YORUMLAR
Usta kalem çok yaratıcısınız yine. Takipteyim. Azıcık kendime geleyim baştan okumaya başlayacağım sayfanızda paylaştıklarınızı. ( Emeklilik stresindeyim şu an. Kimseler duymasın sakın :))
Kemnur
Keyifli bir öykü. Sıradan bir insanın, benim senin onun gibi sıradanlaşmış hikayesi. Hem Müslüman olup, hem her türlü kötülüğü bu kadar kanıksamış olmamız insanın kanına dokunuyor. Kahramanımızın adı bir kinaye mi karar veremedim ama gözümü hiç tırmalamadı. Hatta öyküye yakıştı. Hiç gereksiz detay olmayışı ayrıca güzel. Aslında bilirsiniz detaylandırmayı en çok sevenlerdenim. Ama sizin yazılarınızdaki sadelik ve okunabilirlik de güzel.
Başta da dediğim gibi okumaktan keyif aldım. Gerisi hikaye.
Saygılarımla.
Seyirci olanlar kadar, seyredilenlerinde bir iki cümle kurmaya hakki var sanırım. Hak derken ,içinde gerçek bir körlüğü olan, yarı söz yarı önsözsüz sözler (!)
Tarih çok eski, oyunculard eski, izleyenlerde eski, fakat akıl tükürüksüz ve aynı. Bir arena ve içinde iki Gladyatör. Biri iyi biri kötü. Biri akıllı biri deli. Biri haklı biri haksız. Biri şeytan biri melek. Seyirci koltuğunda tek bir izleyici, sanirım o da tanrı (!)
Gelelim Akşemseddin'in ak'ken kara'ya dönen tavrına. Her gün evin sokağını dönerken karşılaşırdım onunla. Önce güler, sonra yürüyerek giderdi. Tekrar tekrar bu sahneler tekrarlanırken , yönetmen sıkılmış olmalıki tekrarrr (!) diye bağırdı. Sahne değişti, rol değişti. Aclık ve çaresizlik duygusu, artık insan davranışlarını kontrol edemez hale sokar. Ve bundan böyle yazısız kanunlar yazılı olsa bile kim takar Akşemseddin'in (A.K. ..) sakalını ?
İçimden geçenleri, içime bırakıyorum, yoksa bende tükürmeye başlayacağım !
Tebrikler Tebrikler Tebrikler
Saygılar. Sevgiler
Kemnur
Orhan Kemal in romanlarının birinden bir bölüm okuyorum sandım.
Meğer benim Kemal kardeşim yazmış...
Sağ ol dostum...
Kemnur
Fırıncı olur herhalde.
Babası Rizeli olduğuna göre.
Büyük şehir hayatını pek bilmem.
Sevdiğimi de söyleyemem.
Sevimsiz, sıkıcı, bunaltıcı olur diye düşünüyorum.
Ve,
insanı acımadan öğüten...
Umarım ve dilerim,
Akşemsettin'in kaderi,
ismi gibi ak olur.
Kemnur
köpeklere olan korkusunu işlemiş yazar hikayesinde,sonra o güvenmenin verdiği zarar.kırk yılda bir olsa da İstanbul'a geldiğimde o kulaktan duyma yankesici hikayeleri sayesin de rahat geziyorum desem yalan.
Gerçi bizim buralarda da köşe başı çeşmeleri yok oldu para ile satılırken sular..
Tebrik ederim saygılarımla.
Kemnur
" Hikayeden çıkartılan iki ders var öncelikle hüzün kendiliğinden bulmuyor insanı.
Birinci ders kimseye ön yargı ile yaklaşmayacaksın..İkinci ders tanımadan kimseye güvenmeyeceksin.. "
Kaleminiz güçlü öğretici yüreğinize sağlık önce merakla sonra hüzünle okudum..Hayırlı geceler