sonra, arkadaşları gördükçe
okumak istedim ve açık öğretimde lise bölümünde okuyorum..
Çok teşekkürler Şükran hanım,
sevgimle..
örtüsünü bir kaldırsa insan dünün
ne varsa dökülür üstümüze
her bir öyküde bir yara
ve yaralarından varılır bazı insanlara
iç burkan
dik ama mağlupluğunda
bir yaşam pay edildi sanırım pek çoğumuza
sevgiyle Nazik
glenay
Bana bu acılardan çokça pay edildi
bunları yeri geldikçe yazıyorum..
sevgimle..
glenay
Çok teşekkürler..
canım arkadaşım yaşadıklarına çok üzüldüm ama seninle de gurur duydum senin gibi kadınlara ben kahraman derim içim burkuldu okuyunca kalakaldım öyle sen güçlüsün bununla kendinde zaten gurur duyuyorsun kendini yetiştirmek kadar güzel ne var bir kadın için hem de . Güçlü olamayıp da direnemeyenler de var canım arkadaşım hep böyle kal güçlü, ayakları yere sağlam basan ve yüreği kahraman.
glenay
Kahraman mıyım,
yoksa yapılması gerekeni mi yaptım tartışılır.
Önüme bir yol çizdim ve oradan sapmadan yürüyorum.
sevgimle..
Duyarlı yüreğinizi saygıyla selamlıyorum ve durgun bir gölün dibindeki yankıyı duymamak mümkün mü...
Gerçek bir var oluş öyküsü ve tam anlamıyla yaşatılanların yaşattığı o duygu sağanağı ki içinde neler saklı görünenin aksinde.
Can-ı gönülden kutluyorum Nazik hanım.
Sevgimlesiniz.
glenay
selam ve sevgimle..
"...sonunda benim dediğim oldu. Çevremdekileri yendim..." Aferin sana desem ukalalık olur mu acaba? Olmasa gerek...
Çok klasik olacak ama "hayat en büyük okuldur" okuyabilene. Liseden, üniversiteden de büyük. Sanırım onu okumuşsun. Ne mutlu sana. Saygı ile eğilirim...
Tevfik Tekmen tarafından 12/9/2015 9:33:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba Nazik, annen baban yaşıyor ise şimdiki durumları görünce ne diyecek acaba.
Bizler, kayıp gençlık olarak yetiştik. Kız çocukları okumaz, sevmez, babası kimi uygun görürse onunla evlenir (!)
Böyleydik iste!
Yine de bu karmaşık hayattan ismin gibi Nazik bir insan yetiştirmeyi başardığın için seni kutlarim.
Sevgilerimle.
glenay
Ah o hocalar derdi, onların yüzünden oldu.
Şimdiki lâz hocamız gibi bir hocamız olsaydı
seni okutmaz mıydım. Derin bir offf çekerdi sonra.
Çünkü ben genç kızlık dönemimde çok kitap okurdum.
Dikiş dikerek kazandığım paralarla. Ve de elimden defter- kalem düşmezdi.
Resim yapardım önceleri. Sonra resimlerin yanına kısa şiirler, yazılar yazmaya başladım.
Çok teşekkürler,
selam ve sevgilerimle..
Bu güzel yazınıza benim yazdığım deneme yazımla eşlik etmek isterim izin verirseniz...
"Bir kızınız olmalı"
Babama...
Remiz sözcüklerden ağdalı sözlere, latife yazılardan lafız kelimelere kadar, üstü-başı hiç kimseye benzemeyen bir insandı kız çocuğu…Edepten uzak ,edilgen bütün sözlerin başına konulan kız çocuğu…Masal değil, hikaye değil, roman hiç değil… Hayattı baştan sona onun göz yaşları…
Siz daha çocukken ... Annem anlatırdı, bir hikayenin ucundan tuttu mu babalar çekiştire çekiştire, yırtarcasına orasına-burasına vurarak büyütürlermiş kız çocuklarını. Büyürler miydi ? Kendi bedenlerinden önce korkuları, hayalleri, haykırışları en çokta namusları büyürdü. Hasım sahibidir kız çocukları, hasımdırlar, suçludurlar hep bir adım geriden koşturulurlar.
Bir yerlerde mi okumuştum bu hikâyeyi, yoksa tv de mı izlemiştim, belki de bir dizinin 124. bölümüydü. Bilmiyorum. Belki de hatırlamak istemediğim bir tarihte yaşamış ya da "siz daha çocukken" diye annem mi anlatmıştı ? Bilmiyorum !
