“Deli Doğayla Uyumludur” Önermesinin Mantıksal İspatı:
“Deli Doğayla Uyumludur” Önermesinin Mantıksal İspatı:
“Aklımı oynatacağım!” sözünü duymuşuzdur hepimiz.
“Aklını Oynatmak” demek “Delirmek” demektir.
O hâlde;
Deli, Aklını oynatan ise
Deli’ nin Zıddı Olan Akıllı; Aklını oynatmayan yani sabit tutandır.
Oysa biliriz ki;
Âlemde sabitlik yoktur, her zerre her an hareket halindedir.
Öyleyse Sabitlik halinde olan akıl, her an hareket halinde olan doğayla nasıl uyum içinde olabilir ki!
Akıl diyebilir ki burada;
“Âlemde sabitlik yoktur, her zerre her an hareket halindedir.” Diyorsan, bu âlemden ayrı olmayan akılın sabit olabileceğini nasıl söylersin?
Buna cevap olarak deriz ki;
“Akını Oynatmak” tan bahseden akıllının, aklını oynatmadan önce aklının sabit olduğu sonucunu çıkarmak akla aykırı değildir.
Çünkü akıl bilir ki; Oynayan sabit olamaz. Oynamayan ise sabittir.
Meselâ;
“Yerinden oynamıyor” veya “Yerinden oynatamıyoruz” deriz gücümüzün yetmediği ağırlıklar için…
Akıl cisimsel/maddesel bir şey olmadığına göre bu anlamda bir sabitlikten söz edemeyiz elbette.
Aklın sabitliğinden anlaşılması gereken “Sabit Fikirli” oluşudur.
Yeni fikir arayışında olmayan akıl da bir hareketlilik düşünülemez.
Buna göre şöyle demeliyiz;
Sabit Fikirli olan bir akıllı nasıl olur da her an hareket halinde olan âlem ile uyum halinde olabilir ki!
Âlemdeki bu hareketliliğe uygun hareket eden “Aklını oynatan” Delidir…
Sonuç olarak “Deli Doğayla Uyumludur” önermesi doğrudur.
Önerme; Erme’ nin öncesidir… Erme için hazırlık aşamasıdır.
Erme deyince ermek, erişmek ancak ve ancak hareket halinde olanın, yol alanın kârıdır.
Sabit olanın bir yere ermesi mümkün değildir.
Bu da önermenin doğruluğunun başka bir açıdan ispatıdır.
En bariz ispat için ise dünyanın haline bakmak kâfidir…
Akıllı insanın insana yaptığını hangi akıl alır ki şu âlemde…
Haksız paylaşım, rekabet, çatışma, terör, savaş vs…
Ve bunların sonucu olan; Açlık, yokluk, hastalıklar, ölümler…
Bu mudur âlemle uyum içinde olmak…
Ve bu hâle bakıp ta aklını oynatmak hakikaten her akılın en akıllıca işi olacaktır.
Sabah sabah nereden esti bu düşünceler denirse…
Biraz önce iş yerine geldiğimde…
Aşırı şekilde kaygılı ve sıkıntılı bir arkadaşın;
“Aklımı oynatacağım artık ya… Ne yapacağımı bilemiyorum” diyen çaresiz halini gördüm de oradan geldi…
İnsanı böylesine çaresiz bırakıp böylesine kaygılandıran şey ne olabilir ki…
Eli ayağı tutuyor.
Bir hastalığı yok.
Canı sağ henüz alacak nefesi var vs.
Asıl değerli olan her şeye sahip…
Sözün burasında mutfağa gittim bir çay almak için…
O arkadaş ta geldi aynı esnada…
“Nedir derdin?” dedim…
“Aaahhh aaahhh…” diye derin bir ah çekti…
Belli ki maddi sıkıntılar.
“Şu an…” dedim “Aklına bir format atsan… Hiçbir derdin kalmaz…”
“Doğru söylüyorsun” dedi… “Keşke yapabilsem”
“Aklın aynı düşüncelere takılmış… Bozuk plâk gibi hep aynı şeyleri söylüyor sana…
Olandan çok olacaklara dair düşüncelerin sıkıyor seni….” Dedim..
“Ama ne yapayım? Düşünmeden duramıyorum ki!” dedi…
Dedim ki;
“Bu türlü düşüncelerin işe yarıyor olsaydı şimdi bu halde olmaz, üzülüyor olmazdın…
Allah cc. ayette buyuruyor ki;
“Hiç kimse yarına kendisi için saklanan müjdeleri bilemez”
“Bu umutla, bu düşüncelerle bak hayata…”
Yüzünün gergin hatları gevşedi… “Doğru söylüyorsun” dedi…
Çayını aldı ve gitti
Şimdilik aklını oynatmaktan kurtuldu…
Ama onun yerine ben onun aklını oynattım…
Farklı bir fikire sarılmasını sağladım…
Aklını oynatmak için illâ ki delirmek gerekmez…
Asıl delilik aklını oynatmamaktır… Akla göre…
Önerme doğru mu yanlış mı çok önemli değil…
Doğru olan yanlış yere kendini üzen bir insanı sevindirebilmek, gülümsetebilmektir…
Hayırlı Cumalar Dilerim….
Diyor ki Rumî ;
"Gül’e söylenip te açılmasını sağlayan şey kâlbime de söylendi...
Kendi bağrımdan..."
HâLimce...
13.11.2015 - 10:25
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.