Ne adamlar var
Nedenleri içimi acıtsa da biraz eski günlere döneceğim.
Dün facede gördüğüm bir paylaşım anımsattı. Bunu gülünsün diye fıkra şeklinde anlatmışlar, tabii herkes
gülüyor,ben hariç. Olay şöyle. Bir kadın evini sildiği anda gelen kocasının içeriye ayakkabılarıyla girmesine
çok kızarak adamı öldürüyor. O anda nasılsa polisler geliyor ve kadını yakalayıp götürmek istiyorlar. Kadın da
onları yerler kurumadan eve almıyor.Bu fıkraya herkes gülüyor.Ardından bende kendi öykümü yazıyorum yorum
yerine.
Yeni evliydim. Evlendiğim kişiyi daha yeni yeni tanımaya çalışıyordum. Adam erkek ya her fırsatta bana erkek
olduğunu hatırlatmaya çalışıyordu. iki katlı ahşap bir evleri vardı. Üst katta biz, altta büyük elti çoluk çocuk
çoluk çocuk oturuyorlardı. Bir de küçük elti vardı. O eşiyle benim oturduğum yerin yan tarafında otururdu.
Neden bilmem bu eltilerin beni kıskandığını hissederdim. Onlar köylüydü. Küçümsemek için söylemiyorum bunu.
Çarşıya veya bir yere oturmaya giderken bile başlarına evde örttükleri yazma ile giderlerdi. Ben kasabalı
giyimimle yanlarında daha kentli görünümdeydim. Makyaj yapmadan dışarı çıkmazdım o zaman. Adımı
sosyeteye çıkarmışlar. Şimdi bunlara gülüyorum ama o zaman kızardım.
İşte bu eltiler kendi aralarında, birde yanlarına kaynanamı alarak beni çekiştirirler bunları allayıp pullayıp daha
büyüterek eşime iletirlerdi. Bir gün gelir kısa kollu giyme der ertesi gün makyaj yapma. Pantolonla dışarıya çıkma derdi. Bir iki sözünü tuttum tartışma çıkmasın adam beni daha tanımıyor dedim fakat bunların ucu sonu gelmeyince ben de resti çektim. Kısa kol giyme dediği gün neden giymeyecekmişim. Sen nasıl giyiyorsun ben de
giyerim dedim ve şunu yapma demeyi bıraktı.
Daldım gittim konuyu unuttum.
Şu an nedenini unuttum ama kesin bizim eltiler yine bir şeyle benimkini doldurmuşlar,üstüme salmışlar. Adam
burnundan soluyan boğa gibi ayakkabılarıyla oturma odasına daldı. Öcalan gözlerini üstüme dikerek ayaklarını
bana uzattı. Ayakkabılı ayaklarını uzattı demeliydim:
- Ayakkabılarımı çıkar!
-Hem ayakkabıyla eve dalıp, hem de çıkaracakmışım öyle mi?
-Evet. Eşşek gibi hem de!
-Allahallah!
Az ye de ayağına bir hizmetçi tut dedim mi acaba? Sinirlenince gayet düzgün ve hızlı konuşurum. Normal zamanda sözcükler zor ve yavaş çıkar ağzımdan.
- Çıkarmayacağım. Nerden aldın bu öğüdü? Dışarıya çık, kendin çıkar.
Adam söve saya yumrukları sıkılı söylene söylene dışarıya çıktı. Arkasından çıktım kızgınlıkla.. Tuvalet merdivenin başındaydı. Ayakkabılarıyla tuvalete girdi. O sırada ben de söyleniyor olmalıyım. Şuna bak bir de tuvalete girdi diye..
Daha sonraki günlerde alt katta duyulan hararetli konuşmalar üzerine yere kulağımı dayayıp dinledim ki neler
duydum dersiniz. Bizim en yakın bildiğimiz kiracımız Ayşe gelmiş onunla bu ayakkabı konusunu konuşuyorlar.
Ayşe:
- Değil ayakkabısını çıkarmak biz heriflerin donunu bile çıkarıyoz.
