- 2218 Okunma
- 23 Yorum
- 4 Beğeni
ŞEHİT ASKER CÜNÜPSE???
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sene 1989-1996 yılları arasında bir yıldı. O dönemlerde Kocaeli ili Akmeşe Köyündeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda öğretmen olarak görev yapıyordum.
Okul nöbetçisi olduğum bir sabah, öğrencileri sabah etüdü için kaldırdım. 12-13 yaşlarında bir Erkek öğrencim yanıma geldi. ‘’Hocam benim banyo yapmam lazım’’ dedi. Okulun en fırlama öğrencilerinden ve babası Almanya’da çalıştığı için diğer öğrencilerin ‘’Alamancı’’ dedikleri Alparslan’dı bu.
Derdi belliydi tabii ki. Altı-yedi yaşındaki kardeşlerinden bazıları altlarına işeyip önlerindeki ıslaklıkla yataklarından kalkarken o da bir başka sebepten önündeki ıslaklıkla yatağından kalkmıştı. O yaşlardaki çocukların aşağı yukarı hepsinde görülen ve bizim yumuşatarak ‘’ Kamışına su yürümek’’ dediğimiz olay yani.
Hava buz gibi soğuk. O soğukta çocuk hamama gidip yıkanacak, ille velakin hamamdan çıktıktan sonra yine donacaktı. Bir diğer taraftan da hamam dediğinde sıcak su bulunmazdı ki. Haftanın belirli günleri hamamın kalorifer kazanı yakılır ( Odun yakılıyor kazanda) öğrenciler doluşur hamama, yıkanırdı. Yani sabahın o saatinde bir öğrenci için o kazanı yaktırmak mümkün değildi. Bir gün öncesi hamam günü olduğu için belki ılık da olsa su kalmıştır düşüncesiyle ‘’ Bak bakalım hamamda sıcak su var mı?’’ dedim. Alparslan gitti. Az sonra geldi. ‘’ Hocam sıcak suyu bırakın soğuk su bile yok’’ Evet…Köyün hem suyu hem elektriği sık sık kesilirdi. O gün de kesilmişti ve sıcak su olmadığı gibi soğuk su da yoktu.
‘’ Bu durumda yapacak bir şey yok Alparslan. Doğru etüde. Yallah’’ dedim: Alparslan kafasını kaşıdı. ‘’ Hocam desene bizim günah defteri kabardı yine’’ dedi. Ben ‘’ Kabaran şey tamamen farklı. Biz ona günah defteri demiyoruz’’ dedim gülerek. Fırlama ne demek istediğimi anladı tabii ki. Çocuğa ‘’ Haydi etüde demiştim’’ ama onun bu dini hassasiyeti karşısında elim kolum bağlı durmak, o çocuğun banyo yapıncaya kadar kendisini pis bir insan olarak görüp üzülmesine seyirci kalmak da içimden gelmiyordu. Alparslan boynunu büküp etüde doğru giderken arkasından seslendim. ‘’ Bize git. Banyonu yap, sonra yetişebilirsen etüde, yetişemezsen kahvaltıya gel’’ ( Biz öğretmenlerin neredeyse tamamı okulun lojmanlarında kalıyoruz. Lojmanlar da okula bitişik yapılmış zaten.)
Alpaslan kahvaltıya yetişebildi ancak. Yüzünde mutlu bir rahatlama vardı. Onun tabiriyle günah defterindeki kabartıyı indirmiştik.
Efendim, o çocuğa ‘’ Evladım sen daha çocuksun. Ne günahı, ne günah defteri? Bırak bu işleri’’ de diyebilirdim. Ama bu onu rahatlatır mıydı? Kesinlikle hayır.
