- 1357 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
HEY AHBAP, SEN DE BİR FIRT ÇEK!
Bunalmışsındır olur olmaz şeylerden. Canın sıkkındır. Eş dost ne gezer, zaten gölgenden başka kimse kalmamıştır etrafında. Düştüğün son anında kayıplara karışmışlardır. Hâlbuki bir zamanların el etek öpen cingözleriydiler. Şimdi daha iyi anlarsın kimin dost kimin düşman olduğunu. Hayatın acımasız kamçısı yüzünde şapladıkça kendine gelirsin. Acı çekersin, kıvranırsın, kimselere yanamazsın derdini. Söylesen hasbelkader birine bir kelime, bin kelime olarak döner dolaşır seni bulur söylediğin bir kelime. Deliler gibi gölgenle konuşur, havada uçan kuşlardan medet umarsın.
Atmak istersin kendini sokaklara. Dört duvar arası cenderen olmuştur. Ruhunun derinliklerinde sanrılara yenilmeden deliler gibi kapıyı vurup çıkarsın. Binaya girip çıkanlar umurunda mı? Kim hırsız, kim soylu, kim soysuz ne bileceksin. Sana mı düştü tasası. Herkes gibi başını göğe kaldırır ya da domuzun patates tarlasında çift sürmesi gibi başını yere eğer geçip gidersin.
Günün yoğunluğunda ya da gecenin bilmem kaçında sokakların kucağında bulursun kendini.
Eksoz dumanları senin içtiğin en afili sigarandır, hiç düşmez dudaklarından. Atarsın adımlarını ürkek bir ceylan gibi kaldırım taşlarına. Vız vız geçen arabalar. Arada bir “ Ne bekliyorsun, yürüsene “diye çalan kornalar. Spor araba geçer yanından, sokağı teslim alan arabesk kulaklarını sağır edercesine inletir ortalığı:
“Yıllarca koştum hep aşkın peşinden
Anlayan olmadı gönül derdimden
Bir vefa görmedim sevdiklerimden
Baharım Solmadan Eskidi Ömrüm”
Savrulur gider adımların kendiliğinden. Köşebaşında bekleyen zavallı fahişenin gülümsemesi bir kamçı gibi yalar suratını. Zaten sen sende değilsin, eline sıkıştırırsın üç beş kuruş, "bol kazançlar," dileyip kaçarken yanından " bir gün kucağıma düşeceksin garip adam,” diye fısıldar ardından. Dönüp bakmaya fırsat bile kalmadan acı bir fren sesiyle irkilip geriye dönersin. Heyhat! Umuda giden yolculukta son nefesini verirken köşebaşındaki fahişe, yıkılsan da nafile! Belki sen de aynı kaderi paylaşacaksın günün birinde, ya da nasibini alacaksın bu çirkef medeniyetten.
Az ilerde kulakları damgalı sokak köpekleri seni teslim alırlar. Üstüne atılırlar, ayaklarını yalarlar. Niye mi? Sadece minnacık sevgi uğruna. Bin parçaya bölersin içinde eğer kalmışsa sevgi kırıntısını. Okşarsın kaşlarını gözlerini ve de suratlarını köpekoğlu köpeklerin. İşte” Ne Ekersen Onu Biçersin” dedikleri bu olsa gerek. Sevgi eşittir sevgi. Para pul neymiş, içinde en ufak bir sevgi olmadıktan sonra.
Sonra daha uzaklara atarsın kendini.Yaşlı kambur bir ağacın dibinde kendini sipere almış, elinde şarap şişesiyle sakallı pejmürde kılıklı biri ağırlar seni.
“ Hey ahbap! Sen de bir fırt çek, bütün dertlerinden kurtul.”
Belediye çöpçüleri gelmeden Çingenelerin, ekmek kapma telaşını seyredersin çöp konteynırların başında. Gözlerin dolsa da hayat böyle akıyor işte. Biraz daha dolaşırsan belki de cıscıbıldak döneceksin eve. Sen ne dersen de acılar içinde kıvranan birini görürsen kendini hatırla ve selam vermeden sakın geçme!
.
YORUMLAR
Senden ilk defa böyle bir yazı okuyorum. Evet çalışmaların hep sosyal içerikli olur. Fakat anlatımın çok daha farklıydı bu sefer. Çok beğendim. Bu şekilde devam et bence Ayhan Abi.
Bir dert anlatmaya kalksan karşındaki bütün dert tarihini önüne döker. İşte hiç sevmediğim bir dostluk biçimi. "Sana derdimi anlatayım ki haline şükret." Bir nevi terapiymiş gibi. Bazen işe yaramıyor da değil hani. Fakat ideal dost sen konuşurken susan ve her duyusuyla seni dinleyen insandır. Sen anlatırken, içinden sana vereceği cevabı planlayan kişi değil.
Hep merak etmişimdir, şu sokak içicileri gerçekten bu kadar cömert midir? Gerçekten ellerindeki şişeyi her yoldan geçene uzatırlar mı? Yoksa onlarınki bonkörlükten ziyade yalnızlıktan kurtulma çabası olabilir mi?
Şu an öğle arası. Hava yağmurlu. Yazın hem havaya hem dinlenme saatine en uygun yazılardan biriydi. Dediğim gibi; bana sorarsan böyle devam abi...
Selamlar.
Hey benim can dostum heyy...
Gözlem bu, yerine cuk oturan benzetmeler bu, önündeki camları kırıp, gözündeki at gözlüklerini atıp,
gerçekleri görmek bu...
KISACASI YAZI BU, YAZAR BU...
Seviyorum seni AYHAN....
ayhansarıkaya
Ben de seni çok seviyom Bedor agam!
Selamlar. Angaraya gelmiyon mu?
Bedri Tokul
Aslında seni , sohbetini çok özledim.
Ya nasip...
Bu yazı var ya yüreğimi yaktı.
Çok güzel değerli bir yazı...
Eski günlerim olsaydı eğer, tekel bayisini açtırırdım.
( Evinin altı kendisinin tekel bayii. Bende de cep telefonu var. Eskiden
kesmezse açtırır takviye yapardım. Ama hepsi geride kaldı artık.)
Öptüm gözlerinden...