Ablam, evin tek kızıydı. Tek dememe bakmayın ,babamın aklında sadece onlarca kız çocuğundan birisi gibiydi. Öyle büyüyordu, büyütülüyordu. Namus belasına, namussuz düşüncelerin en akla geleniydi kız çocukları. Doğarken suçlu , yaşarken suçlu ve òlürken yığınla suç ortağı misali. Ablam hakim karşısında çıkartılarak daha hiç bir suç islemeden ,suçsuz yere yargılanacak, kesin suçlu bulunacak birisi gibi. Suçsuz ablam, suçlu bir kız çocuğu olarak hep büyüdü ablam.
Ablam hiç bir yazı bizimle geçiremezdi. Hayallerini, çocukluğunu, umutlarını alarak her yaz anneannemle birlikte yaylaya çıkardı. Ne büyük yüktü ailemize. Çok mu büyük geliyordu bize ? Bir kaç parça giysisini torbaya koyarken gizlice ağladığını görürdüm. "Abla" diye seslenince bembeyaz elleriyle gözlerini buruştura buruştura silerdi. "Neden ağlıyorsun?" sorusunu ona sormaktan o kadar çok çekiniyordum ki, yanından hemen uzaklaşarak kapkaranlık bir yer arardım ona ağlamak için.
Ve o gündü, dışarıda hangi mevsimin olduğunu hatırlamıyordum. Vücudumun buz kesildiğini, dişlerimin gıcırdadığını hatırlıyorum. Babama yük, babama günah olan ablamı istemeye gelmişlerdi o gün… Kendime geldiğimde söz kesilmiş, sözlerin en ucuzu onun adına verilmişti. Babam büyük bir günahtan kurtulmanın hazzını yaşarken, ablam büyük bir günaha yolcu ediliyordu.
Düğün günü ablam evden gönderilirken, yüzünü hiç görmedim. Görmeye cesaret edemedim. Ardından kapıya çıkıp arkasından su dökemedim. Hiç tanımadığım bir kişinin soğuk sorusuyla karşılaştım.
-Neden ağlıyorsun ?
-Ablam evleniyor
- Ablanın ismi neydi ?
-Ablamın ismi Günah’tı .
sevgiler...
glenay
Bu yazıyı, sizin yazınızı okuduktan sonra
her zaman yaptığım gibi doğrudan, içtenlikle bu sayfaya yazdım.
İnanın içim acıdı öyküdeki ablaya.
Her zaman aileler bu kadar katı olmasa da
sanıyorum cahillik sonucu çocuklarına, özellikle kızlarına karşı
adil olmuyorlar.
Çok teşekkürler,
sevgiler..
CaNMaYBuLL
Sevgiler
hayat zor, imtihanlar bitmiyor.
yine de dayanabileceğiniz kadarıyla yaşıyorsunuz.
yaradanın inayetini hissederseniz inşallah daim.
(yazıya edebi olarak bakamıyorum. bir anı olduğunu kendiniz söylediniz (anı da çok önemlidir edebiyat açısından), yine de bu yazı bir yarabandı gibi görmek lazım, bu yüzden demlediğiniz hüzünden bir bardak içip dönüyoruz kendi inlerimize)
glenay
Ne yazık ki ülkemizde benim yaşadıklarımı yaşayan kızlar hâlâ çok.
Allah'a şükür o günler geçmişte kaldı.
eğer bu yazi bir kurgu olsaydi, ki öyle olmasini dilerdim, çok başka bir yorum yapardim.. şimdi ise çok öznel bir yorum yapmak istemiyorum. sadece ismini iyi ki nazik koymuşlar, zira isim insana tecelli eder. ki etmiş de ve oldum olasi sevmişimdir insanlarin yaşadiklarini dinlemeyi. teşekkürler paylaştiğin için.
sevgilerimle.
glenay
Maalesef kurgu değil.
İsmimi yaşıyorum.
Eğitim öğretim sonradan da oluyor.
Açık lisede okuyorum.
(Ancak şimdi aklım başıma geldi)
Resim kursu, biçki- dikiş, nakış, kuran kursu
ve daha başkaları.
Ömrüm kurslarda geçti, geçiyor.
Terzilik yapıp çocuklarımı okuttum ve kitap dergi aldım.
Kendi kendimi yetiştirmeye çalıştım.
selam ve sevgilerimle..
Rampaların Ustası
Ben de yorumcuya ilişeyim, bir hayat, isim tahkiyesine ilişmektense..
Selam ile.
küsss
Kendi dusen aglamazmis:)
glenay
Yorum yazmasanız güne düştüğünü bilmeyecektim.
Selamlar..
glenay
Güçlendim böylelikle..
Ve şiir yazdırıyor işte..
Selamlar..