Kahvaltıya başlamadan önce dua edilirdi. Ben başladım ‘’ Allahımıza hamd olsun’’
Okul müdürü girmişti o anda. Hemen itiraz etti: ‘’ Hocam Allahımıza değil, Tanrımıza. Yönetmelik bu konuda gayet açık. Onun dışına çıkamayız. Evet..Yönetmelik hazretleri nasıl dua edeceğimizi satır satır belirlemişti. ‘’ Tanrımıza hamd olsun’’ diyecektik. Çünkü Tanrı Türkçe, Allah Arapçaydı…Soramıyorduk peki ‘’ Hamd nece?’’ diye. Mecburen ‘’ Tanrımıza hamd olsun, milletimiz var olsun, afiyet olsun’’ diye dua edip yine Arapça olan ‘’Afiyet’’ ile yapmıştık kahvaltımızı. Tabii ki okulda bulunan Alevi öğrenciler için hiç de afiyet olmamıştı. Çünkü onlar bu kelimeyi kullanmak istemiyorlardı. Neden mi? Çünkü ‘’Afiyet’’ Yezid’in, kızına verdiği bir addır ( Bazı araştırmalara göre annesinin adıdır.) Aleviler afiyet olsun kelimesini kullanmazlar ve kullananları da uyarırlar.
Kerbela’da yasanmış olan o işkenceyi, o masumların canının yandığı günakıllarına gelir.İçlerinde bir sızı oluşur. Bundan dolayıdır ki Aleviler afiyet olsun demezler. Bunun yerine her yemekten sonra dillerine oturmuş olan “helal olsun, bereketli olsun, Allah bereket versin” gibi cümlelerle sofranın bereketini verirler. ( bence Afiyet olsundan çok çok daha anlamlı ve güzel )
Neyse…Konumuz bu değildi. Nereden nereye geldik.
Geçenlerde bir Tv Programında Ömer Döngeloğlu adlı bir hoca Uhud Savaşında yaşanan bir olayı anlatmış.
Önce o olayı izah edelim:
Cemile (r. anhâ) ashabtan Hanzala İbni Âmir (r.a) ile evlenmişti. Düğünlerinin yapıldığı gecenin ertesi gününde Uhud Savaşı yapılacaktı. Savaş yerine geceden gidilmesi kararlaştırıldı.
İki Cihan Güneşi efendimiz ashâbıyla Uhud’a doğru hareket etti. Hanzala (r.a)’ın evinin önünden geçerken: “Ey Hanzala! Haydi harbe!” diye seslendi.
Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin sesini uyku arasında duyan Hanzala (r.a) hemen fırlayıp dışarı çıktı. İslâm askeri arasına katılıp Uhud’un yolunu tuttu.
Uhud savaşı zorlu geçmişti. Ashâbtan çok şehid verilmişti. O gün savaş meydanında büyük kahramanlıklar gösteren Hanzala (r.a) da şehadet şerbetini içenler arasındaydı.
Savaşın bittiği ve İslâm askerlerinin Medine’ye dönmeye başladığı haberi duyulunca halk karşılamak üzere yollara çıktı. Hanımlar arasında eşini savaşa uğurlayan Cemile (r. anhâ) da vardı.
Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz ordunun önünde geliyordu. Hüzünlü bir vaziyette görünüyordu. Karşılaştıkları ashabına selâm veriyordu. Yakınlarını göremeyenler Efendimiz’den durumları hakkında haber soruyordu.
Cemile (r. anhâ) da kocasından sual edip:
“ – Ya Rasûlallah! Hanzala nerededir?” dedi.
Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz hüzünlü bir şekilde:
“ – O şehid oldu.” buyurdu.
Cemile (r. anhâ) bu cevap karşısında basîretli davranıp hemen kocasının cenazesinin yıkanmasını istedi. Hanzala (r.a)’ın durumunu Efendimize arz etti:
“ – Ya Rasûlallah! Hanzala sizin sesinizi duyunca hemen fırlayıp dışarı çıktı. Bir daha geri dönmedi. O gece gusletmeye de fırsat bulamadı.” diyerek cenâzesinin yıkanmasını taleb etti.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Cemile (r. anhâ)’nın gönlünü hoş edecek şu sevindirici haberi verdi:
“ – Ben, meleklerin, gümüş kaplar içinde bulunan su ile, gökle yer arasında Hanzala’yı yıkadığını gördüm.” buyurdu.
