Düş'Lerle Ölümsüzlük Yolculuğu
Sessiz ölümlerin ardında kalan çığlıklar …Biraz sükûnet ve çoğalan yalnızlıklar. İçimde üşüyen kelimeler, gözlerimin alabildiğince uzağına düşen boşluk. İlk kuş sürüsünden kalan izleri arayan son insan ! Orgun düşlerin yitip karıştığı ufuk çizgisi…Son bir düşümüz sınır artık. Üzünç göz yaşlarım ,kahkahalarla elveda diyemediğimiz hayat, yaşamın toplamının ne kadarına eşit ?
Dadaizmin sunduğu düş yolculuğundan gelmeden yorgan altında hala düşlerle meşgul olan duygularım ;bedenimi terk eden ruhumu düş yolculuğuna eşlik ederken; ona iftiradan çok itirafları sunan onca cümlelerle uyanıyorum her sabah… Saçma’yı, raslantısal olanı sezgiyiyle irdeliyorum. Gerçeküstü düşlerin uğrak yeri ve o sonsuz mavi içinde gezinen hayal özesi dünyayı avuçlarımın içine çizmeye çalışıyorum…
Tristan Tzara uyumadan önce yatak odasının girişine her zaman şunu yazardı ‘’Dikkat düş kuruyorum’’
Düş’Ler bize dünyanın dışında öylesi bir sınırsız hayat kurar ki, ölümlü dünyanın korkulu sınırlarını geride bırakarak, en ulaşılmaz yükseklikten aşağıda bizlerden habersiz yaşayan insanlara zavallı diyebilecek kadar böbürlendirir bizi…Düşün bize sunduğu olanaklardan birisi ve belki de en önemlisiydi. Yine bir hayal budalası olduğunu söyleyen Salvador Dali,bir resim sergisine bütün davetliler geldikten sonra bir köşede duran tabutun içinden bir anda fırlaması, General Franco’nun çıplak tablosunu yaptığı için soruşturmaya uğraması ve kendisini savunurken karşısındakine ‘’düşlerinin yaptığınıLenin’i rüyamda çıplak görmüş olsaydım onunda resmini yapardım ‘’ sözlerini söylemesi varlık nedenini en sade biçimde açıklamasından başka hiçbir şey değildi.
Gerçeği sürükleyerek algılarımıza hapsediyoruz… Gerçek ile düş arasında kalan bedenimiz iki dünya arasında gece-gündüz gibi gidip gelmekte. Belki de edebiyat bu iki dünyayı birleştiren en güzel neden değil mi? Edebiyat sayesinde ölümsüzlüğe çelme takarak her gün ölüme değil de ölümsüzlüğe attığımız bir avuç taş misali.
Düşler yolculuğunda dünyayı anlamak için aklı dışlamıyorum, lakin o yüksek dağlardan ,düşlerden kendimize inerken dağlarda yankılanan çığlıklar azımsanamayacak kadar yankılanır içimizde. Belki de ölümsüzlük düşünden uyandığımızda aklımızdan geçen şu sözler nakarat gibi kendini tekrarlayacak. ‘’Ölüm, düşünün şurdan uçan kuşu bir daha göremeyeceksiniz, ıslanmamak için kaçtığınız şu yağmuru bir daha göremeyeceksiniz, bir gün uyanıp pencereden dışarı baktığınızda güneş doğmuş mu diye bakamayacaksınız, şu sevdiğiniz şarkıyı bir daha dinleyemeyeceksiniz, daha kızamayacak ve sevinemeyeceksiniz.’’
Bir şair şiirinde, bir yazar romanında, bir ressam tablosunda ölüme olan yakınlığını uzaklaştırmak için kalemini ,fırçasını olabildiğince çokça kullanır…
Nurhan Doğrul ( Berşah )
YORUMLAR
"Lütfen sessiz olun; bir süre düşte kalacağım!"
Yazı dili şiirsel ve düşseldi, okurken yukardaki kelimeyi ilhamladım. Gerçek ile düşün zıtlığında kaldım ve anlatamadıklarımızı ne güzel anlatmış Sevgili Berşah...
Ve sanırım insanlar varoldukça düşleriyle birlikte yaşayacaklar ve düşler kurabildikçe hayatın tadını ve anlamını bir besin gibi alıp duracağız.
Çok ama çok etkilendiğim bir yazı olmuştu, beğenerek okudum...
Saygıyla selalıyorum
Cümleleriniz, bir şarkının içime akıttığı hüznün tadını hissettirdi bana. Ama itiraf etmeliyim ki -Düşler yolculuğunda dünyayı anlamak için aklı dışladım- ben. Sanki böylesi daha bedelsizdi. Bedel ödemekten yorulmuş ruhum, kapris yapmadı bana. Ben mutlu, ruhum doygun anlayacağınız. Şimdi gidip Sezen Aksu'dan Firuze'sini dinleyeceğim.
Kaleminize sağlık dilerken, saygılarımı sunuyorum değerli kalem.