- 1058 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
KARDELEN...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hicap etmediği gibi üstelemezdi de. Dururdu sakince ve bakardı ardından gidenin. Gidip de gelmeyen üstelik…
El sallamazdı da ne de olsa bir kez sallamıştı ve almıştı ağzının payını. Mutlandığı o gün oysa nasıl da inanmıştı hem de körü körüne…
Dağların doruklarında açan kardelen misali tutunmuştu hayata büyük bir özlemle. Tutunduğu yeni bir hayata merhaba demişti ve kandırılmıştı kerelerce, çocukça tutarken elini umudun.
Günlerce beklemişti arkasından el salladığı iki yürek gelecek, diye. Yeni ailesiydi ne de olsa onu bağırların basan-inandırıldığı. Yeni ebeveynleriydi hatta ilk ve son, en azından manevi anlamda.
Biyolojik annesini görmemişti bile ve bilmiyordu hangi erkeğin ürünü olduğunu. Annesi olması gereken kadın dahi bilemezken o nasıl bilebilirdi ki… Seslerini hiç duymadığı, hiç karşılaşmadığı, tek vasıfları dişil ve erkek kimlikleri olan, anlık bir hevesin peşinde sönen sözüm ona annelik ve babalık mertebesine erişmiş ama anlamından bihaber iki canlı altı üstü.
Hikâyesini tesadüfen öğrenmişti yurtta kalan ve yaşça büyük ağabey bellediği iki çocuktan: Üstelik asi ve hırçın iki ağabey. Yurtta kaldıkları son bir ay içinde didiklemişlerdi müdür babalarının odasını. Sözüm ona günahlarını bir bir dökeceklerdi anne baba kimliğine sığınan ama vasıflarını taşımayan onca insan ve günah keçisi o sübyanlar hasret iken aile sıcaklığına.
Kardelen henüz on iki yaşındaydı. On iki yıl değil on iki asır yıllanmıştı ömür törpüsü bellediği bu düzenekte.
Erken doğmuştu ve on iki hafta kuvözde kalmıştı. On iki rakamı idi uğursuz bellediği.
Koruyucu ailesi on iki yıl beklemişti çocuk sahibi olmak için ve kadın on iki kez düşük yapmıştı. Ne zamanki kadın, ölümün eşiğinden dönmüş akılları gelmişti başlarına geç olsa da. Tanrı, bu harika çiftin biyolojik yoldan anne baba olmasını istemiyordu zira onlara ulvi bir görev tahsis etmişti. Bunun bilincine geç de olsa vakıf olmuş ve tutmuşlardı yolunu yetiştirme yurdunun.
Karı koca adeta bir çiçek bahçesine düşmüştü. Her biri birbirinden güzel ve pırıl pırıl onlarca çocuk. Pervane olmuştu çocuklar bu çifti gördüklerinde tek kişi hariç. Kardelen bir köşede melül mahzun oturuyordu. Daha önce de yurdu ziyarete gelen çok çift olmuştu ve her seferinde yanılmıştı Kardelen, yanıltmışlardı onu.
Ne diğer çocuklar gibi laf yapardı ağzı Kardelen’in ne de üstün bir rol yeteneği vardı kızın. Ve hep saklanırdı bir köşeye o…
O doğum lekesini saklamaya çalışırken… Kocaman bir çiçeğe benzeyen o doğum lekesi. Her nedense insanların tepkisi farklı farklı olurdu elini yüzünden çekip de o doğum lekesini gördüklerinde. Üstüne üstük gözlerinin her biri başka renkti. Ne sarı saçları ne yüzündeki masumiyet ne de naif varlığı önemliydi.
Gelip gidenlerin çoğu fazlaca detaycıydı. Evlerine bir süs eşyası alacakmışçasına inanılmaz ihtimam gösterirlerdi çocukları tek tek incelerken.