Fahr-i Kâinat (s.a) efendimizden bu müjdeli haberi alan Cemile (r. anhâ) üzüntülerini gönlüne gömdü. Bu haberden sonra Hanzala İbni Âmir (r.a)’ya: “Gasîlü’l-melâike = Meleklerin yıkadığı kimse” ünvanı verildi
Evet…Ömer Döngeloğlu Hoca’nın anlattığı olay budur. Olayla ilgili haberin videosunu çok araştırdım, bundan başka bir şey bulamadım. Yani birileri hocaya ‘’ Hocam eğer asker cünüpse ve o haliyle vurulup ölmüşse şehit olur mu?’’ diye sormuş da hoca bu soruya cevap vermek için mi yukarıdaki olayı anlatmış, bilemiyorum. Velev ki birileri sormuş olsun. Hoca ne yapmış? Sorulan bir soruya açıklık getirmeye çalışmış.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım…
Diyelim ki şehit yakınısınız. Evladınızın öldürülmesinden dolayı çok üzüntü içindesiniz ve bir psikologa gittiniz. Ona soruyorsunuz: ‘’ Doktor, ben evladım şehit olduğundan beri geceleri uyuyamıyorum. Üzerinden bunca sene geçmesine rağmen bende gece uykusu denen şey yok. Bu sebeple eşimle cinsel ilişki filan da kalmadı. Ne yapmalıyım?’’ Psikolog size ‘’ Si..tir gavat. Evladın şehit olmuş, sen şeyinin derdindesin’’ mi demeli? Ya da böyle bir cevap vermiş olsa mı aldığı eğitimin gereğini yerine getirir yoksa sizi rahatlatacak bir şeyler söylemesi, size bir ilaç tavsiye etmesi mi?
Bu gün evet vatandaşlarımız tv programlarında yetkili, yetkisiz ‘’ Her hocayım’’ diyene çoğu saçma sapan olan sorular soruyor. Evet dünya Mars’a gitmeyi hedeflerken biz hâla ‘’Sakız çiğnemek orucu bozar mı’’ yı tartışıyoruz. Eyvallah da bu cünüplük konusu farklı bir konu. O hocalar içinde hiç birisi mesela ‘’ Cünüpken kur’anı elinize alabilirsiniz’’ diyemiyor. ( Yaşadığımız İslamın Emevi dayatması bir islam olduğunu savunan Yaşar Nuri Öztürk bile)
12 Yaşında bir çocuk bile ‘’ Eyvaaahh. Günah defterim kabardı’’ diye düşünüp endişe ediyorsa ne yapmak lazım peki? ‘’ Lan gidin ne cünüplüğü. Ne Gusül abdesti. Gidin işinize gücünüze bakın’’ mı demeli?
20 Yaşında bir arslan parçası vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor. Ana baba ‘’ Oğlum delikanlı adam. Vurulduğunda ya cünüp idiyse?’’ diye endişe edip de bir soru sormuşsa buna ‘’ Sen beynini apış arasında mı gezdiriyorsun bre yobaz?’’ diye cevap vermek mi o şehidin ana babasına karşı daha saygılı bir davranıştır, yoksa ‘’ merak etme oğlun gasilü’l melaikedir. Yani ‘’Meleklerin yıkadığı’’ şehittir demesi mi?
Haa…Şehitlerin her gün onar onar geldiği bu günlerde böyle bir konunun açılmasını hoş karşılamazsın, hatta ‘’ Yahu bırakın bu işleri. Hangi çağda yaşıyoruz?’’ dersin. Hatta ve hatta ‘’ Yahu bu hoca takımı aklını fikrini cinsellikle bozmuş’’ da dersin ve kerhen de olsa ‘’Eyvallah’’ diyebilirim ille velakin Güya vatanseverlik maskesi altında şu mesajı yazarsan:
‘’ ALLAH OLSAYDI DA SİZİN BELANIZI VERSEYDİ. NE DİYEYİM BEN SİZE.
