MENFAAT ve ÇIKAR
Ne yazık ki geldiğimiz dünya düzeni tamamen menfaat ve çıkara dayalı. İnsanların birbirleriyle olan ilişkileri gözlemlediğim kadarıyla menfaat ve çıkara göre şekillenir vaziyette. Bunun bize getirilerini ve bizden götürülerini düşündüğümde ne yazık ki hiç bir getirisi olmadığını; birbirimize karşı riyakar, soğuk, bencil, yalancı ve aynı zamanda sınıflandırmaya da yol açtığını görüyorum. Eğer ekonomik durumunuz iyiyse zaten herkesin sizinle iyi geçinmesi kaçınılmaz. Veya statü-makam sahibiyseniz sizin yardımınıza ihtiyacı olan insanların, sırf sizin onlara yardım etmenizi istedikleri için size karşı ne kadar da samimi davrandıklarını görmezden gelemiyorum. Sizi sevmedikleri, her fırsatta eleştirdikleri ve gerektiğinde gıybet ettikleri halde, sırf onların menfaatleri için sizinle iyi geçinmeye çalışmaları beni büyük ölçüde şaşırtıyor. Hayatta en tahammül edemediğim şeylerden biri de ikiyüzlü insanların yaptıkları hoş bir şeymiş gibi sağda solda anlatmalarıdır. Eğer istediğini aldıysa sizden, yaptığınızın ne kadar büyük bir iyilik olduğunun falan hiçbir önemi kalmaz onlar için. Artık siz kullanılmış ve diğerlerinin arasında tozlanmaya mahkum edilircesine rafa kaldırılmışsınızdır. Bu ve bunun gibi olayları yaşayan biri de kendini ’haklı’ görerek şu sözleri söylemekten çekinmez hale geliyor. Acıma, acınacak hale düşersin. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Diyeceğim şu ki bu gibi olaylara maruz kalan birisi yaşadığı travmadan sonra ne başkalarını nede başkalarının sıkıntılarını düşünür,gözetir veya yardım etmeye çalışır durumda olacaktır.
Hal böyle olunca toplumumuzun hep şikayetname sinde bulunduğumuz, ’İNSANLIK ÖLMÜŞ’ tabirleri kulaktan kulağa duyulmaya devam edecektir. Öyle ki menfaat ve çıkar bir ilişkinin sebebi ne olursa olsun içine bulaştıysa o ilişki ne uzun süreli nede sağlık bir ilişki durumunda oluyor. İnsanlar birbirlerini kullanıyor, sonrasında bir çöp gibi kenara atıyor yetmiyormuş gibi birde bunu sağda solda dile getiriyor.
Kime sorsak yalan kötü bir şeydir ve yine kime sorsak yalan söylememeye özen gösterir. Fakat bunları amel etme konusunda ne kadarda büyük problemler yaşıyoruz farkında değiliz. Sorunda tam burada başlıyor. Yapılması gerekenleri iyi biliyoruz fakat yapmıyoruz. Adam kalkmış toplumumuzun en büyük sorunu yalandır diyor geçmiş karşımıza işi icabı kurumunu zarara uğratmamak için göz göre göre bize yalan söylüyor. Sonrada kalkmış İmam Hatip mezunuyum bunları iyi bilirim diyebiliyor. Bizler karşımızda ki insanları hep bizden saf görüyoruz. Hele ki makam, mevki, statü, ekonomik açıdan varlıklı biri yoksa karşımızda tamam. Bizden enayi durumuna koyuveriyoruz insanları. Kusura bakmayın ama kimse kimsenin ne olduğu konusunda en ufak bir bilgi sahibi bile olamaz şu devirde. Konuyu dağıtmak istemiyorum konuşulacak çok şey, yazılacak öyle çok ’KAVRAM’ var ki hoşnut olmadığım.
Yazımı bu güzel sözle bitirmek istiyor ve başka denemelerde tekrar buluşmayı ümit ediyorum. ’Menfaat, her dili konuşur, her kılığa girer hatta menfaatlere karşı kayıtsız biri gibi görünmesini de bilir.’(La Rochefoucauld)
Not: HAYATINIZDAN MENFAATİ ÇIKARTIN!
YORUMLAR
Canım oğlum öncelikle yine güncel ve insan ilişkilerinde önemi olan bir açılıma parmak bastığın için seni yürekten kutlarım: Evet maalesefki şu kahrolası tüketim toplumunda ve kapitalist sistemin çarklarında insanı duyguları bir kenara bırakarak birbirimizin üstüne basa basa, riyakarlık içinde boğularak yaşamaya çalışıyoruz. Herkesin yüzünde bir maske ve sadece yatağa girerken çıkardığı ve vijdanı bir yerlere emanet ederek her düne biraz daha zedelenmiş bir insan portesi ile sabaha yine aynı maskelerle uyanıyoruz. Aslında çözümü'de bilmemize rağmen bananecillik en büyük bencilliğimizin ilk adımı aslında.Attığımız her bumareng'lar bizi vuruyor ve o menfaat ve çıkarcılığın girdabına toplum ister istemez bizide içine itiyor... kalemin ve yazıların fikirlerin her yüreğe ışık yol gözterici olması dileğiyle seni yüreğinden öpüyorum
ZinedkA
Saygı ve Sevgilerimle.
Kederli
Esenlikler, saygı ve selamlar
Merhaba genç, yiğit ve mert kardeşim.
Sizden yine, harikulade bir makale ukudum. Aslında eklenecek bir şey yok yazdıklarınıza. Tamamının altına gözükapalı imzamı atarım.
İçinde bulunduğumuz acınacak durumu, biz 1950'lerin kuşağı başlattı ve günümüza kadar artarak devam etmekte ve malesef-üzülerek söylüyorum- uzun yıllar buyu sürecek de.
Kısacası; oturduğumuz dalı, meyvesine aldırış etmeden kestik. Dışa bağlılığımız bir yana, ''hırslı tüketici'' olmamızın nedeni de, bizleri kendi çıkarları uğruna, sermaye babaların yem olarak atan insanlardır.
Bunu derken, toplumu sorumluluktan sıyırmış olmuyorum; tak aksine, işe yarar adam yetiştirmekteki acizliğimiz, bizi kendi içimizde çıkan idarecelerinin kucağına itti.
Ne ettiysek, kendimiz ettik neticede.
Fakat; sizin gibi genç yetenekler olduğu sürece, umutsuz değilim memleketin geleceğinden.
Şunu da belirteyim; sağlıklı bir toplum, ayaktan, yani biz halktan başlar.
İyi bir insan iyi bir müslüman olur da; iyi müslümanın da iyi bir insan olması söylenemez. Keza; müslümanlık dilde olan bir sıfat olmakla yetinirken, iyi bir insan da icraatıyla kendini gösterir.
Atalarımızın çok güzel bir sözü var:
Ainesi(aynısı, kendi, aynası) iştir kişinin lafa bakılmaz.
Kendinize benzeyin, kendiniz kalın, aynaya baktığınızda ''bir delikanlı, yiğit, mert, aydın..''birini bizzat siz görüyorsanız, emin adımlarla giden, kendine ve toplumuna aynı ayarda yararlı olacak bir insansınız, demektir. Geleceğinizden hiç korkunuz ve kuşkunuz olmasın.
Sizinle yazışmak, ayrıcalıklı bir zevk benim için.
Esenlikle, huzurla, sarğlıcakla kalın.
Saygı ve selamlar
Esenlikler
ZinedkA
SAYGI VE SELAMLARIMLA..