- 1273 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
CUMBADAKİ SEVGİLİ
Saygı, sevgi, itaat ganidir Anadolu da. Baba ölürse en büyük erkek evlat sırtlanır aileyi. O artık onun kutsal bir yüküdür.
Ağabeyim çağırdı beni;
"Okumak istiyorsan okuturum seni de, diğer iki kardeşimi de. Babam- ceketimi satar çocuklarımı okuturum- derdi. Ben okumadım Onun ömrü vefa, ceketi para etmedi. Ne dersin?"
Okumayı hiç sevmemiş, ilkokulu da zor bitirmiştim.
"Okumayacağım ağabey"
"O zaman zeneat öğreneceksin. Sanayi olmaz. Kir, pas. Gel seni berbere verelim. Temiz meslek. İnsanların saçı, sakalı hep uzar. Aç kalmazsın."
Berberliğe çıraklıkla başladım. İşimi sevdim. Üç beş senede kalfa oldum. Ağabeyimin yanında kalıyordum. Dükkandan her dönüşümde, yolumun üzerindeki yıkılmamak için birbirine tutunmuş, eski evlerin birinde, cumbada ki pencerenin tentene perdesi açılır, bir kız güler, el sallar, sonra perdesini kapatırdı. Onu gördüğümde yerinden fırlamasın diye yüreğimi elimle bastırırdım.Aylarca, yıllarca sürdü bu olay. Hiçbir gün perde açılmamazlık etmedi. Ben sadece gülümser, utanır, başımı öne eğer eve girerdim.Zamanı geldi. Askere gittim. Cumbada k sevgiliyi hiç unutmadım. Askerlik dönüşü ağabeyimle konuşacak o kızla evlenecektim.Askerlik bitti geldim. Ağabeyim;
"Sen askerde iken düşündük, araştırdık. Yengenin köyünden bir kız bulduk. Seni onunla evlendireceğiz."
"Abi ben cumbalı evdeki kızı istiyorum."
Demedim. Diyemedim. Denilmezdi…
Evlendim buldukları kızla. Tam elli yıl mutlu bir evliliğimiz oldu.
Bir gün;
"Allah bizden çok seviyormuş, aldı eşimi elimden."
Ölenlerin arkasından öyle söylenirdi.
"Allah bizden çok seviyormuş"
Hava sıcaktı. Oruçluydum. İftara da çok vardı. Park serin olurdu. Parka geldim.
Hava sıcaktı. Oruçluydum. İftara da çok vardı. Park serin olurdu. Parka geldim.
"Allah bizden çok seviyormuş, aldı eşimi elimden."
Ölenlerin arkasından öyle söylenirdi.
"Allah bizden çok seviyormuş"
Sırayla kardeşlerimin yanında kalıyor, kendimi onların sırtında yük gibi hissediyordum. Huzursuzdum. Yeğenime;
"Sıkıldım beni parka götür."
Kırmadı getirdi.Gençliğimde gördüğüm bir berber vardı. Yakışıklı, efendi, utangaç. Her gün cumbalı evimizin penceresinde bekler ona el sallardım. Utanırdı. Gülümser, kaçar gibi evine girerdi. Sonra ortadan kayboldu. Askere gitmiş.
Genç güzel bir kızdım. Sıra sıra dünürcüler geliyordu. Ben hiç birine -evet-demiyordum.-Sen evlen çok beğendiysen-diyor, her gelen dünürcüden sonra annemle kavga ediyorduk. Ben berberimi bekliyordum.Bir gün davullarla, zurnalarla gelin geldi berberlerin evine. Benim utangaç berberim başkasıyla evlenmişti.Gelen ilk dünürcüye “evet “dedim. Kim olduğunu düşünmeden. Tam kırk yıl beraber yaşadık eşimle.
İftar topundan önce şehrin Belediye Bandosu yıllardır aynı geleneği uygular. İftara yakın kaleye çıkar türküleri seslendirirler. Nağmeler önce, şehri baştan başa ayıran, yeşil ırmağa dökülür, oradan da bütün şehre yayılır.
"Amca merhaba, niye yalnız oturuyorsun? Gelsene yanımıza !"
"Rahatsız etmeyeyim oğul. Daldım söyle türküleri dinliyorum."