BİR TEK O İNSANLARIN BEL ALTINA KARIŞMADIĞINIZ KALMIŞTI. BIRAKIN DA BAZI ŞEYLER KUTSAL KALSIN SEKSLE CİNSELLİKLE BOZDUĞUNUZ KAFANIZI EN AZINDAN VATAN İÇİN ÖLENLERDEN UZAK TUTUN.’’.
‘’Bırakın da bazı şeyler kutsal kalsın’’ diyen şerefsiz Allah’ın en kutsal varlık olduğunu, kendisi inanmasa bile milyarlarca insan için en kutsal varlık olduğunu nazar-ı dikkate almıyor nedense.
Sonuç: ALLAH VAR VE KİMİN BELASINI NE ZAMAN, NE ŞEKİLDE VERECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR. BUNDAN HİÇ KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN.
NOT: 1-Tv Programında ’Bir asker vurulduğunda cünüp ise şehit olur mu?’ diye bir tartışma açılmamış, hoca Uhud savaşında geçen bir olayı anlatmıştır. Alt yazı ise yanlıştır ki hoca attığı tweette ’Alt yazı yanlış’ demiştir.
2- Bu günlerde maalesef yazı okuyan oldukça azaldı. Yazının okunması için böyle bir başlık kullandığım için tüm şehitlerimizden ve yakınlarından özür diliyorum.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sosyal medyada karşıma çıkınca ''Asker cünüpsa Şehit olurmu'' inanın kan beynime sıçradı, ifdem yetmiyecek sitemlerimle.Çok ağır geldi bana çok ağır affedilmeyecek bir söylem bu Sami öğretmenimiz.Zavalllı askerimiz vatanımız uğruna genç yaşta hayatına doymadan gitmiş şehid olmuş anne ve babasının ciğeri yanarken sabır yarabbim sabır diyorum ...İçim accıdı inanın vede nefretle...
Kaleminize sağlık...
Saygılarımla...
sami biberoğulları
Yorumunuza cevap vermekte geciktiğim için kusuruma bakmayın ne olur.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Enteresan bir konu.
Demek,
bizim insanımız,
cinsellik olduğunda daha dikkatli okuyor yazıları?
Bu da enteresan.
sami biberoğulları
Benim vurgulama ya çalıştığım durum şu:
Birileri en ufak bir fırsat bulduğunda hemen işi dönüp dolaştırıp ''Allah yok'' olayına bağlıyor. Daha doğrusu bunu söylemek, bunun propagandasını yapmak için vesile yapıyor.
Durumu eleştirirsin eyvallah. Ama bir taraftan bazı şeyler kutsal kalsın derken öte taraftan düşmanlarının üzerine Allah Allah diye giden askeri güya savunmak adına ''Allah olsaydı da sizin belanızı verseydi'' deyince işte o noktada şalterler atıyor ister istemez.
Selam ve sevgilerimle.
Öncelikle teşekkür ediyorum, her vesileyle dine ve dindar insanlara anlayıp dinlemeden saldıranlara ders niteliğindeki yazınız için. Bir öğretmen lisesi mezunu olarak, yatılı öğrenciye ince davranışınız için bir teşekkür daha...
Hazreti Hanzala (r.a)'nın yaşadığı bu olaydan, bu konunun bugünlerde dile getirilişinden, nasıl olayı "müslümanların aklının belden aşağıda olduğuna" getirmişler, akıl erdiremedim. Bu din "Temizlik imandandır" der. Bu din "Namaz dinin direğidir" der ve gusül abdesti bu ibadetin olmazsa olmazıdır. Gusül bu denli önemli iken bir sahabe, vatan savunması bahis konusu olunca gusle fırsat bulamadan düşmana karşı gider ve şehit olur. Rasulullah (sav)'ın cevabından anlıyoruz ki, mevzu cihad olunca, niyet Allah rızası olunca, Rabbım onu şehadetten mahrum etmek ne kelime, şehadetini meleklere yıkatarak taçlandırır. Hadisin ana fikri bence budur.
