((:-...Hakkı dayı ile Yeter abla
Dokuz sene önceydi sanırım. Bir iftar yemeğinde aynı sofraya oturmuştuk. Sevimli sevgili örnek insan olduklarını biliyordum.
Altı sofra kuruldu üçü yere geri kalan üçü de masaya ,ben yere oturdum karşımda da çok sevdiğim aile Hakkı dayı ile yeter abla oturuyordu. O sevimli tebessümleri beni çok sevindiriyurdu (aşk, sevgi, saygı, sadakat, onur ve gurur ) kokuyorlardı buram, buram.
Hakkı dayı köyümüzün en fakir hanesiydi, sol kolu tutmaz, sağ bacağı aksar, gözleri az gördüğü için köyümüzün hafif işleri ona verilirdi. Mesela hayvanları otlatma, ramazan davulunu çalma, düğünlerde çerez dağıtma vs. olan işlerini yapardı. Şayet yetişemediği zaman hanımı yeter abla yetişir oda yoksa, köylülerden birisi yardım ederdi.
Yeter ablanın evinde saygı ve huzur çok önemlidir. Samallığında iki koyunu vardı ak ile kınalı adında, kümeslerinde sekiz on’a yakın tavukları vardı ne kimsenin bahçesine girerler nede yeter ablanın sözünden çıkarlardı, birde allım adında inekleri vardı ikide baldan tatlı çocukları vardı biri Kezban, oğlan olanın adı Vatandı…
Vatan ilçemiz de bulunan sanat okulunda okuyor dersleri mükemmeldi. Kezban köyümüzün ilk öğretim beşinci sınıfında okuyordu. Saygılarıyla sevecen alçak görüşlü duruşlarıyla köyümüz çocuklarına örnek olmuşlardır…
Yeter abla köyümüzün birincisi olmasa bile ikinciye gelen güzelliği, hoş görüsü, bilgili, öğretici biridir. Her konuya dili, her işe eli yatkın olan, yüreği sevgiyle dolu dolu Anadolu kadınıydı…
-------Neyse sofraya dönelim biz
Ezan okundu çorbalar konuldu ekmekler dağıldı sofraya, sonra başladık muhabbetle yemeğe. Hakkı dayının eline kaşığı yeter abla uzattı tut Hakkım bidenem ekmekte solunda al yumuşacık pamuk gibi Hakkıcığım dedi .
Yeterim ben yerim gonca gülüm sende yemeğini ye aç kalma dedi ve ben imrenerek hayretler içinde baka kaldım çok hoşuma gitti. Bu davranışları sofradaki kalabalık kendini adam sayan sevgiyi despot yaşayan aşkı gereksiz gören ayıptır diyen kişilerin içinde örnek alınası sevgi oluşmuştu. hatta yemek bitene kadar çok güzel sevgi sözcükleri mırıldanıyorlardı birbirlerine çok hoş görünüyorlardı şiir gibiydiler…
Yemeğimizi yedik hamdolsun namazı da kıldıktan sonra çaya oturduk ve ben sordum Hakkı dayı yeter ablaya aşıkmısın söydikleri kadar ,o nasıl bir soru Emrul’um tabiki de çok aşığım yeterim benim her şeyim önce arkadaşım dostum, benim kadınım can yoldaşım Allah ne bu dünyada nede öbür dünyada bizi ayırmasın dedi, ben tutuldum ve kala kaldım sadece amin dedim. Hakkı dayı konuşurken alaycı gözlerle bıyık altından gülenler de vardı ayıp, ayıp diyende vardı yaşından başından da utanmıyorsun hakkııı diyorlardı..
Hakkı dayı peki bu aşkın sırrı nedir diye sordum, gülümsedi tebessümle karışık çevapladı.
……….Size göre mi bize göre mi dedi
----------Bize göresi olsun dedim
……….Okullusunuz ya cahillik dersiniz dedi
----------Size göre desem dedim
İşte o biraz uzun dedi ve başladı anlatmaya.bak, datlı guzum yavrum beni can kulağıyla dinle
Ben şimdiye kadar hiç köyümden çıkmadım ne İl’e, nede İlçeye gitmedim yakın olan bir iki köye gittim oda zorunlu cenazeye düğüne yeterimde hiç çıkmadı köyümüzden, ben gözümü açtım yeterimi gördüm hayatımda ALLAH, KURAN, PEYĞAMBERDEN sonra bana bahşedilmiş ödüldür yeterimmmm.