‘’Benim işte benim,
Ben Kardelen’im;
Soğuğu da severim
Güneşi de.
Ama en çok güneşi.
Kardır benim örtüm
Ve güneş, can damarım.
Ben Kardelen,
Sadece sevgiye muhtacım.’’
Diğer çocuklar cıvıldarken bahçede, bir ağacın dibinde yazdığı bu şiiri okuyan çocuğu tesadüf eseri duymuştu Elif hanım ve çocuğa görünmeden dakikalarca seyretmişti Kardelen’i.
Henüz tanımasa da küçük kızı ve daha adı konmamış olsa da birlikteliklerinin hissetmişti derinden bu çocuğun özel olduğunu.
Farklıydı Kardelen ve bir o kadar suskun. İlk etapta göze batsa da doğum lekesi gözü alışınca insanın oldukça hoş geliyordu onun bu farklılığı. Farklılığı sıradanlaştırıyordu her şeyi o konuşmaya başladığında.
Bir gözü siyahtı diğeri kahverengi.
Saçları saman sarısı.
Kadın kararlıydı. Kardelen onların olmalıydı. Tanıdıkça küçük kızı birbirlerine iyice alışmaya başlamışlardı. Görünen oydu ki uyumlu ve bir mutlu bir aile olmaya doğru yol alıyorlardı. Süreç ilerlerken hukuki işlemler başlatılmıştı bile. Evlerinde Kardelen’e özel bir oda hazırlamışlardı. Ta ki birlikteliklerine çeyrek kala Elif Hanım ve kocası kısa bir seyahate çıkana kadar…
Kardelen hala aynı şarkıyı mırıldanıyordu:
‘’Benim işte benim
Ben Kardelen’im…’’
İrkildi aniden genç kadın. Belli ki yine gözü açık rüya görüyordu. Yıllar evveline gitmişti yine durduk yerde. Ne zaman anne ve babası ile asla birlikte olamadıkları bu eve gelse aynı şey oluyordu. O çocuk odası ve Elif annesinin dokunuşları ile biçimlendirilmiş eşyalar…
Nasıl nasıl da özlemişti Elif annesini.
Avukatın seslenmesi ile kendine geldi:
‘’Kardelen hanım, hayırlı olsun efendim. Sizin yüzünüzde beliren her tebessüm onları mutlu kılacaktır. Sizi hep mutlu görmek isterlerdi.’’
Kardelen’in yüzünde gölgeler oynaşıyordu. Sahiden mutlu muydular acaba gittikleri yerde oysa bu hiç mi hiç adil değildi. Beraber geçirecekleri uzun bir ömür onları beklerken nasıl da ebedi yolculuklarına intikal etmişlerdi. Doya doya sarılamamıştı Kardelen, Elif annesine ve manevi babasına. Yine de biliyordu yanında olmasalar bile malum oluyordu Kardelen’in her duyumsadığı.
Kardelen bunları düşünürken avukat son bir hatırlatma yaptı:
‘’Fon hesabı her ay düzenli bir şekilde yurt hesabına aktarım yapacak Kardelen Hanım. Gelirinizin yüzde onu hesaba aktarılacak ve sayenizde yetiştirme yurdundaki çocuklara burs sağlanacak.’’
‘’Hayır, sayemde değil. Onların sayesinde.’’
‘’Haklısınız. Anne ve babanızın sayesinde.’’
‘’Keşke bu günleri görseydiler…’’
‘’Anne, hadi artık gitmiyor muyuz?’’
‘’Tamam, Elif geldim canım. Şimdilik işimiz bitti. Çiçekleri unutmayalım kabristana giderken. Anneannenin en sevdiği çiçekleri…’’
‘’Sahi anne. Bu çiçeği ilk kez görüyorum. Nereden buldun ki… Adı ne? Aa, bak nasıl da bükmüş boynunu.’’