Olayı uçkur boyutunda göstermek isteyenler, kendi akılları belden yukarıya teşrif edemeyenlerdir veya dindar insanları o seviyeden yukarıda görmeye tahammül edemeyenlerdir, kanımca. Zira, kişi karşısındakini kendi gibi bilirmiş. Okuyup dini, insanlık tarihini, İslamın insanlığı nereden nereye getirdiğini öğrenecek yerde, yattıkları yerden salya sümük saldırıyorlar. Ne acı...
Tebrik ve selam ile...
sami biberoğulları
Bu günlerde bakıyorum aşağı yukarı herkes birbirine siyasi laf sokma telaşında. ''Seniin liderin zamanında şöyle dedi, yok senin liderin böyle dedi'' Bunlar netice itibarıyla siyasi rekabettir ve bir şekilde halledilir. İlle velakin işte böyle tozun dumana karıştığı günlerde birileri de '' fırsattan istifade ben de dine, imana, Allah'a kitaba saldırımı yapayım bari.'' diyor.
Aynen dediğiniz gibi kendilerinin işi gücü belden aşağısı olan insanlardır bunların çoğu da. Ve dikkat ederseniz ''Vatan için ölen'' diyor. Şehit olan demiyor. Çünkü literatürlerinde öyle bir kavram yok.
''Allah yok, şehitlik yok, cennet yok o zaman kutsal olan ne var ki '' Bırakın da bazı şeyler kutsal kalsın'' diyorsun?'' diye sormak lazım bunlara.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam yaklaşımınızdan dolayı kutlarım. bir meseleyi çok taraflı düşünmek herkesin harcı değil.
Zaten siz okuldaki öğrenciyle olan diyaloğunuzda gerçek yaşamda neler olduğunu gayet iyi yazmışsınız.
Yatılı öğrencilikle askerlik benzer birbirine. bende yatılı okudum öğretmen okulunu.
Siz hassasiyetiniz nedeniyle, çocuk kendini iyi hissetsin diye özverili davranmışsınız. Öyle yapmasaydınız da yapacak bir şey yoktu.
çok gereksiz tartışmalar yapılıyor lakin mademki soru soruldu diyorsunuz işte cevabı. Eyvallah bunda da haklısın lakin beni üzen grek dini konularda gerek başka konularda incir çekirdeğini doldurmayan tartışmalar yapılıyor. Sorulan sorunun düzeyi kültürümün düzeyini de aksettiriyor.
... bu arada Tanrımıza hamdolsun daki Hamd kavramına dikkat çekmeniz çok güzel ve aslında yaşadığımız çelişkilerin ve kültürel seviyemizin temelini deortaya koyuyor.
hocam yazınız gerçekten çok güzeldi, faydalandık teşekkür ederiz.
selam ve saygılar
sami biberoğulları
Öncelikle böyle bir soru sorulup sorulmadığını bilmiyorum. Hoca Uhud Savaşını ve o savaşta geçen bir hadiseyi anlatmış. Ben diyorum ki böyle bir soru sorulmuşsa belki biraz nahoş olmuştur ama hoca cevap vermesin mi? Bu konuyu hocaların apış aralarından başka bir şey düşünmedikleri şeklinde değerlendirmek hem vicdanen hem de ahlaken doğru mu?
Diğer hususa gelince Hamd da Arapçadır, Afiyet de...Komik değil mi? Üç cümlelik bir yeminde üç tane Arapça kelime var ama sadece bir tanesi olan '' Allah'' ın Türkçesini kullanmamız isteniyordu.
Selam ve sevgilerimle.
Fetvâ vermek için elbette fıkıh konusunda uzman olmak gerekir.
