BİRBİRİNİN BENZERİ HAYATLAR!!
Birbirinin benzeri hayatlardı o günler
çocukluğumuz
evlerimiz kerpiçten üstü kırmızı kiremitten
kış geldi mi annem nar gibi odun kömürü yakardı mangalın içinde
ayaklarımızı sokardık mangalın altına başında kavga ederdik biz evin küçükleri abimle ben!
Kerpiç evimizin odasında basma perdeli bir bir penceremiz vardı.
tahta kapaklı annem kapanmasın diye gündüzleri kargı bağlardı ortasından yuvarlak pencere enine bir demir uzanırdı.
tahta bir teknesi vardı annemin içinde haftada bir kaç kez çamaşır yıkadığı
yaz ve kış günleri kazan kurardı avluya çocuktuk bizi sıradan yıkardı.
Beyaz çamaşırlar yıkamanın sonunda kaynaya atılır. renklilerse çeşmenin ayağında teknede hortum uzatılıp durulanır iplere asılınırdı.
Yazın hayat güzel geçer yoksulluklar farkedilmez. çalışırdık çoluk çocuk tütün dikerdik yarı ovalarda göçebe hayatı yaşardık.
Okul çağlarında onikilik başabahçe gaz lambası önünde derslerimizi yaptık. ilkokula giderken neden sonra sobalar çıktı sobalarla ısınmaya başladık. kışın güneşli günlerde avluda ocak yakar hem kuru fasulye pişirilirdi. hemde ısınırdık. avlu duvarının güneş gören kısmında kollarımızı konuşlandırırdık. Koltuk altlarında ısıtmaya çalışırdık. olmadı elimizi ağmızı götürür hohlardık.
Okula giderken yol üstünde mahalle fırınından gevrek alırdık.
yirmibeş kuruştu tanesi, iki sarı on kuruş bir kızıl beş kuruş
topu topu harçlığımız.
Fırıncı Mustafanın karısı Alime Teyze, hem kocasına yardım eder. hemde üç tane gelinlik kızının beyaz dandellerine örerdi o yağlı fırının başında. hemi de bembeyaz karlı dağların başları gibi bembeyaz. Bizim gevreğimizi verene kadar parmağımızı ağzımızda ıslatır fırının önünde tahta trapzana yaslanır dökülmüş susam tanesi yerdik.
Gevreğimizi alıp koşa koşa köprüden geçer, köy meydanını olan alanı geçer okula giderdik . Üç beş arkadaş! Ben küçüktüm benim gibi sınıfımızda ufak yapılı birkaç arkadaşım daha vardı. Ama Gönül’le ben en küçük her zaman birinci sıradaydık.
Bayramlarda on kasımlarda bayramlardan bir gün önce Atatürk’ün önüne çelenk bırakırken hep en ön sıradaydım. Bir bayram hiç unutmam yirüçnisan bayramı olacak. Bayramı organize eden öğrenmenler olurdu bazen benim de o günlerden hatırladığım bir anım var sanıyorum dördüncü sınıfa veya beşinci sınıfa gidiyordum.
Okulumuzda müzik derslerine giren bir öğretmenimiz vardı henüz o yıllarda belki de yeni mezun bile olabilir. Atatürk hayranı ve Atatürk resimlerine o kadar güzel çiziyordu ki hayran olmamak mümkün değildi. Benim köyüm bir batı köyü köy dediysem ağzımız öyle alışmış. Eski bir Nahiye, bucak, Tekel’i Belediyesi, ilk, ortave lisesi olan bir yer ama okuma oranı düşük . civar köylerden de okuyan , çocuklarını okutan insanlar bizim köye gönderirdi. Çocuklarını.. Bayramlarda alana taklar kurulurdu. O yıllarda o genç öğretmenin çizdiği Atatürk resimleri asıldı. İki İlkokul vardı bir orta okul birde aynı binaya bağlı lise .. O okulların duvarlarında Atatürk resmi çizmişti. İşte o bizim Müzik hocamızdı. Bir bayram hiç unutmam! Bayramdan bir gün evvel çelenk bıraktık.ve Öğretmenimiz o gün en güzel en yeni pantolon işte ne varsa onları giyin demişti.
Hiç unutmam oysa o gün de biz en yeni donumuzu , pantolona benzeyen birşeylerimizi podiyemizin altına altına zaten giymiştik . Biz küçük iki kişi tutulan bayraklardan tutulan bayrak tutacaktık. Bizim öyle güzel aman aman bir giysimiz olmadı. Annelerimiz babalarımız bahar gelipte işler başladı mı her gün tarlaya tütün dikmeye . çapa yapmaya gider. köyde bir allahın kulu kalmazdı. Çok yaşlılar ve okula giden çocuklardan başka bizim orada herkes bizim çocuklar kendi başlarının çaresini kendisi bakar, küçük yaşta büyümek zorunda kalırdı.
Öğretmenimiz bana da demişti. Kızım sende en güzel giysini giy diye! o kadar saf ve o kadar küçüktük ki, kendimizi ifade edemezdik ve be ağlamaya başladım. Öğretmen neden ağladığımı sorunca da öğretmenim benim en yeni pantolonum bu demiştim şimdi ben bayrak tutamayak mıyım sormuştum sanıyorum.. Hiç unutmam! O zaman benimde yok! Bak bu benim tek yeni ceketim diye beni avutmuştu. İşte öğretmen dediğin bu dedim o zaman oda benim gibi fakirmiş.. Yıllar geçti ve sınıf öğretmenim olmamasına rağmen onu hiç unutmadım.. Ve üç beş ay önce onu sosyal medyadan buldum! face de arkadaşım!!
Evet ben burada şimdi o Atatürk aşığı o güzel resimleri çizen sevgili Müzik öğretmenim, TC Tuğrul Tabakoğlu na çok teşekkür ediyorum.. Nahiyemizin bütün okulllarına Atatürk resimleriyle donattığı için!
Nurten Ak Aygen
12.10.2015