ELEŞTİRİ-SEL
İsteyen daha doğrusu tenezzül eden herkes duygularını anlatır.
Duygularını dizelerle; ölçülü, kafiyeli de anlatır. Ölçünün, kafiyenin modası geçti diyerek cümlelerini kıra kıra da anlatır. Yazdığım şiirdir, ben de şairim der.
Bazıları bunu kabul etmez. Onlara göre şiir ve şair başkadır. Örneğin Aziz Nesin bunu zarif bir şekilde “Dünyada her dört kişiden biri şairdir, Türkiye’de her üç kişiden dördü şairdir” diyerek anlatır. Bu latifeye tebessüm edilir.
Biri de çıkar
Sert bir söylemle: “Bu şiir değil, sen şair değilsin.” der. Yetinmez bir de dize döker:
“Yağdı yağmur çaktı şimşek
Sen de mi şair oldun eşoğlueşek”
Cevabı ya katılım bankacılığı gibi sözde faizsiz gelir:
“Yağdı yağmur çaktı şimşek
Sana ne şairliğimden eşoğlueşek”
Ya da yasal faiz işletilerek gelir:
“Yağdı yağmur giydim gocuğu
Sana ne şairliğimden orospu çocuğu”
Şiirden örnek verdim ama yazıda da konuşmada da zarif, latif eleştiriler hoşa gider. Bir eleştiri ustası olan Nasrettin Hoca neden örnek alınmaz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.