Ben, Kütüb-i Sitte' de şöyle bir hadis okumuştum yıllar önce, bugün de teyid ettim tekrar:
(3702)
Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Zâtu's-Selâsil Gazvesi 'nde, soğuk bir gecede, ihtilam oldum. Yıkandığım takdirde helak olacağımdan korktum. Böylece teyemmüm yapıp, arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım.
Bu hadiseyi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a anlattılar. Bana:
"Ey Amr! Sen cünüb olduğun halde arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?" diye sordu. Ben de yıkanmama mâni olan durumu haber verdim ve dedim ki:
"Ben Allah'ın şöyle söylediğini işittim:
"Kendinizi öldürmeyin, Allah sizlere karşı rahimdir'' (Nisa 29).
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) güldüler ve hiçbir şey söylemediler."
Ebu Davud, Tahâret 126, (334, 335).
Zaruret her zaman keyfiyeti bozmuştur. Yokluk ve imkânsızlıklar olduğunda esas alınacak olan hayatta kalmak ve sağlığı muhafaza etmektir. Açlıktan ölmemek için domuz etine bile ( ölmeyecek kadar ) ruhsat verilmiş olması da bir örnektir.
Belki, teyemmüm etmek gerekebilir. Teyemmümün yeterli olabileceği noktasında muhtelif hadisler vardır.
Eyvallah Sami Bey...
sami biberoğulları
Verdiğiniz bilgi için çok teşekkür ederim. Bilgi dağarcığıma bir şeyler daha atmış oldum bu vesileyle. Dikkat çekmeye çalıştığım şey böyle ortamlarda senelerdir ağlarını örüp de saldırı gününü bekleyen zehirli örümceklerin ortaya çıkmış olmasıdır.
Güya vatan savunmanın kutsallığı maskesi altında adam, ya da kadın ''Keşke Allah olsaydı'' diyor. Sırf bunu demek, diyebilmek ve bunu kafalara yerleştirmek amacı. Askerin savaşa ''Allah Allah '' diyerek gittiğini hiç hesaba bile katmıyor.
Tekrar selamlar değerli hocam. Allah'a( C.C) emanet olun.
sami biberoğulları
Yorumunuzu görmeyi çok isterdim. İnanın bana her ne yazmış olursanız olun o yorumu görmeyi çok isterdim.
Selam ve saygılar.
selahattincansız
SAMİ HOCAM,
KONUYU TEFERRUATLI BİR ŞEKİLDE AÇIKLAMIŞSINIZ.
ALLAH RAZI OLSUN.
sami biberoğulları
Çok uzun zaman oldu. Yazılarına hasret kaldık. En kısa zamanda bekliyoruz.
Selam ve sevgilerimle.
HüseyinGazi
19 Eylül Gaziler Günü töreninde yapacağım konuşmanın metnini paylaştım.
Selam ve dualarımla
Aklın reddettiği bir dokunuş tüm hasıl olan. Bunca hüzün sarmışken başımızı ve yüreğimizi gelinen nokta nasıl da hicap yüklü.
Sevgili hocam, etkin ve yetkin kaleminizi saygıyla selamlıyorum.
Selam ve saygılarımla yürek dolusu...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
Olayı tam değil de işimize geldiğini alırsak bu sonuçlar çıkıyor.tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Allah razı olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların çoğaldığı bir ortamda her türlü yersiz tartışma olur. Gayet yerinde bir yazıydı teşekkürler...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerle.
