sevinç ve hüzün
Aslında ilk bakışta kelime olarak görünürde birbirlerinin zıttı iki kavram ; fakat aksine birbirini tamamlayan bir bütünün hassas parçaları, bir terazinin birbirini dengeleyen iki kefesi.
Bununla beraber sevinci de hüznü de insanı olgunlaştıran çok önemli bir boyutta görmek mümkün. Hüzün dayanma gücü ister, azimli bir metanet ister ve hüznü yaşayan insanlarca dayanışmayı gerektirir. Bu durumda süreç içerisinde bizler zamanla olgunlaşıyoruz. Sorunlara ve sorunların getirdiği perspektifte kimi zaman göz ardı edilen bazen de de farkına varılmayan bir husus. Yani “Sevinç de insanı olgunlaştırır mı ?”sorusu…
Hiç şüphemiz olmasın ki sevinç de olgunlaştıran çok çok önemli bir bir güzellik. Nasıl mı ?
İnsanın kolay kolay ödün vermediği perde akasındaki bir hakikat: Bencillik başka bir deyişle enaniyet…
Hiç şüphesiz kendimize dair başarıları mutlulukla karşıladığımız gibi bir başkasına ait sevinçleri de aynı mutlulukla paylaşıyor muyuz yoksa bizim hased damarımız bu durumda çatlayacak seviyeye mi geliyor ?
Eğer bir başkasına ait güzelliği de empati kurarak paylaşabiliyorsak ve bu heyecanı sürekli taşıyorsak ; acısına ortak olduğumuz dostlarımızda olduğundan daha büyük bir olgunluk göstermiş oluruz.
Neden mi ?
Çünkü herkes acıyı bir şekilde paylaşabilir ; fakat sevinci paylaşmak ulvi bir kişilik dolayısıyla büyük bir olgunluk gerektirir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.