‘’Adını biliyorsun aslında meleğim. Unuttun mu yoksa? Bak yüzüme ve hatırla bakalım ismini.’’
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Var olunuz.
Saygılar, hürmetler efendim...
Kendimi koydum onun yerine, herkesin hakkı fakir de olsa bir aile sevgisi zengin olan. gercek annesi babası olmasa bile, Allah yardımcıları olsun anne babası sag veya ölmüş olan tüm yetimlere, anlamlı bir yazıydı hak etmiş ödülünüde kutlarım, sevgilerimle...
Gülüm Çamlısoy
Yüreğiniz dert görmesin.
Sevgilerimle yürek dolusu ve en iyi dileklerimle her daim...
baştan sona anlatımı dolu dolu insanı içine çeken bir yaklaşım.
Böyle hikayeler çoktur lakin yazıya dökülme şekli ve güzelliği bu yaşamları daha bir önemli kılıyor.
Kardelenlerimize sahip çıkmalı, onları hüzünlü ve buruk bırakmamalı.
her ne şekilde dünyaya gelseler de onlar insandır.
tebrik ederim
Gülüm Çamlısoy
Sevginin telaffuzu bile özel ve değerli hele ki hissetmek, yaşamak ve yaşatmak...
Çocuklar için ne söylense az, ne yapsak yine az. Varlığımızın uzantısı onlar ve nadide çiçeklerimiz ki dokunmaya dahi kıyamazken.
Öğretmenlik yaptığım yıllarda duyumsadıklarımı hiç bir şeye değişmem. Ne hayatlar var bilmediğimiz ya da bilip kifayetsiz kaldığımız...Bu bağlamda ifa etmemiz gereken fazlasıyla vazife var.
Çok teşekkür ederim hocam.
Selam ve saygılarımla efendim...Var olunuz.
Allah yeryüzündeki tüm çocukların yar ve yardımcısı olsun dilerim
Sosyo kültürel bir yaraya temas eden ve önemli bir sosyal sorumluluğu ifa eden bir yazı okudum sayfanızda
Güne düşen yüreğe, emeğe ve kaleme sağlık
Saygı ve selamlarımla...
Gülüm Çamlısoy
Ve Allah bizlere de akıl fikir ihsan eylesin ve vicdan versin.
Anne baba olmak bir yana öncelikle insan olup payımıza düşenleri ifa etmeliyiz. Hayat gerçek manada zor bir yolculuk hele ki yalnız kaldığınızda...Belli bir kesim her şeye muktedir gözükse de gerçek manada kimsesiz ve mutsuz çok fazla insan var ve çocuk bir o kadar şefkate, sevgiye muhtaç. Hangi birini sayabiliriz ki tek tek...
Çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için. Duyarlı yüreğiniz dert görmesin.
Selamlar, saygılar...
Yüreğinize, kaleminize sağlık..
Çocuk yüreklerin kim bilir kaçı bu hikayede atıyor..
Kim bilir kaçı bir yuva hasretiyle yanarken büyüyor..
Gülüm Çamlısoy
Sıcak bir yuvanın yerini ne tutabilir ki üstelik insanın yaşı kaç olursa olsun. hele ki kimsesiz çocuklar...
Sağ olun var olun.
Sevgiler, saygılar yürek dolusu...
sıcacık baba eline sıcacık ana yüregine
hasret çeken o kadar çok kardelenler var ki
çocuk yapmakla olmuyor sahip çıkmadıktan sonra
kedi köpekte enik yapıyor
hüzünlü olsada okunası paylaşımdı tebrikler dost yürek
Gülüm Çamlısoy
Masum varlıkları ile hasret iken ve yaşamaya çalışırken şu belirsizlikte...
Çocuk sahibi olmak mı onu yetiştirmek mi önem arz eden...
İçinde saklı iken umut ve sevgi...
Teşekkür ederim tüm yüreğimle.
Var olun.
Selam ve saygılarımla değerli şairim...