- 1143 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
ŞİİR BİR CANLIDIR
Sanıyorum ki, duygusuyla boğuşan herkes, ilkin şiirle başlıyor işe...Şiir yazma ya da söyleme, insanın yüreğini saran ilk ’kendini anlatma’ duygusu oluyor. Eğer şair olmaya karar vermişseniz var oluşunuz şiirde ve şiirle sürüyor. Şiirde ve şiirle nefes alıyorsunuz artık.
Sevgi, şevkat,merhamet, acı, hüzün,insani duygulardır. Tüm bu duygular, tanımlanmak için çırpınır içinizde. Her seferinde, hayatın yeni yorumlarıyla tanımlanmak için çırpınır. çırpındıkça dalar sizi. Duygunuzu tanımladıkça kendinizi, kendinizi tanımladıkça hayatı tanımlamaya başlarsınız. Bu çırpınıştan şairin kuvveti doğar. Büyür ve hayatı kuvvetlendirir. Şairin yarattığı şiir, şairin dışında bir canlıdır artık. Doğumunu yapan şair rahatlamıştır. Fakat bu rahatlama geçici bir rahatlamadır. Çünkü hayat onu yine dölleyecektir.
İlk şiirin mutluluğu ilk doğumun mutluluğu gibidir. İlk sevişmenin, ilk öpüşmenin, daha korkusuz, daha anarşistçe bir yanı vardır. Kim bilir belki de tam tersidir.
Şiir sevilme, sevme, düşünme, düşündürme, duygulanma, duygulandırma, dövünme, dövüşme...kısaca bir yaşam biçimidir. Yiğitleme, güzelleme biçimidir.
Şiir belki, sözcüklere, yeni yorumlarıyla hayatın anlamını yükleme işidir.
Bilinmeze, tanımsız olana bilme ve tanımlama için bir saldırıdır.
Şiir belki, insanla hayat arasındaki adaletin aranışıdır.
Yargılayış ve yargılanıştır.
Gerçek şiir bir canlıdır. İnsanın yarattığı bir canlıdır.
Şiir güzel söz söyleme sanatı değildir. Eğer öyle olsaydı, alt alta yazılmış güzel sözler şiir olurdu. Gerçi ben, ’güzel’in ne olduğunu da bilen biri değilim. Eflatun ’ Hayata acıyla geldim, yaşadığım sürece şaşırdım ve hayran kaldım, iştemeye istemeye ayrılıyorum, öğrendiğim tek şey ise, hiç bir şey bilmeyişimdir ! ’ demişti. Şiir de böyle bir şey işte. Şaşkınlıklar ve hayranlıklar. Acılar ve mutluluklar...
Güzel olan ve anlamlı olanın kesiştiği noktada bir ırmak vardır. Şiirin sözcükleri o ırmağın alevinde kızarır, suyunda çeliklenir. Hayatın dölünü taşıyan yüreği, şairden sözcüğüne geçer.
Şiir doğrudan şaşmaz, sözünü sakınmaz. Bu yüzden hakim sınıflar ondan korkarlar. Aslında onların korktuğu şey düşünen beyin, çarpan yürektir. Onlar yaşayan her şeye, hayata, insanlığa, güzelliğe düşmandır. Özgürlüğe, ışığa düşmandır. Şiirse inadına inadına aşkı, sevgiyi, özgürlüğü savunur. Bütün bunları güzel bir dünya özlemiyle ve inancıyla yapar. Şiirin gücü burdadır işte....
Şiir bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi doğup büyüdüğünüz yurdunuzun dağları, ırmakları, gökyüzü, kokusuyla, rengiyle, acısıyla sevinciyle sizin sözcüklerinize sinmiştir. Sevginin, şefkatin, yiğitliğin...yabancısı olmadığınız bir tarihi vardır sesinizde.
Şiir bütün güzelliklerin mimarıdır. Şiir yoksa, Zola’nın işçilerini, Nazım’ın hasretini, Mozart’ın ufkunu, Van Gogh’un tarlalarını anlamamız güçleşir.
İşte bu yüzden şiir. Şiirin dışında üşür insan...
YORUMLAR
Söylediklerin doğru, eksik ama yanlış değil.
Siyah zemin üzerine bir iki ton açık yazı estetik durur; ama düz yazı anlamak içindir. Beyaz zemin siyah yazı tercih etmeliydin. Kaldı ki kalın bile yapmamışsın.
"Gerçi ben, ’güzel’in ne olduğunu da bilen biri değilim." :
Toplumun mutabık kaldığı şeye güzel denir. Daha doğru bir cümleyle üzerinde uzlaşma sağlanan yani "mümkün mutabakat" sağlanan beğenilere güzel denir. Kişisel beğeni/hoşlanma daha özneldir çünkü.