- 1141 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİRAZ TEBESSÜM
Fazla uzatmadan hemen konuya giriş yapmak istiyorum. Hatırlayanlarınız vardır mutlaka. Öğrencilik yıllarımızda bahar gelince sınıf veya okul olarak piknikler düzenlenirdi.Daha akşamdan piknik çantaları hazırlanır ve o gece gözümüze uyku girmezdi.
Sabah olunca heyecanla okula gidilir, sıraya geçilir, şarkılar söyleyerek yol almaya başlardık. Aklıma gelen ilk şarkı şöyle:
Baltalar elimizde,
Uzun ip belimizde,
Biz gideriz ormana hep ormana.
Şarkı böyle devam eder.Eder etmesine de... Bu ne şimdi? Doğa sevgisi olsa gerek.( balta ve iple ormana gidiyoruz)
Hatırımda kalan bakıyoruuuuum başka ne var? Evet uzun kış gecelerinde anlatılan masallar. Bakın vicdansız bir baba vardı birinde çocuklarını ormana bırakıp kaçıyordu. Dedim ya... bu tip masallar anlatılır ve anlatılır. İlkbahar da ailece piknik yapmaya gidilir. Harika bir piknik sofrası hazırlanır ve çocuklar tedirgin anne baba hangi bahaneyle yanlarından ayrılacak acaba? Bu soru gün boyu çocuğu rahatsız eder. Kazasız belasız, terk edilmeden eve gelinir, yorgun bir şekilde uykuya dalınır. Gün içerisinde olmadı ya...Bir de bu işin rüya kısmı var. Anneeeeeeeeeee! Babaaaaaaaaaaa! buyrun buradan yakın.
Başlamışken devam diyorum:))
Ağustos böceği ve karınca. Şu an kırk küsuratlı yaştayım ve bu hikayenin içinde çok büyük bir yanlış olduğunu yeni öğreniyorum. Meğer Ağustos böceği kış ayına girerken ölüyormuş ve bu sebepten dolayı kışlık hazırlamasına da gerek yokmuş. İşte olay dramatik bir hal alıyor. Ağustos böceğinin ölümüne mi üzüleyim yoksa çocuklarıma da bu yanlışı öğrettiğime mi? Bakın kaç yaşına gelmişim ve yanlış bir bilgi ile büyütülmüşüm var mı bundan ötesi?
E. yavuz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.