- 688 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
-BİR VEFATIN AYNASINDA TEFEKKÜR ETMEK-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-2013-
Ölüm var canımızı yakar. Vefat eden etimizin eti, kemiğimizin kemiğidir. Ölüm var Allah rahmet eylesin der geçeriz. Ölümde var insanı bazı konular üzerinde düşünmeye sevk eder. Ölen, özellikle de belirli bir alanda ün yapmış biriyse eğer.
Son günlerde vefat eden gazeteci, televizyoncu Savaş Ay’ın hayata veda etmesi misali. Yıllardır gırtlak kanseriyle mücadele ediyordu değil mi? Hırıltılı ve boğuk bir ses şimdi kulaklarımı dolduruyor. Bu sesi değerlendirerek güzel şiir okusa da geride kalan hüzündür. Yoksa eskilere uzanmak dahası kanserin giderek yaygın bir ölüm nedeni halini alması üzerinde durmak içinde vesile midir?
An itibariyle 1986 yılında meydana gelen Çernobil faciası aklıma geliyor. Neydi o; nükleer sızıntının tüm dünya da uyandırdığı kaygılar. Hiç şüphesiz bizde de tartışmalara yol açacaktır.
Üniversite yıllarımdır. Birinci sınıfta iki dönem Çevre Sorunları dersi de görürüz. Açıkçası en ilgi duyduğum dersler arasındadır. Biri, Ruşen Keleş ve Fehmi Yavuz hocaların hazırladığı diğeri ise Çevre Sorunları Vakfı yayını çevre sorunları başlığını taşıyan iki eserden de derslerimizde yararlandığım aklıma geliyor şimdi. Çernobil öncesinde bana belirli bir bilinç de vermiş midir acep?
Nükleer sızıntının en çokta çay sektörüne zarar verip vermeyeceği tartışılır o dem. Çaylar radyasyondan etkilenecek midir? Radyoaktivite birimi Bekerel’le tanışırız. O günlerde bekerel aşağı, bekerel yukarıdır. Bir müddet çay yerine oralet içtiğimi hatırlıyorum. Birçok insanda böyle mi davranmıştı bilinmez.
Çernobil’in popüler kültürde bazı yansımaları da aklıma gelmiyor değil. Örneğin; bir sonraki sezon Fenerbahçeyi çalıştıran Pal Csernai haftalar ilerleyipte takım kötü gittikçe homurdanmalara sebep olur. Anlaşılır ki, Çernobil’le bu iş yürümeyecektir. Diğer yandan mizah sütunlarında can alıcı melek Azrail’den hareketle, radyail bugünlerde çok can alır değerlendirmesi yapılması kendi başına alındığında negatif bir yüklemedir. Ancak diğer yandan; yüce Allah’ın yarattığı insan, yaşam, doğa, yeryüzü dengesine kasteden ya da bi şekilde tahrip eden ögeler dinsel, geleneksel inanç ve değerlerin özüne ve ruhuna asıl ters düşen değil midir?
Yine Hıfzı Topuz’un “Siyasal Reklâmcılık” başlıklı incelemesinden bir bölümü hatırlıyorum. 1964 Amerikan başkanlık seçimlerinden bir anekdot. Cumhuriyetçi Partinin adayı Barry Goldwater’dir. Vietnam savaşı tüm şiddetiyle sürmektedir. Goldwater iktidarda bulunan demokratlerin ağırcanlılığından yakınır. Hatta dehşetli bir açık sözlülükle gerekirse Vietnam’da atom bombasının kullanılabileceğini söyler. Anlaşılan, sıkı serseridir başkan adayımız. Terör estirmeye hazırlanmaktadır. Ve tabi erör vermektedir. Bunun üzerine Demokratler “Daisy” adlı bir reklâm filmi hazırlarlar. Ekranda bir kız çocuğu elindeki papatyanın yapraklarını saymakta iken, birden fonda bir geri sayım sesi yankılanır. Ardından atom bombası patladığında meydana gelen bulutumsu şekillenme ekranı kaplar. Johnson’un, rakibi Goldwater’i alt etmesinde bu tarz reklam filmlerininde etkili olduğu söylenir.
