Çay Günlüğü-1
Çaya dair yazmak adet olalı gün ışığına çıkmamış söz kaldı mı kalmadı mı bilmiyorum. Biz çayın içecek oluncaya kadar geçirdiği serüvenden ziyade, başta su olmak üzere çaydanlık, semaver, demlik, ateş ve ince belli ile olan ünsiyetinden esinlenerek yazı yazmaya çalışan bir ırgat mesabesindeyiz. Kendimizi bunun ne ilerisinde ne gerisinde görüyoruz.
Çay ve çay melikesinden ilham alarak yazdığımız yazı ve şiirlere burun kıvıranlar, bizim bu alanda kalem oynatmamızı engellemek şöyle dursun adeta kamçıladı. Yazdıklarımıza teveccüh gösterenler ise şevkimize şevk kattı. Böylece iki itici güç bizim çayla ilgili düşünce ve duygularımızın harflerle ete kemiğe bürünmesine vesile oldu. Yazdıklarımızın niteliğinden yana bir kuşkumuz olmasa da seçtiğimiz konu ile ilgili olarak aldığımız eleştiri zaman zaman soru işareti oluşturmadı değil. Bu bağlamda da imdadımıza niteliğin nicelikten daha önemli olduğu düşüncesi yetişti. Yani okur sayısının fazlalığı bir eserin nitelikli olduğunu göstermediği gibi azlığı da o eserin niteliksiz olduğunu göstermez düsturunca rahatladık.
Aslına bakarsanız bizi işlediğimiz konu açısından eleştirenlere de bir çift sözümüz yok değil.
Sizin baktığınız pencereden bakarak söylüyorum o sözü. Evet biz çayı işledik yazı ve şiirlerimizde. Doğrudur, bunu inkar da etmiyoruz. Lakin, biz kuru çayı anlatmadık. Çayla ilgili şiir ve yazılarımıza insanı ,aşkı, hasreti, sevgiyi dahil ettik. Dolayısıyla bir anlamda çayı hayatla harmanladık. Kah maziden esintiler kah halihazırdan alıntılarla süsledik yazı ve şiirlerimizi. Gün geldi bir bardak çayla bir simidin etrafında şekillenen ünsiyeti anlattık. Gün geldi çay melikesinin emsalsiz saltanatından dem vurduk.
Bazen de isli bir çaydanlığın ikliminde yaşanan ve diğer gözlere sıradanmış gibi gelen mütevazı saltanatı işledik. Çaydanlığın isini Leyla sürmesi mesabesinde gördük kimi dem ve Leyla’yı Mevla’ya emanet etmenin huzurunu duyduk. Suyun berraklığından, çayın albenisinden nasibimize düşene burun kıvırmadık. Gönül rahatlığıyla aldık kabul ettik. Nasibin ezelden taksiminden payımıza düşen burun kıvırmak ne haddimize.
Zaten şu fani hayatta hesap kitap adamı olmadık çok şükür. İnce hesaplar yapmadık dostluğumuz hep rızayı bari içindi. Hasılı hesabımızı bilemesek de haddimizi hep bildik. Bu manada dostlarımız da nicelik değil nitelik yönünden ağır bastı. Bunun da bir nimet olarak gördük.
Çay ki günlük hayatımızın kesafeti içerisinde huzur ve sükunun kapısını aralayan ender içeceklerdendir. Yazılarımıza onu dahil etmesek olmazdı. Hayatın bir parçası eksik kalırdı. Bu arada çaya bu kadar yoğun yazarken kahveyi de gücendirmedik. Kahveye dair de yazdık. Bir manada çaya yazdıklarımızın zekatı oldu kahve şiirlerimiz. İnşallah “Bir Fincan Kahve Olsa” adlı şiir kitabımız pek yakın zamanda okurlarımızla buluşacak. O müjdeyi de buradan vermiş olalım. Kahve kitabımızın gördüğü alaka çayla ilgili yazdıklarımızın(Düz yazı ve şiir olarak) kitap haline gelip arzı endam etmesine kapı aralayacak.
Çay yazılarımızın bereketli çayınızın her dem taze ve berrak olması temennisiyle. Söze noktayı koyuyorum. Selam ile. Yazımızın sonunda bir çay şiirimiz de paylaşalım:
Acı Çayı Sevdiren
Çaya dair ne varsa seni hatırlatır hep
İsli çaydanlığımın isi sürme misali
Çayla ünsiyetime senin gülüşün sebep
Senden yadigar sanki çayın en berrak hâli
Acı çayı sevdiren albenili Züleyha
Senin albenin sebep semaverdeki aha!
Naz senin ıtırındır çaya kokusu siner
Ellerinden süzülür incelik billur cama
Sen tebessüm edince sinede sızı diner
Yer kalmaz iklimimde huzursuzluğa gama
Acı çayı sevdiren albenili Züleyha
Senin albenin sebep semaverdeki aha!
Seni anlatır bazen çayın buğusu bile
Gülüşün nakış olur zarafetin tenine
Çayımdaki berraklık seninle gelir dile
Ve mahal kalmaz artık iklimimde enine
Acı çayı sevdiren albenili Züleyha
Senin albenin sebep semaverdeki aha!
Erguvanlar açınca İstanbul naz perisi
Hayallerde incelir Kız Kulesi sen misal
Efsaneler anlatır dem dem çaydanlık isi
Aşka girizgâh olur çay mahreçli bir masal
Acı çayı sevdiren albenili Züleyha
Senin albenin sebep semaverdeki aha!
01.07.2015 İbrahim KİLİK
(10/08/2015 İbrahim KİLİK)
YORUMLAR
Bahçede iki üç taşın arasına yaktığımız ocakta demlediğimiz çayı çok severdik. Çünkü is kokardı ve o kokuyu nedense severdik. Yazınız bunu hatırlattı.
Çayla ilgili çay kokulu şiirlerinizi de okurdum hayranlık duyarak. Bu size özel bir ilgi ve de oldukça başarılı.
Siz olumsuz yönde eleştirenlere bakmayın. Hoş sizi kamçılamış. Böyle olması daha da güzel yazmanıza neden olmuş.
tebrikler,
selâm ve saygılarımla..
bu çay muhabbeti benim çok hoşuma gitti :) sessiz sessiz takip ediyorum ama burun kıvırma durumu var ise ses çıkarmak lazım dedim.. Bendeniz de bir çay müptelasıyımdır ve çayın sohbete sıcaklık kattığına, yalnıza yaren olduğuna inanırım. Çay üzerine çok şey denebilir uzatmayacağım. Ama şahsım adına bu çay/insan kaynaşmasını okumak çok keyifli. Çaya içecek muamelesi yapmamak lazım bence :)) sizin emeğinize sağlık...