Büyük elti:
- Ayakkabısıyla girmiş de ne olmuş yani. Valla gız, bizim eve temelli ayakkabısıyla girerdi de bi şi dimezdim.
Kaynanam:
- Bi kara pantul giydi oğlanı tavladı. Nesini aldıysak şunun.
Daha fazla dayanamadım kulağımı çektim yerden. Başka bir seferde yine akrabaları olan benimde çok sevdiğim
teyze kızlarıyla beni konuşurken. Aşağıya inmiş ne kadar yanlış konuştuklarını, işin aslının hiçte öyle olmadığını yüzlerine haykırmıştım. Doğrucu olduğum için sevilmedim.
Sabah televizyon gazetesini izlerken. Sunucu yine benzer bir haber okudu. Bir kadın sırayla evlendiği üç adamdan da dayak yemiş. Dördüncüyle evlenmiş. Bu kişi de içip içip geliyormuş eve. Kadın dayanamamış artık.
Üç kocadan gördüğünü bu adama uygulamış. Adamı bir güzel dövmüş. Sunucu ne kadınlar var dedi. Ben dayanamayarak söylendim. Adamlar dayak atarken ne adamlar var demiyorsunuz ama.
Evlilik öykümde boş yere yediğim dayaklar da var ama şimdi anlatmayacağım. Burada kalsın. Kadınları güçsüz
gören güçsüz adamların işidir dayak. Güçlü bir erkek dayak atmaz. Hatta kadına el bile kaldırmaz. Düşünün bir
kadını dövüyorsunuz sonra da onunla aynı yatağa giriyorsunuz. Çok ayıp ve de günah.
21. 09. 2015 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Çok ayıp ve de günah! O kadarcık mı? Bu yazınızı okuyan erkekler alınmasın diye çekinmişsiniz küfür etmekten, anlayabiliyorum... Kadın eğitimli değilse ve kendini de yetiştirememişse, hele ki ekonomik özgürlüğü de yoksa KATLANMAK ZORUNDA KALDIKLARI "MANYAK" ERKEKLERİN SAYISI DA O NİSPETTE ARTIYOR... Sanmayın ki, ben de sütten çıkmış ak kaşığım. Gençlik yıllarımızda eşimi yolda karşılaştığımız erkek öğretmen arkadaşıyla merhabalaştığı için ve tabii bunun gibi nedenlerle o kadar çok kırmıştım ki... Allah'tan o hem eğitimliydi, hem ekonomik özerkliği vardı da daha fazla azıtmama mani olabildi. Sanmıyorum ki, sadece erkekler kötü... Bazı kadınların da hakkını teslim etmezsek haksızlık etmiş oluruz...Ama kadınına saygı duyamayan istisnasız her erkeğin layık olduğu yer *ok çukuru... BU KADAR. SELAM VE SAYGILAR
Kemnur
glenay
Bebeğe tekme atılır mı?
Sanki atmazlar gibi.
Kızım henüz emiyordu.
Onu bilinçsiz olmam nedeniyle sadece 4 ay emzirebildim.
Bunu şunun için söylüyorum. Ben yere oturmuş kızımı
emziriyor, eşim denecek adam da sedirde traş oluyordu.
Traşını bitirdi. Malzemesini de oraya pencereye bırakıp
çıkıyordu. Ben tam kapıdan çıkarken, traş malzemeni al
götür de, dök dedim. Sen misin bu beyefendiye söz
söyleyen. Kucağımdaki çocukla bana dönüp, tekme tokat girişti.
Burnum şişti, gözlerimin altı morardı. Tam mor kadın resmi oldum.
Yine benim küçüğüm kardeşim Nazife imdadıma yetişti. Beni elinden
alıp: Yazık değil mi bu kıza yaptığın diye ağzına geleni saydı.
Kardeşime şimdi bazı hareketlerinden ötürü kızıyorum da bu yaptığı
bile yetmeli onu sevmeme.
neyse daldım gittim eskiye.
Aslında çok ayıp ve günah diye yazışım küfür etmediğimden değil. :)
selam ve saygılar..