Nükleer enerjinin çağımızın önemli bir enerji alanı ve kaynağı olduğu da söylenebilir. Ancak, 2’inci dünya savaşının son deminden başlayan iki atom silahının kullanımı da dâhil çeşitli nükleer denemeler doğanın ve yaşamın dengesini bozmuş bulunmaktadır. Günün birinde ünlü fizikçi Einstein’e sorarlar; üstat, üçüncü bir dünya savaşında silah teknolojisi hangi düzeye ulaşır? Üçüncüsünü bilmem de dördüncüsü taşlarla sopalarla yapılır demesi manidar değil midir? İnsanlığın, bir anda yontarken ya da cilalarken kendisini bulması kapıda olabilir mi gerçekten? Bomba teknolojisinin yanı sıra reaktör sızıntılarıda ciddi bir endişe kaynağıdır. Açıktır ki, kontrol alanındaki teknolojik gelişimde gün geliyor kâr etmiyor. Bu da kontrolsüz güç güç değildir sözünü hatırlatmaz mı?
Sözün özü, bir vefat ve bir hassas konu karşımızdadır. Hani derim ki; usta gazeteci ve sunucu, ekranların sevilen yüzü, sıcak sesi Savaş Ay’ın vefatı bir yerde hüzne sevk ederken insanı, diğer yanda tefekkür ve düşünme imkânı sunmaz mı?
L.T.
YORUMLAR
levent taner
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık
Saygı ve selamlarımla...
Anlamlı yazınızın ışığında düşündüm de ister istemez hele ki ölüm de girdi mi işin içine mümkün mü geri durmak.
Ölüm belki yakın belki uzak ama en acı gerçek mağlup geleceğimiz günün birinde.
Yüreğinize sağlık efendim. Etkin ve yetkin kaleminizi ve günün seçkisini can-ı gönülden kutlarım.
Sonsuz saygı ve selamlarımla sayın yazarım...
levent taner
Gül serptiniz sayfama
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık
Saygı ve selamlarımla...
Naçizane yazımı; günün yazısı olarak değerlendiren kıymetli "Edebiyat Kurulu" başkan ve üyelerine şükranlarımı sunarken, gerek sayfama ziyarette bulunma nezaketi gösteren gerekse güzide beğeni ve yorumlarıyla sayfamı taçlandıran değerli hocalarımı da saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde en çok düşünülmesi gereken konu bence bu; dünyanın sonunun geliyor olması. Hem de insan eliyle. Yakın zamanda su savaşları bekliyorum. Ne yazık ki.
Kanser eskiden de yaygındı. bizim ülkemizde kanser hep vardı. Belki günümüzde biraz daha arttı. Önceden insanlar geçirdiği hastalığın ne olduğunu anlamadan ölürlerdi. Teknoloji geliştikçe kanser illetine tanı kondu ve "vadesi doldu" lafının yerini "kanserden öldü" teşhisi aldı.
Koşar adım o kaçınılmaz sona gidiyoruz. Deprem sırasında evden eşya kurtarma derdine düşmüş insanlar gibi hala birbirimizi yiyor, dünyevi işler için kıyasıya savaşıyoruz.
Çok etkili, çok güzel bir üslupla kaleme almışsınız. Konuya rağmen beğenerek okudum.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz tarafından 8/5/2015 10:59:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Katılım ve katkınızdan ben şükran duydum açıkçası
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize bereket
Saygı ve selamlarımla
Savaş Ay, 09 Kasım 2013 tarihinde ölmüştü.
Yazının girişindeki 2013 tarihini sonradan fark etmesem,
yazarımız bir şeyleri karıştırmış diye düşünecektim.
Severdim Savaş Ay'ı.
İyi bit gazeteci, iyi bir adamdı.
Allah, rahmet etsin diyorum.
