KARIŞIKLIK
Karma karışıkmışım. Beynimin içindeki karışıklıkta nasıl apaladığımı, bir şeyleri yitirip bir şeyleri buldum sandığımı bilseler gördükleri karışıklığa dönüp de bakmazlar.
Ne çıkarsa çıksın üstteki sayıyı alta indirsem, sıfırın yerini boş bıraksam, bir önceki sayıyı bir sonrakinin sonuna eklesem. Olmazmış..kurallar hesaplar bunu gerektirirmiş yoksa bütün doğrular yanlış, yanlışlar ise doğru çıkarmış.
Her şeyin yerli yerinde olması bana ne verecek ki.. Söz gelimi önce söyleyeceğimi sonra söylesem
sonra söyleyeceğim sözü öne kaydırsam, araya hiç ilgisiz sözcükler eklesem.. Çok mu komik olurum. Bu zamanda keşke komik olsam. Çok kişinin ağzını bıçak açmıyor, dut yemiş bülbül..hiç konuşmaması gerenler ise her zaman daha düşük çeneli oluyorlar.
Dostlar bilmiyorlar. Çok zamanlar bunu bilinçli yapıyorum. Kişiliğim o kadar hesap kitap yapma, sadece içinde bulunduğun zamanı yaşa diyor. Karışıklıklar içindeki düz yolunu bul ve eğer varsa gerçek bir düzen onun sesine kulak ver,konuşmaya ayır sağırlar ülkesini. İşaret diliyle de çok güzel
anlaşılır.Hayvanlar kendi özel konumlarını ne kadar zorlarsa zorlasınlar koruyamazlar. O kurnazlık biz insanlara bağlı. Gerektiğinde hayvanla yarışırız. Yine de onlardaki masum bakışımız olmaz bizim.
O hayvanlar tasmalarıyla nasıl da yürürler önümüzde arkamızda.
Yine de bugün çevrem benden daha düzensiz, karışıktı. Belkide artık benim bile düzensiz, olmaması
gerek diye düşündüğüm şeyler kurmuş düzenini. Bunlar yıllar öncede yaptıkları gibi kocaman kepçeleriyle geldiler.Ağaçları,toprakları devirip görüntümü alt üst ettiler. Ne ilk, nede son diyeceğim
sözü söyleyebildim. Sanki aramızda aşılması güç kalın duvarlar, mesafeler vardı. Koşarak yanlarına
gitmeli, bırakın bu yaptığınız işleri, kimseye yararı yok demeliydim. Kargalar da bu yapılanın farkına
varmadılar sanırım. Dört beş karga eşilen toprakta yiyecek bir şeyler bulmanın coşkusuna kendilerini
kaptırmış, durumdan yararlanıyorlardı.
Böyle olmamalı dedi içimdeki ben, diğer ters bana. Bir avuç alan kalmayacak şu çiçek toplayıp kolonya yapmaya çalışan çocuklara. Sizler de kolonya yapardınız anımsa. Öyle güzel kokardı ki şu
adını bile bilmediğiniz sarı mor çiçekler. Yine öyle güzel kokuyor şimdiki çocuklara. Ne yapmalı bilemedim. Hangi adımımı öne alsam. En arkada kalana gereksinimim var şimdi.
16. 06. 2015 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Düşünebilen, yorumlarında hep haklılık olan, talepleri hep munis ve naif, paylaşımcı, tüm cözümlere topluluklarla, insan gruplarıyla ulaşmak isteyen bireylerin içine düştüğü "İKİLEMLER Dİ" bu gün yazdıkların Nazik Gülünay. Yüzde, yüz doğru olduğuna inandığı beklentilerin gerçeklerin tamamen tersinin çıkması gibi.
Kafası çalışan, aklı hep doğruya, hep iyiye, hep güzele çalışan insanları perişan eder bu ikilemler. Doğrunun sadece bir tane, yanlışın sa bin tane, belki de milyonlarca olmasına rağmen, "neden seçer yanlışı bunça insan" diye, kahrolur dürüst ve doğru düşünen. Biri çıkar karşınıza: "Nereden belli senin düşündüğünün , söylediklerinin doğru olduğu" diye dikilir karşınıza. Oysa siz anlardan, yaşamlardan, yanlışlığı bin defa ortaya çıkmış, büyük çoğunluklarca da yanlışlığı, olumsuzluğu zararlılığı kabul edilmiş olanları düşünüyor,ortaya döküyordunuz, gerçeği anlatmaya çalışıyordunuz. işte insanın İkilemlere, umutsuzluk ve moral sarsıntılarına düşmesinin en büyük nedeni böyle başlar. En kötüsü de bunun toplum kesimlerine dalgalar halinde yayılmasıdır. Hiç beklenmeyen büyük yıkıntıların, çatışma ve kargaşaların habercisi olur maalesef böylesin hal ve gidişatlar. Her ne kadar kabul etmesek, söylemeye dilimiz varmasa da biz toplum olarak bu olumsuzluğu yaşıyor durumdayız.
Bu yüzdendir zaman, zaman, "Dünyanın delisi ben miyim yoksa, bunca devasa olumsuzlukları düzeltmeye kalkıyorum, yada niçin bu umut içinde olanların yanındayım? Boş verip kaka ra- kiki ri yaşayan, her şeyi önce kendisi için düşünenler gibi olamıyorum" normal ve doğru düşünen insanın ikilemlere düşmesi. Türkiye toplumu için en korkutucu, en tehlikeli durumun bu olduğunun farkında olmadan bu ülke içine düştüğü korkunç bunalımdan kurtulamaz. Zaman olur, gün gelir; Türk insanı böylesin yönetici ve siyasetçilerle yönetildikçe, şiddetle reddettiğimiz bu günleri bile arar olacaktır. Duyarlı olmalı bu toplumda insan artık. Çünkü varlık ve yoklukla karşı karşıyadır. Geleceğin önü fırtına üreten kapkara bulutlarla kesilmiş, bunu görüp anlamayan insanlar, havadan sudan yaşıyor, her şeyi yanlış ve yarım yapıyor, en kötüsü de gerçek olan doğru olan her şeye sırtını dönüyor, umarsız oluyor sadece anı yaşıyor.
İşin kötüsü bunu ülkemizin, aydını da, cahil'ide aynı ölçüsüz davranışlar içinde yapıyorlar ki insanın bu akıl tutulması karşısında ikilemlere düşüp umutsuz olmaması için bir neden de kalmıyor ortada.
Çok güzel ve düşündüren bu çalışmanız için de sizi içtenlikle kutlayıp selamlıyorum Nazik Gülünay
Kemal Polat
glenay
İnsanlarımızın adeta gözleri kapatılarak sürdürülen bu düzende
halkımızın da aklı karışıyor.
Bunun içinden ancak her şeyi çok iyi takip eden bilinçli aydınlar çıkıyor.
selâm ve saygılarımla...