Kemnur
dedikodu olmasa birde eltilerin çekememesi olmasa eşler huzuru mutlulugu yakalar.kaynana arada idare edilerbilir..lakin erkegin tavrını tam koyması gerekir annesine ve eşine aranzıda ne olursa olsun bana demeyin ana kız gibi geçinin.
- Bi kara pantul giydi oğlanı tavladı. Nesini aldıysak şunun.__
bi komşumuz vardı gelin istanbulluydu onada pantullu istanbullu derlerdi
glenay
Dediğiniz gibi bu durumda eşin tavrı çok önemli. Ne yazık ki zayıf karakterli biriyse kim ne derse ona kanıyor. Bizde de genç kızlığımızda İstanbul'dan babası memur olarak gelmiş Nermin diye bir arkadaşımız vardı. Onunla gezdiğimizde arkasından Çubuklu oğlanların arkasından İstanbullu diye seslendiğini duyardık. Bununla da kalmazlar, ağza alınmayacak sözler söylerlerdi. Mini etek giymesi şimdiki yobazlar gibi Çubuklu sözde gençlerde de bu iğrenç duygu uyanırdı.
Selamlar..
Değerli arkadaşım.
Yazıda en can alıcı husus ''Bir iki sözünü tuttum tartışma çıkmasın adam beni daha tanımıyor''
Cümlesi aslında.
Eğer kadın ve erkek birbirlerini gerçekten tanımış olsalar. Evlenmeden önce gerçekten birbirlerinin tüm iyi ya da kötü , kendilerine uyan ya da uymayan yönlerini görseler, işte o zaman bu sorunlar çok büyük ölçüde azalacaktır.
Selam ve sevgilerimle.
glenay
Yakınımda tanıdığım bir arkadaşım vardı, şiirlerimde de yazdığım.
Sırf aynı yaşta olduğumuz için evlenemedik, tabii başka sorunlar da vardı.
Evlendiğim adamla hiç tanışmadan, bir hafta içinde evlendik.
Dengesiz biriydi. Doğru dürüst bir insan olsaydı, anlaşırdık.
Çok teşekkürler,
selam ve sevgilerimle..
glenay
on bir yıl yaşamak zorunda kaldım..
Çok teşekkürler..
glenay
bir şekilde hayatını sürdürüyor ama
deyim yerinde, bu durumdaki erkek sürünüyor.
Erkek kadın birbirine gereksinimi var,
bunun bilinciyle hareket edilse..
Çok teşekkürler,
selamlar..
Hayat birileri tarafından birilerine bir tepsi üzerinden sunulur sanki...Tepsi devrilir ..Üzerindekiler her yere dökülür...Sahi o tepsi üzerinde ne vardı?
Hayat...hayatlar, hayatlarımız vardı da anlamazdık... Bir kadın bir erkek ama hepsinden önemlisi insan varmışta yine anlamadık.
İnanıyorum ,biliyoruz zaman ilerledikçe insanı kaybetmeye devam edeceğiz... Taaa ötelerde, taaa aşağılarda bir kadın ve bir erkek varmış . İkisininde adı insanmış...
sevgiler....
glenay
sorunlar olmazdı.
Bir de sevgi..insansız olmaz.
Çok teşekkürler,
selamlar..
Güleriz acınacak halimize. Taş fırını erkeği geçinenler, amirlerinin, polislerin karşısında pişmemiş hamura dönerler.
İşi gücü az olan kadın ve erkekler dedikodu üretim merkezine dönüşürler.
Çok yuva yıkarlar.
Dedikodu toplumsal bir hastalıktır.
Dedikodu yerine o zamanı kitap okumaya harcasaydık bu gün bu kültür seviyesinde olmazdık.
Geri kalmış ülkeler sınıfında olmazdık.
Yüreğine sağlık.
glenay
Boş insan ne yapar..dedikodu..Bu dedikoduların neye mal olacağını bilseler de yaparlar.
Çok teşekkürler yorumunuza,
selam ve saygılar..