Nükleer silahlar kötü tabi ki ama,
onlara sahip olmadan da olmuyor.
Caydırıcı özelliği yüksek.
İsrail,
tüm dünyaya kafa tutma cesaretini nereden alıyor sanıyorsunuz?
levent taner
Siyasi bir gaye gütmediğimi özellikle belirtmeliyim
Demem o ki; yazımın ülkemizin bir mensubu tarafından kaleme alınması iç siyaset ögeleriyle muhakkak surette bağ kurulduğu anlamına gelmiyor
Bu anlamda rahmetli Özal döneminden söz ederken de; o devrin hükumetine herhangi bir eleştiri de bulunmuş değilim
İsrail'i Allah yok etsin dilerim
Söz ettiğiniz argüman kuşkusuz doğru
Ülkemizinde nükleer alanda çalışmalar yapmasını olumlu karşıladığımı da söylemeliyim
Ancak, olanla ilgilenmek ve gereğine inanmak muhtelif sorgulamalarda bulunmaya da engel değil diye düşünüyorum
Katılım ve katkınız için teşekkür ederim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık
Saygı ve selamlarımla...
Hastanede uzun yıllardır çalışan birisi olarak;
Malesef hastane ortamında soluduğumuz her soluk giderek daha çok kanser kokuyor. Bana gelmez değil, hepimizin kapısında nöbet bekliyor hem de sıkı ve daha sıkışarak. Çok uzun ve eziyetli tedavisi çoğu zaman ne yazık ki çare değil. Onkoloji servisleri ve hastaları o gözlerindeki çaresiz çare arayan bakışları ile her zaman diğer servislere nazaran daha fazla insanı üzüntüye gark eden bir servistir. Oralarda gezinirken ölüm ile ne kadar barışık olsan da acının doruk noktasına ve yavaş yavaş yok oluşa şahit oluyor ve ister istemez ürküyorsun.
Canlı olarak elbet bir gün ölümü tadacağız. Her ölümlünün tadacağı ölümün hayırlısını isterken tüm hastalara Allahtan acil şifalar diliyorum güne düşen değerli yazınız için de sizi tebrik ediyorum.
Fatma Oral tarafından 8/5/2015 10:00:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Katılım ve katkınız için teşekkür ederim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık
Saygı ve selamlarımla...
"Her nimet bir külfet karşılığıdır. her külfette bir nimet..."
Ata sözümü dür, deyim midir, veciz midir ? Bilmiyorum.
Bu anlamlı yazınız bana bu sözü hatırlattı.
Ne kadar anlamlı, bilgilendirici, düşündürücü bir yazı...
Sağ olun.
levent taner
Katılım ve katkınızdan onur duydum
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
Nükleer enerji bir yeri yaparken diğer yeri yıkıyor.. Ve Ölümler kaçınılmaz. Ben babamı 2 ay önce kaybettim sebebi "kanser denilen illet" Ben onu kaybedince büyüdüm... Ve Savaş Ay! değerli gazeteciyi rahmetle anıyorum.
Jale Keskin tarafından 8/4/2015 7:29:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Katılım ve katkınızdan ayrıca onur duyduğumu özellikle belirtmek isterim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza selam olsun.
Eski komşum, değerli insanın kaybı; yeri doldurulmaz boşluk...
Ortaköy deki A1 deki sevgili annesinin evinin komşularının neşesi... Ben de taşındım o siteden ama ne güzeldi havuz başı sohbetleri, bize kattıkları, neşesi....:(((
Vesile olmuş konunuza ama gerçekten iyi olmuş.
Teşekkürler inceliğinize
Sonsuz saygıyla
levent taner
Böyle güzide bir hanımefendinin katılım ve katkıları ne büyük bir saadet
Saygı ve selamlarımla...
İpekyildiz
Dostlukla
( pembelik için teşekkürler )
bu anlamlı paylaşımın ışıgında
tüm hastalara Allah tan acil şifalar dilerim
keşke ölümü hiç unutmasak
levent taner
Katılım ve katkınızdan dolayı şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...