Biz kötülük nedir öğrenmedik köyümüzde
neyimiz varsa hepimizin bildik
elimizde varsa paylaştık
hoş kimsede fakirsiniz diye almadı ama
olsun biz hiç fakir olmadık hamdolsun
biz öyle yaşadık ve baktık yaşama
ben bu köyde doğdum evim yurdum benim vatanım burası beni köyümden çıkaracak sebep vermediği için Allah’ıma dua ederim her namazımda anladın mı şimdi oğlum dedi ve ekledi sen akıllı çocuksun tahsil sahibisin büyük şehirde büyüdün benden iyi bilirsin sence bende büyük şehre göçseydim bu kadar insana hayvana doğaya en önemlisi yeter ablana aşık olabilir miydim veya aşık olarak kalabilirmiydim ? O sokaklardaki yarı çıplak çarpanın çarpılanın helali az haramı çok olan büyük şehrin büyüsü duygularımı öldürmezmiydi, ben cahilim oğlum taşıyamam yanlışa düşerim büyük şehir beni bozardı dedi ve gerisini sen tamamlayver ben gitmeliyim geç oldu dedi ve müsade istedi gitti.
Bu arada yeter abla yemekten sonra Hakkıcığım benim evde işim var gitmeliyim dedi ama istersen seni almaya gelirim diyerek gitmişti. Hakkı dayıda sen zahmet etme ben gelirim yeterim sen zahmet etme demişti….
Ertesi gün öğleden sonraydı Ankara ya gitmek için bindim arabama köyün içine doğru ilerlerken baktım yeter abla elinde azık çıkısı yola koyulmuş sıkı, sıkı gidiyor yanında durdum. Nereye yeter abla bu telaş neden
Oyyy oy oğlum sen misin yavrum datlı guzum nereye olacak yavukluma gidiyorum Hakkıma yemeğini götürüyorum, hakkı dayın koyun otlatıyor dumanlı dağında dedi.
Yeter abla sen şimdi tam dumanlı dağının tepesine mi çıkacaksın? yazık değimli sabah giderken azığını sırtına sar kendisi götürür neden birde sen zahmet ediyorsun şimdi dediğimde
Ahh oğlum ben Hakkımı görmeden durabiliyommu sanki şimdi oraya giderim aşkım yemeğini yer birazda öğle uykusunu uyur bende koyunları otlatırım, sularım sonrada el ele salına, salına beraberce köye geliriz dedi ve seninde yolun açık olsun yavrum selam söyle eşe dosta hatta eş dost olmayana bile dedi elinde azıkla uzaklaştı arkasından bakakaldım söylediklerine o gözündeki aşk pırıltıları görmeye değerdi inanın…
not : üsteki yazdıklarımı bire bir yaşadım belki yazılımda hissettiğim duyguları vurgulayamamış olabilirim ama sizinlere sormak isterim ?
1. büyük şehir taşradan göçeni bozarmı ?
2.açaba köyden dışarı cıkmaması aşkımı getirir ?
3.mutluluğu yakalamak için kölümü olmak lazım ?
4.taşıyamayacagımız bilgiler kişiliğimizi bozarmı ?
5.bu sorduklarımı benimle paylaşırsanız cok memnun olrum şimdiden teşekkür ederim...
…(((:-…………………………………………...Emrul…..2008
YORUMLAR
sn Emrul
bir sonraki öykünüzde (affetmeli mi...affetmemeli mi sanırım) yine bir köy hikayesi anlatmışsınız. orada da kırsal yerlerdeki ailesel, sevgisel sorunlar vardı. demek ki mutluluk köye filan bağlı değil.
anlattığınız insanlar okul yüzü görmemiş olsalar bile, bilgi sahibi olmasalar bile kanımca düşünen, yorumlayabilen, kültür sahibi kişiler.
bence gerçek olgunlukta insanlar köy, kasaba, kent,büyük şehir, yurt dışı farketmeksizin o yazdığınız tertemiz sevgiyi yaşayabilir.
büyük şehirde yaşam yorucudur ama asıl büyük şehirde maddi sıkıntılı bir yaşam (yerli ya da taşradan gelmiş farketmez) buzucudur.küçük yerlerde fakir de olunsa aç kalınmaz, çok eksik hissedilmez.
soruları yanıtlamaya çalıştım ama asıl yazdığınız güzel "sevgi" için teşekkürler...
Sevgili Emrul
Yazı içerik olarak anlamlı, duygulu. İnsani duygular, karşılıklı konuşma, kırsal kesimin dili, düşünceleri ifade edişi
okumamış bile olsa bilgece.
Kızmazsan eksiğin imla hataları ve kelime yazımlarındyanlışlıklar. Biraz daha dikkat.
Şehirde yaşamak zor.Az parayla idare etmek daha da zor. Gelir ve yaşam standartları arasında uçurum ister istemez duygulara ve ilişkilere yansıyor.