- 807 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BARIŞ ÜZERİNE
Ne zaman ki barış ak bir kuşun kanadına emanet edilir, emanette unutulur;ne zaman ki bu güvercin zeytin dalı gölgesinde ölü ele geçirilir, keskin kayalıklarda sandal gibi çalkalanan yüreğimden bir bebek çığlığı yükselir...
Tank paleti, kurşun sesi soykırımlar arasından kan bulaşan yüzümü silerek doğruluyorum...Kucağımda kuş ölüleri , açılmayı bekleyen beyaz bir bayrak gibi...Sesim kısık ağlamaklı...’Bitsin artık bu savaş diyorum ’bitmezse ben biteceğim...’
Silah tacirleri, sömürü yağma ve talandan yana olanlar bir türlü duymuyor sesimi. Savaş ekonomisini sürdürebilmek için savaşa ihtiyaçları var ...Barışa değil...
Uyguladıkları sömürüye, köleliğe, diktatörlüğe karşı çıkışın başladığı yerde onların barışı bitiyor. Savaşı meşru sayıyorlar.
Sözde barış savunucuları onlardan aşağı kalmıyor yüzsüzlükleriyle.Çalışma barışını grev yapan ve direnen işçilerin bozduğunu;aydın, sanatçı, bilim ve kültür adamlarının zehirli düşünceler taşıdığını; üniversitelerinde akademik, demokratik hakların ve özgür bilimsel çalışmaların lüks olduğunu; ceza evindekilerin insanlık dışı uygulamaları hak ettiğini söylüyorlar utanmadan barış adına.
Öfkeden, kederden boğuluyorum. Elimden bir şey gelmiyor.Ve bir kurtarıcı gibi, şiire sarılıyorum yeniden. Bir elinde zeytin dalı, diğerinde,kirli bir savaşın bayrağını taşıyan savaş tacirlerine, barışın simgesi zeytin ağacının ağzından bir çift söz ediyorum:
Olur olmaz yolmayın
Bırakın taze dallarımı
Gelip sığınmayın gölgeme
Gövdeme yaslanıp dinlenmeyin
Gidin
Gidin gömülün o haksız savaşlarınıza.
Kaç gündür yağmur yağmıyor
Meyvelerimizi vereceğim
Beni sulayan o kıza
Hayır
Koparmayın
Beni de çekmeyin kanlı girdabınıza.
Ara verdiniz demek
Yoruldunuz mu ?
Dinlenmedesiniz
Hep o sinsi gülüşle esniyor yanaklarınız
Uzatmayın
Kırmayın dallarımı
Kan kokuyor elleriniz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.