"Olur, mu hiç? Ne rahatsızlığı. Ben de halamla oturuyorum. Gel sen gel! Sıkılma. Sohbet ederiz"
Yanlarına gittim. Çocuğun -halam- dediği kadın hiç yabancı gelmemişti. Hafızamı zorladım.
Hatırladım.
"Sen cumbalı evdeki kız değil misin?"
"Evett. Sende utangaç berber!..."
İkimizin de heyecanları ayyuktaydı. Heyecandan titriyorduk.
"Eşim öldü benim. Sen ne yapıyorsun ?"
"Benimde eşim öldü. Yalnız yaşıyorum."
O benden önce davrandı.
"Benimle evlensene…"
Her şey bir anda olmuştu. Konuşmaya, anlaşabilirsek evlenmeye karar verdik.Günlerce beraber gezdik. Konuştuk. Ancak huzursuzdum. Sakin, mazbut bir yaşantım vardı. O öyle değildi. Olur, olmaz yerde ilerlemiş yaşına rağmen;
"Sevgilim, aşkım " diyor, bana göre dengesiz davranışlarda bulunuyordu.Kararımı vermiştim. Bu beraberliğin başlamadan bitmesi gerekiyordu. Ne derlerdi onu tanıştırdıklarım? Ayıplamazlar mıydı? Aşklar gözlerde başlasa da, mutlu olmak için aynı yöne bakmak gerekmez miydi?Yeşilırmağın köprülerinin altından çok sular akmıştı.
Genç iken yüreklerin ateşi daha harlı yanıyor, alevleri göğü tutuyor iken, yaşlanınca ateş sönmese de külleniyordu. Neydi ikinci bahar? Sevgi miydi? Mantık mıydı?Belirli bir yaştan sonra kalpler eskisi gibi hızlı atmıyor, sakinleşiyor muydu?
Ömür böyle bir şeydi işte. Her yaşın kendine göre güzellikleri olduğu gibi, kendine göre de davranışları yaptırımları vardı. İnsan toplumun bir ferdi ise, toplum kurallarına da uymak zorundaydı. Her düşünülen gerçekleşmiyor, son sözü kader söylüyordu.
Ayrıldık...
Gördüğünüzle kalsın siyah, beyaz fotoğraflar.Son haliyle değil...
YORUMLAR
evdeki hesap çarşıya uymuyor..
bazen sevmek de yetmiyor
hasret de
"ben de onu çok seviyordum
onun beni sevdiğine yakışacak kadar bulmasam bile
ama bir gerçek vardı
onun yaşam standardına uyma
o standarları yükseltme imkanım yoktu..
o herşeye bin kere razı
ben hiç bir şeye asla razı değildim..
sevgili oğlu.. siz bizi düşünmeyin
mutlu olmaya bakın
ben kardeşimi üstlenirim diyordu
annemin yasal hakları var 3000 üroya yakın geliri olacak diyordu
benim olmayan kazancı annenize harcayamam.. ya da ben ondan yararlanamam diyordum..
herkes hazır her şey tamamdı..
bunca zaman büyüttüğüm sevdayı.. hasreti
sonunda da bereketlenerek sağlam büyüyecek bir mutluluk mümkün değildi
Hoşça kal Papatyam"
demek zorundaydım
gerçekten sevmiştim.. unca yaşa rağmen.. bunca yıl..
hâlâ ilk bakarım..
penceresine
nicedir açılmıyor...
olsun!
Bedri Tokul
Eee... Şairin yorumu da şiir tadında olur tabii.
Çok duygulandım. Çok beğendim.
Üzüldüm mü?
Hayır. Aksine sevindim bile.
Niye mi?
Size bu satırları yazdırmaya sebep olduğum için...
Sağ ol USTA.
İbrahim Çelikli.
aşk yazmamaya mahkumum sanki
fırsatını bulunca bir kaçamak oldu
değilse
kırk yılda bir şeytana uyarız
ay akşamdan doğar
biri kopyalamış (burayı) mesaj atmış..
n'oluyor
dünyaya bu gün gelmedik ki
dünümüz var elbette
benim sevilmiş olmamının ne hesabını vereceğim ki
şeytan dürtdü bir kere
varsın günah nasip olmayıversin..
şükür.
