- 609 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
468- denetim ve inanç/ ard. öyk.
Robenson Crouse öyküsünü bilmeyen çok mudur?
Orada Cuma isimli köle efendisine teklifsiz hizmette bulunur.
Yazar Daniel Defoe eserinde ada’ya kapadığı bu iki insanı bir olguya icbaren içerik oluşturmuştur.
Yazar bize insanoğlunun yaşadığı şeye hayat ismini vermemizi ve hayatın sistem denetimini bizatihi kendi olduğunu kanıtlamağa çalışır.
Denetim yahut diğer bir deyişle "otorite" insan hayatı içerisinde nüvelenir. Hayatımıza "toplum" diye hitabımız da olur.
Toplumsal hayat "otorite"dir. Vahşi hayat herhangi bir denetime/ otoriteye ihtiyaç göstermez.
İnanç denetimin ta kendisidir.
İnanç kelimesinin nesnesi denetimdir.
Toplum denetimi önceller denetim ise inancı doğurur.
Toplum/denetim/ inanç...
İnsanoğlu denetimin dışına çıkmak özgürlüğüne, tercih yapmakla erişebilir.
"Tercihin astarı yüzünden pahalıya gelir."
Denetim sahasına "daire" diyelim.
Daireden çıkmak "özkıyım" la olur. İnsanlık bu hatayı bağışlamaz. Hata insanlık etiğine uymaz. İnsanlık bunu amaçlamamıştı. Bu hatayı yapmak ülkülere hakaret olduğu gibi planlamayı yarı yolda bırakmaktır. Hatta planlanan yolculuğun paralarını çalmak gibi bir şeydir.
"Delirmek", denetim dışına çıkmaktır. Delirerek daireden ayrılmış biri inanç ve denetim mekanizmasınca cezalandırılmaz fakat malül addedilir... bazı cezai ehliyetlerden alı konulur. Vasi tayin edilir.
İnanç denetimden evvelâ mıdır? Niyazi Berkes’in takdiridir: " Otorite inancı belirler"
Dostoyevisky " suç ve ceza" romanında daireden çıkışın bir yolu olan SUÇ’u incelemiştir.
Demin sıraladığımız "delirmek", "intihar" gibi "suç"ta insanlık tarihi, etik ve dinlerce kabül edilmez şeylerdir.
Daireden çıkış arzusu başlı başına inceleme konusudur.
Dostoyevisky mertçe "suç" u daire çıkmasıyla birleştirerek incelemiştir.
Sonuç; bir kere daha göstermiştir ki insanoğlu varoluş kudsiyetine en ağır saldırı "suç"tur, zira bu bir eylemdir. Telafisi ülkülerin yok edildiğinden mümkün değildir veya telafi güçlük arz etmektedir.
Yıkım yaratan eylem "suç"tur.
"Suç" daire dışına çıkışların en vahim olanıdır. O yüzdendir ki Dostoyevisky’de bizim kavramsallaştırdığımız "İNANÇ"la bu unsuru günah sayıyor. Ve bu günahı denetim/ otoriteyle dengeliyor.
Denetim inançları kontrol eder. İnanç fikirdir basit haliyle.
Denetim ve inanç dengesi ve anlambilimi çok düşünürce incelenmiştir.
İnanç kavramını burada inanılmış şey yerine kullanıyoruz. Daireden çıkmak delirmek, intihar etmek bir itikadî tasarruftur. Suç işlemekte öznenin itikadî yön-eylemidir.
Durum bu merkezdeyken denetim mekanizması işleyişini bir an sektirmiş olsaydı. Bugünkü uygarlığımızdan bahsedemezdik.
Yaşayışımız denetimlidir. Denetimsiz bir salisemiz olmaz. Denetimden çıkmak bu arzuları düşünmek her an olmuştur.
Bizi çağıran bir ses vardır içimizde Jung’un arketiplerinden biri organik evrimden önce inorganik istençler diyelim buna " Boş ver bunlara, daireyi falan bırak ayrıl!" da gel diyen ses...
Edebiyatımızda nefis diyoruz bu olguya.
Bu çağrılmak her öznenin başına gelir şeydir.
Denetim bu saldırılar karşısında ne bihaberdir ne de affedeci.
İnsanoğlu varken yok; yokken var oyunun oyuncusu!...