- 682 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KUTSAL EMANETLER…
Aşırı duygusal biri olmama rağmen çok büyük bir aşk hikâyemin olduğunu üzülerek söyleyemeyeceğim.
Aşk denilebilecek birkaç hikâyemde-ki ben onlara bugün aşk bile diyemiyorum-trajik şekilde son buldu. Bu nedenle kadınlara olan bir güven problemim oluştu.
Ne yaptımsa bunu yenemedim.
İnsan ilişkilerinde iyi olmama rağmen aşkta hep başarısız oluyordum.
Hesapsızca sevdim, almadan verdim hep, birkaç ilişkimde sadece alıcı olduğum da söylendi, ki bir sevgilim bana “Sen genel alıcısın.” demişti. Başka ilişkilerimde “Çok vericisin.” diyenler de oldu. Bu durum, bakış açılarıyla mı, benle mi ilgili emin değilim.
Aşkıma, aileme, arkadaşlarıma, insanlara, hayvanlara, doğaya her şeye değer veririm. Verdiğim değerin beni hiçbir zaman azaltacağını düşünmedim, bu konuda çokça uyarılar almama rağmen, insanlara az değer ver, çok üzülürsün sonra, hak edene hak ettiği kadar değer ver, yoksa değersiz olan sen olursun, gibisinden onlarca nasihat işitmişimdir dostlarımdan, arkadaşlarımdan.
Değerli görmediğin bir insanla ne paylaşabilirsin ki, kaldı ki bütün insanlar değerlidir, bir metal değil ki onları sınıflandıralım, değerli, değersiz diye.
İnsanlara değer verdiğim için onlarla geçirdiğim zamanlara da önem veririm, onlara verdiğim sözlere de aynı şekilde, verdiğim hiçbir sözü kolay kolay unutmam. Hediye vermeyi çok severim, herkeste bir hatıram olsun isterim.
Anılara çok önem veririm, aşksızlar yüzünden geçirdiğim ağır depresyonlardan dolayı, depresyonu geçirdiğim bazı dönemler belleğimden silinmiş olsa da yaşadığım hiçbir güzel anıyı unutmam, kötü anıları da hatırlarım ama acısını azaltarak ve kin beslemeyerek…
Tüm güzellikleri yüreğimde yaşatmaya devam ederim, biraz Pollyanna’cıyımdır bu yönümle…
Kendimi anlatırken biraz yanlış tanıtıyorum etrafa sanırım, bu yanlış tanıtmamın -ki bu sevgililik ilişkilerinde oluyor genellikle- kendime bir zırh, kabuk, kalkan, koruma olduğunu düşünüyorum.
Fotoğraf çekilmeyi çok severim, anı yazmayı, an’ı yaşamayı, arkadaşlarla geçirilen zamanları, yeni insanlar tanımayı, hediye almayı ve vermeyi, film izlemeyi, müzik dinlemeyi, spor yapmayı, gülmeyi –ki eskiden çok şuh kahkahalar atardım ki insanların dillerindedir hala- kahve içmeyi, mangal yapmayı, yüzmeyi ve yaz mevsimini…
Hayatı çok seviyorum aslında…
Bu kadar çok severken hayatı, nerden buluyor bu sevgisizler beni anlayamıyorum hala?
Dostlarımın, sevdiklerimin verdikleri hiçbir şeyi atmam, biraz çöpçü gibiyimdir bu yönüyle, manevi değeri olan her şeyi saklarım. Özellikle de âşık olduğum insana dair ne varsa, işte bu başlıkta size bunu anlatacaktım da lafı uzattıkça uzatıyorum, umarım sizi sıkmıyorumdur bu boş boğazlığımla…
İlişkimiz içerisinde Bayan K’ya bir çakmak hediye etmiştim -maddi değeri olmayan- ki o da bana buna benzer hediyeler vermiştir, ben de saklarım hep verdiklerini.
Fakat tuhafıma giden ve Bayan K’ dan hiç beklemediğim bir şey öğrendim, ona verdiğim hediyelerin üzerine kağıt yapıştırmış ve tarih ve saat yazmış, ondan hiç de böyle ince davranışlar beklemiyordum, bu beni oldukça şaşırtmıştı.
Bayan K ile ilişkimizin içinde ve sonrasında sürekli birbirimize şarkılar armağan ederdik, ettik… Hem de çokça… Şimdi bu şarkıları ve şarkıcıları saysam sayfalar tutacak, bilmem yazmaya gerek var mı, gerek var derseniz ikinci baskıda hepsini eklerim, siz bilirsiniz. Nasıl isterseniz… Bütün armağan ettiği şarkıları, akıllı belleğime yükledim arabada çevirip çevirip dinliyorum.
Şarkılar bana ondan emanet, her notasında bir anı’mız saklı, her anıda bin duygu yüklü, şarkılarımızın her notasında bakışı, gözleri, dokunuşu, kokusu, gülüşü, sesi, “hı hı..!” deyişi geliyor aklıma.
Sesi duyduğum en güzel şarkımdı
Kokusu ise dünyanın en güzel kokusuydu
Her notada bir an’ımız saklı
Her anı’mızda bir şarkı…
Ona hediye ettiğim her şeyi saklamış, bunu öğrenince çok şaşırdım, bu huyu bana benziyordu, bilmem farkında mıydı?
Ben de ona ait ne varsa saklıyordum, Kıbrıs’tan bana gelirken getirdiği birlikte içtiğimiz şarap şişesi, iki tane Kıbrıs armalı kül tabağı, 6 tane çay bardağı altlığı, iki tane uyumak için göz bantı, boş sigara paketleri, en son sigara içtiğinde izmaritlerini koyduğum teneke sakız kutusu, saçlarını taradığında arta kalan saç telleri, Sıla Konseri’ne gittiğimiz bilet, yüzümde ve kollarımda sivilce çıkmıştı elleriyle sürdüğü krem kutusu, resimlerimiz, ona yazdığım şiirler…
Her erkek cüzdanında sevgilisinin resmini saklar ben saçlarını saklıyordum.
Ona ait ne varsa kutsal emanetler gibi saklıyorum, bilmiyorum doğru mu yapıyordum, yanlış mı?
Onun bilmediği bir şey var, sizinle paylaşayım, sakladığım en önemli şey kalbimde, bunu o da bilmiyor, bilse bu kadar üzmezdi herhalde beni.
Mutluluğun resmini çizmeye çalıştım her gün,
Yüzünden başka bir şey gelmedi aklıma,
Ben de yüzünü çizdim kalbime…
Beni her üzdüğünde
Başka bir kadın koymak istedim yerine
Baktım ki dolduramayacak
Hiçbir kadın yerini
Ben de öyle boş bıraktım kalbimi
Kayıp bir dizeyim kendi şiirimde
Kendimi bulsam
En güzel şiirin olacağım belki de
2014-İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.