ortalık bilmişten geçilmiyor maksat DOSTLAR PAZARDA GÖRSÜN ULAN görsün de sanki soruyu soran her dini vecibeyi yerine getirmiş bir fıstık yeşili Kalmış.Sami hocam adamların attığı taş ürkütücü kurbağayı değmiyor.Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor.Allah'a inanmıyorlar ama itlikte sınır tanımıyorlar ahh demek eyvah demek geldi içimden..'İLGİLİLER BİLGİYE, BİLGİLİLER İLGİYE MUHTAÇ...,saygımla
sami biberoğulları
Vatandaşa diyemezsin ''Sen her dini vecibeyi yerine getirdin de fıstık yeşili mi kaldı'' diye. Bu bizde de olurdu. Öğrenci sorardı '' Hocam Yavuz Sultan Selim niçin küpe takmış?'' Biz de onlara '' Oğlum sen önce Yavuz'un Çaldıran Seferinin, Mısır Seferinin sebep ve sonuçlarını, onun doğu siyasetini öğren, ondan sonra küpesine kafa tak'' demezdik. Dilimiz döndüğünce bir şeyler anlatırdık. Çünkü saçma da olsa o sorusuna bir cevap alamazsa ''Yahu bu hoca da bir şey bilmiyor'' olur. Haa ama şu var. Ben cevabını bilmediğim soru için '' Bilmiyorum'' derdim hep. Yanlış bilgi (bilgi değildir o zaten) vermekten iyidir.
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sami Hocam, (Hocam'ı dini anlamında değil, bilgi anlamında kullanıyorum.) İnanın bunca kitap okudum ki, bununla her zaman övünürüm. Emin olun yazmış olduğunuz iki satırı bile keyifle okuyup, okumuş olduğum hiç bir kitabın içinde olmayacak bilgiler edindiğim oluyor.
Bunları bilerek veya bilmeyerek makalelerinizin, hikâyelerinizin içine katıyorsunuz. Öğrendiğini öğretmek bazı insanların yaşam şeklidir. Kimisi karşısındaki insanın başına vura vura öğretir, kimisi ise "çaktırmadan."
İşte Sami Biberoğlu'nun bu "çaktırmadan" öğretileri için Teşekkür ederim.
sami biberoğulları
Çaktırmadan kısmı çok doğru ama sen yine de çaktırma))))))))))))
Zamanın varsa şu yazımı okumanı rica ediyorum:
http://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=88368&syf=2#elestiriler
Selam ve sevgilerimle.
Merhaba hocam, facede bu paylasımi ben de görüp tepki göstermiştim. Tabii olayın iç yüzünü bilmiyordum.
Bu soruyu soran kişi aldığı cevapla rahat rahat uyumuştur artık.
Askerlerimiz ölüyor ya cünüpse de Şehit oluyor diye!
Tuhaf bir milletiz vesselam, gerçekten tuhaf. Memleketin onca sorunu varken sorulan soruya bakın.
Saygilar hocam.
sami biberoğulları
Memleketin onca sorunu varken sorulan soru ( ÖYLE BİR SORU VAR MI YOK MU BİLEMİYORUZ. .Ortada hocanın anlattığı bir olay var.
Lakin daha ilginci ve iğrenci öyle bir soru varsa bile o soruya verilen cevaba bir kendini bilmezin yaptığı yorum ''Eğer Allah varsa?''
Üzerinde durmaya çalıştığım husus buydu.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam bu konu çok hassas olduğu kadar derin bir konu bence Asker şehit olduğunda cünüp ise bile ALLAH onu tertemiz kabul edecektir inancındayım saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Aslında bütün bunları kendimiz araştırsak, böyle konular televizyonlarda tartışılan konular olmaktan çıksa çok daha doğru olacak ama ne yazık ki böyle....
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
İslâmî hayat yaşamadıkları halde müslümanlar ile kafasını bozanlar oldukça bu memlekette bu tür soruların ardı arkası kesilmeyecektir. Hedef, müslümanların itikadını sarsmak, amellerini gevşetmek ve İslâm inancını yer yüzünden silmektir. Lâkin unuttukları bir şey var: Allah (C.C.), indirdiği dini koruyacaktır. Ve Kur'an nûrunu tamamlayacaktır.
Konuyu gayet güzel şekilde ele alarak incelediğiniz için size kalbî teşekkürlerimi iletiyorum Sami Hocam.
Selâmetle...
sami biberoğulları
Bu yorumun üzerine ne yazılabilir ki?
Şer odakları nafile çabalıyorlar. Kur'an nurunun tamamlayacaktır. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.