Hüzünlü bir öykü okuduk kalemden. Etkileyici de. çoğunlukla olaylar insanın iradesi dışında gelişiyor ve buna kader deniliyor. Üstat Necip Fazıl'ın ifadesiyle:
Kader
Kader beyaz kâğıda sütle yazılmış yazı,
Elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı.
Tebrik ediyor,selam ve saygılarımı sunuyorum.
Bedri Tokul
Sevgili Metin kardeşimin dediği gibi , insan palan yapıyor, kader gülüyor.
Son sözü hep kader söylüyor işte...
Yorumunuz için sonsuz teşekkürler...
Bir şiirimden,
Davetsiz gelir sevdalar davetsiz gelir yıllar, önce dizelerimi bıraktım.
ilk aşk en temiz en masum bir aşk, iki meleğin ilahi duygularla cenneti gözlerinde görmesi. Bırakalım yaksın içimizi o ilk aşk , yıkasın içimizi geçmiş, acı vermeyen tek gerçektir.Anımsadığımızda varsın olsun depremler...
Dün gece okuyamadığım tüm yazılarınızı okudum, iyi ki okumayı seviyorum iyi ki som altın kalemli, kalem dostlarım var. Kaleminizin izleri nasıl etkili vede içimdeki karmaşıklıktan çıkardı beni, samimiyetimle itiraf ediyorum...
Tebriğimle...
Saygılarımı bıraktım Bedri komutanımıza...
.bazı sesler vardır kulaklardan gitmez bazı silüetler vardır gözlerden silinmez... işte dediğin ikinci baharlar gibi.... GÖRDÜĞÜMÜZLE KALSIN SİYAH BEYAZ FOTOĞRAFLAR.....SON HALİYLE DEĞİL....öpüyorum yüreğinden
Bedri Tokul
"Yazını düzenle" butonuna basacağım.
Senin her şeyi iki cümleyle özetleyen ifadeni yazının sonuna ekleyeceğim.
Telif üçreti her ne ise yüreğimle öderim...
Sağ olll...
Her yaşın ayrı güzelliği olsada toplum baskısı ile şu yaşta sevgi şöyle yaşanmalıya yenik düşen ve sonunun böyle olmasını istemeyeceğimiz bir aşk hikayesi okuduk.Yinede bir keşke bıraktık bu hikayenin bitmesini dilediğimiz finali için.Saygılarımla.
Bedri Tokul
Emin olun başından beri şahit olduğum bu olayın finalinin de
sizin kadar olumlu olmasını çok arzuluyordum.
Maalesef yazdığım gibi neticelendi. Bende gerçeği değiştirmek istemedim.
Burada anlatamayacağım bazı olaylar da vardı.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Yine gülümsettiniz, hüzünlendirdiniz ve düşündürdünüz üstadım...
Mesele insana, kadere dair olunca ve bir de böyle süslemeden, samimiyetle yazınca, okumak pek keyifli...
Teşekkürler üstadım...
Saygıyla.
Bedri Tokul
Yazım keyif verdiyse ne mutlu bana..
Selamlarım, sevgilerim sonsuz...
Bedri Tokul
Erkekler gerçekten dediğin gibi.
Onları evlendirmeyi gerçekten düşündüm.
Ama onu herkes yapardı.
Ben onları ayırayım da, okuyanlar bana kızsınlar yorum yapsınlar istedim.
Gayeme de erişiyorum galiba...Ne dersin ?
Hasretle öptüm gözlerinden.
Bedri Tokul
Sağ ol var ol.
Güzel yazılarını şiirlerini zevkle okuyorum. Fakat hepsine yetişip yorum yazamadım. sakın yanlış anlama. seni okumak en büyük zevklerimden birisi.
Hoşça kal, sağlıkla kal...
Bedri Tokul
" Baharın ikincisi ancak sonbahar olur"
Ne kadar anlamlı.benim öyküme ne kadar uygun...
Teşekkürler kardeşim...
Acaba, insan plan yapar, kader gülermiş mi desem, berberin ruhu zaten çoktan bırakmış bedenini mi, bilemedim?
Bedri Tokul
Ne kadar anlamlı bir cümle!
Hiç kusura bakmayın ben yeri gelince bu cümleyi kullanırım...
Yorumunuz için teşekkürler
Bedri Tokul
tadından yenmez.
Selam ve sevgilerimle...
Teşekkürler...